DEVLETİN VE VATANDAŞIN İFFETİNİ KİM KORUYACAK?
İffet kavramı, namus; antik Yunancada; kanun, kural, dürüstlük, saygınlık anlamında kullanılır. Türk Dil Kurumuna göre de, birey ve toplumu, ahlâken üstün kılan davranış ve kurallar, namus, pek çok sebep, durum için de kullanılmaktadır. İnançlarda da, helal olan davranışlarda bulunurken, haram olanlardan kaçınmaktır. Çok anlamda kullanmak mümkündür.
Vatandaşın iffeti olur ancak, devletin iffeti olur mu düşüncesi belki yadırganabilir? Ancak, devlet düzenin işleyişi açısından düşünmek, kimisine uygun, kimisine yanlış gelebilir.
Bir gün, bir sarrafı ziyaretimde otururken, temiz ve düzenli bir bayan, alışveriş için geldi. Şahit olduğum bir olayı gördüm. İhtiyacı olanı alarak, şu tarihte öderim diyerek ayrıldı. Sarraf, bayanla ilgili zaman zaman alışveriş yapar, zamanında ödeme yapar, sözünde duran, ahlaklı biridir deyince; hangi kurumda çalışıyor dedim? Cevap genelevinde deyince birden duraksadım. Tabii insanlar rüşt halinde olduğu müddetçe, toplum ahlakına uygun olmayan tercihleri, kendilerine aittir. Başkalarını rahatsız ediyorsa, bu benimsenmez, kimilerine göre de normaldir belki. Burada bayanın, ticarî hayatta dürüst olduğunu söyleyen sarrafın, kişiyi, kendi açısından ve penceresinden değerlendirdiğini gördüm. Yani, kendi ticarî çıkarına uyan tarafı ile insanı değerlendiriyor.
Devlete gelince; devlet, hukukî bir terimdir. Yasaları, kuralları vardır. Basın, kurumlar, sivil toplum kuruluşları, güvenlik, bürokrasi, denetim, adalet, akla gelir. Devletin sopası ve merhameti adaleti ile olur. Devletin dini de adalettir.
Kişilerin hak ve hukukunun korunması, özgürlükler, mülkiyet hakkı, doyma, barınma, güvenlik, içte ve dışta, milletin çıkarlarının korunması, devletin işleyişi ile ilgilidir. Zaman zaman devleti rayından çıkardılar tabirini, rahmetli Demirel, devletin işleyişindeki sıkıntılı anlarında söylemişti. Toplumlar devletsiz yaşayamazlar. Bir bina düşünün, bazen çatısı, bazen kapısı, bazen başka yerleri bozulur, tamiri mümkündür veya şartlara göre yenilenir. Bu sıkıntılara sebep de kullanış hataları, iç ve dış etki alanlarıdır. Hatta taşıyacağı yük fazlalığı da sıkıntıdır. İnsan vücudu da öyledir. Her bir organ birbirine muhtaçtır. Yaradan’ın, ilmin, donanımıdır insan. Kazanım ise iradenin, aklın, iyi alanlarda, kullanmasıdır, iffetli yaşamadır, onu korumaktır.
İşte siyaset; burada devlet imkanlarını, toplum yararına, ülke yararına kullanmadığı zaman iffetsizlik başlar. Yasal olmayan kural ve kurumların işleyişini, inanç ve ideolojisini kendi çıkar grupları için kullanırsa, bu grubun devleti olur. Dışarda kalanlar, adaletsizliğe uğrayanlar içinse, devletine karşı düşmanlık üretir. Bu düşmanlık devlete değil, işleyişini yanlış kullananlaradır. Toplumun ve ülkenin çıkarını değil de, sömürü düzeninin çıkarını koruyan bir anlayış, sadece çıkar gruplarını memnun eder. Çıkarcılar, devletin iffetini koruyamazlar. Soygunda, vergi kaçırmada, mafya işbirliğinde, adaletsizlikte, keyfilikte, devlet imkânlarını kullananların iffetsizlikleri devleti kirletir. Servet devletten gelir, çalma sırası bizde, devlet araçları ile tuzak kurma devletin iffetini yok eder, güven kaybı yaratır. Devlet; hukuk devleti olsa, tarafı adalet olur. Sıkıntı burada yatıyor.
Kaç gündür ülkede farklı konularla meşgulüz. Çok önemli gündemler, sorunlar olduğu halde, sırf çıkar düşüncesinde olanlar, entrika çevirenlere bakınca sorun yaratanlardan, sorun çözmek beklenmez. Öcalan konusu, zıt kutupların kendilerine göre çözüm yolları ortaya atılınca, yeni sorunları beraberinde getirdi. Bir sorun çözülecekse, sorunun muhatapları devre dışı olamaz. Zoraki vekilleri, çözümün muhatapları olunca, çözüm üretebilirler mi?
Yanlış yol ,doğru hedefe götürmez. Sadece toplumsal mutabakatı hiçe sayarak, sarrafın işi gibi, kendi çıkarına göre değerlendirme yapılırsa, sadece o kişiyi rahatlatır. İnsanın iffetini, insanlığı, devletin iffetini de, adaleti korur, yasallığı korur. Çıkar sınıfı yaratmak, iffeti korumaz. Devlet bunlar için vardır. Kin ve nefret üretmez.
09.11.2024
Kemal ALBAYRAK
20. ve 21. Dönem Milletvekili