DEMOKRASİ, ASLINDA SAFSATA VE HURAFE REJİMİDİR!
Demokrasi; milletin temsilcileri aracılığıyla kendi kendini yönetmesi olarak tanımlanır ve bu yönetim şekli, “temsili demokrasi” olarak adlandırılır. Demokrasinin ideal bir rejim olarak uygulanması için milletin doğru bilgi ve doğru muhakeme ile seçimler yapması gerekir.
Oysa “millet iradesi” olarak kutsadığımız ve yücelttiğimiz kavram, aslında bir hurafe ve safsatadan başka bir şey değildir. İlgisiz ve bilgisiz bir kalabalığı oy kullandırmak ve sonra da sandıktan çıkan bu sonucu “millî irade” olarak yüceltmek kabul edilebilecek bir şey değildir!
Millet dediğimiz kalabalık, pek çok nedenden ötürü rasyonel davranmaz; İlgisizlik, bilgisizlik, kayıtsızlık, çıkarcılık gibi zaaflar, sandıktan doğru sonuçlar ortaya çıkmasını imkânsız kılar. Ayrıca, temsilî demokrasilerde halkın temsilcilerini seçme yetkisi, siyasi partilerin liderleri tarafından âdeta gasp edilmiştir. Temsilî demokrasilerde milletvekillerini, “milletvekili” olarak değil , “lidervekili” olarak adlandırmak daha doğru olur. Bu açıdan temsili demokrasi, aslında bir yalan ve kandırmacadan başka bir şey değildir.
Seçim ve oylama demokrasi için “gerekli” koşuldur, fakat yeterli koşul değildir. Şüphesiz demokrasinin karşı karşıya bulunduğu sorunların bir kısmını ortadan kaldıracak ilkeler vardır: Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı gibi ilkeler;demokrasiyi “patolojik” olmaktan kurtarmış olabilir. Ama, bu ideal bir rejim olduğunu ispatlamaz. Demokrasinin yeniden inşası ya da yeniden yapılandırılması yönünde bazı çözüm önerileri mevcuttur:
1- EPİSTOKRASİ:
Epistokrasi, seçmenin bilgi düzeyinin yüksek olmasına ve sorumlu davranmasına dayanır. Devlet Politikaların nasıl olacağı, halkın seçtiği parlamenterler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu noktada, halkın seçimlerde doğru tercihler yapmış olması ülkenin geleceği için önemlidir. Bu nedenle epistokrasi, seçmenin bilgi ve bilinç düzeyinin artmasını amaçlar.
Epistokrasi, yani bilginin yönetimi olarak dile getirilen bu yaklaşım aslında “profesyonel seçmen” arayışına yönelmekte ve bunu bir hekimin, belirlenmiş bir bilgi düzeyinde mesleğini icra etmesi gibi düşünmektedir. Bu sisteme göre, seçmenin toplumun tümünü etkileyecek olan tercihlerinde, temel bir bilgi seviyesine sahip olmalıdır. Aksi durumda, alınacak kararların sağlıklı ve başarılı neticeler verebilmesi pek mümkün değildir.
2- DEMARŞİ
Demarşi ise, millet iradesine dayalı bir yönetimin yanlış olduğunu savunan bir rejimdir. Seçim ve oylamaya dayalı bir demokraside seçilenlerin güç ve yetkilerinin anayasada sınırlandırılmasını savunur. Demarşi, demokrasinin hastalıklarını önemli ölçüde ortadan kaldıran bir siyasi rejimdir. Bu rejimde devletin yönetim kadrolarına atanacak yöneticilerde önceden belirlenmiş bir liyakat havuzu içerisinden seçim yapılır. Belirlenmiş bir süre veya dönem içinde görevini yapar ve sonra ayrılır. Demarşide devlet başkanının keyfî olarak “atama” gibi bir uygulaması söz konusu değildir.
Demarşinin inşa edilmesi için Antik Yunan’da olduğu gibi akıl, bilgi ve erdemin bir arada buluşması gerekir.
Elbette bu iki çözüm dışında pek çok öneri getirilebilir. Demokrasinin yetersizliklerini anlayacak zihinsel bir devrime ihtiyaç vardır. Akıl, bilgi ve erdem sahibi düşünürlerin bir araya gelip demokrasinin mantıklı bir eleştirisini yapmalı ve çözüm yollarını bulmalıdırlar.
Yaşar ASLAN
Sağlık Yönetimi Uzmanı