ASIL ENDİŞELENMESİ GEREKEN
Önce kendime, sonra akıl sahiplerine sormak istiyorum. “KİM ENDİŞELENMELİ?” İsrail, bize saldıracakmış. Saf vatandaş, çok yakın savaş korkusu içinde. Hemen yarın İsrail uçak ve füzeleri Ankara’yı vuracakmış gibi. Belki de amaç, öyle bir korkudan yararlanmak.
Devletlerin hayatında beş on yıl, beş on saniye gibidir. Devletlerin elli, yüz yıl sonrasını öngören tasarıları, hazırlıkları olması gerekir. Bakın bizim tanığı olduğumuz birçok tarihî olay, bunu kanıtlar. Ben çocukken 1950’lerde Kıbrıs mitingleri yapılır, “Ya Taksim ya ölüm” sloganları atılırdı. Sonra 1974’te Kıbrıs Harekâtı tapıldı. 1983’te KKTC’nin kuruluşuna tanık olduk. 1950’lerde başlatılan tasarı, hazırlık ve alınan önlemler olmasaydı bugün Kıbrıs, bir Yunan adası olacaktı.
İsrail, ha deyince Türkiye’ye karşı hasmane tutum takınmaz. Gelecekte İsrail ile savaşmak zorunda kalınacaksa, İsrail’in topraklarımızda gözü varsa; bu durum Ekim 2024’te ortaya çıkmamıştır. Yıllar boyu hangi önlemler alındı, hangi planlar hazırlandı? Siyaset, tehlike iki gün önce ortaya çıkmış gibi davranıyorsa; ya bugüne kadar gaflet içinde uyumuştur ya da iç politikaya yönelik bir aldatmaca içindedir.
Şu vadedilmiş topraklar konusu; kaygan, ele avuca sığmaz, tanımlanamaz, sınırları elastik, ütopya ötesi bir esriklik. Yahudilerin bile birbirinden çok farklı haritalarla çok farklı yorumlar ortaya koydukları bir efsane. Nil’den Fırat’a kadar olan topraklar. Bizim “Kızıl Elma” gibi erişilemez bir şey.
Dünyanın en uzun nehri Nil, Uganda’da Viktorya gölünden başlıyor, Sudan ve Etopya’dan geçiyor. Fırat’ın başlangıcı Doğu Anadolu. Basra körfezine dökülüyor. Bu iki nehrin arası sözünü beğen beğen haritalandır.
Dünya yuvarlak, Nil’den başlayarak batıya da doğuya da gidilirse Fırat’a ulaşılır (!) Bakarsınız çılgın bir Netanyahu çıkar, dünyayı tersten dolanarak Suriye, Irak filan hariç dünyanın tamamı vadedilmiş toprak” der.
Şaka bir yana, İsrailli askerin kolundaki çıkartmada (peç) yer alan haritanın sınırları şöyle: Doğuda Fırat’ın Irak’tan geçen, Basra körfezine kadar olan kısmı; batıda Sina yarımadası ve Nil deltası ile Kızıldeniz; güneyde Suudi Arabistan’ın kuzey yarısı; kuzeyde Türkiye sınırı yakınları. Haritada Fırat’ın Türkiye sınırları içindeki bölümü incelenirse, bu haritada Türkiye’nin hiçbir bölümü bulunmamaktadır.
Askerin koluna takıldığına göre, ütopik de olsa millî hedefleri bu. “İsrail’in bu kadar büyük bir coğrafyayı ve nüfusu egemenliği altında tutabilecek gücü var mı? Başta nüfusu, millî güç unsurları bu işe yeter mi?” sorusuna da ayrıca cevap bulmak gerekiyor.
Akıl sahipleri, şu soruların da cevabını aramalı: İsrail’in sınırlarımıza dayanmadan önce sınırlarımızın güneyini işgal etmesi gerekmez mi? Vadedilmiş topraklardan olan orada kim var? PYD/PKK garnizon devlet girişimi. Yani oluşturulmaya çalışılan o devlet de hedefte mi? Aklım karıştı, yeni soru, “Ama PYD/PKK bizzat ABD, dolayısıyla İsrail projesi değil mi?” Yani, günü geldiğinde kendi projelerine kendileri mi son verecek? “Yok yok öyle değil, İsrail’in gücü bu kadarına yetmez, PYD/PKK ile birlikte bize saldıracak.” mı dediniz? Elbette PYD/PKK âkilleri (!) tarihe göz atarak İngiliz’le iş birliği yapan Filistinlilerin bugünkü durumlarından da ders almalı. Diyelim birlikte kazandılar, sonrasında ne olacak? İsrail “Buralar benim.” diyebilir mi? Yoksa PYD/PKK’ya “Sizin için kazandık, buralar sizin, güle güle oturun.” mu diyecektir? İsrail’in kazancı bölgede müttefiği, ABD uydusu ikinci bir devletin ortaya çıkması mı olacak? Bütün çaba, BOP’un hedeflerine ulaşması için mi? Hani, şu eş başkanı olduğumuz BOP.
Açıkça görüldüğü gibi her durumda bizim için asıl olan Suriye kuzeyindeki terör yapılanmasıdır. . Ötesi kafaları karıştırmaktan başka şey değil. Bu arada hem ABD müttefiği hem onun arkasında olduğu İsrail ve PYD/PKK karşıtı olmaktaki çelişkiye mutlaka bir çözüm bulmalıyız.
09.10.2024
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist