SADECE, BEBEK Mİ ÖLDÜRMÜŞLERDİR?
Ayrıntıları ortaya çıktıkça “Hadi canım, bu kadarı da olmaz. Böylesi Hotantularda bile görülmez.” dediğimiz dipsiz lağım çukurunun gerçekten de var olduğunu anlıyoruz. Konunun ayrıntılarına fazla girmeden olaya şöyle bir bakalım:
Kahraman bir savcı olayı bir buçuk yıl önce ortaya çıkarıyor. Savcımıza “kahraman” diyorum; çünkü biz FETÖ iltisaklı, iltimaslı, mülakatlı nice savcılar gördük. Savcının takibatına rağmen, hastahaneler bir buçuk yıldır cinayetlerine devam ediyorlar.
Savcımız çok ağır biçimde tehdit ediliyor. Sadece, kendi can güvenliği değil, camiye giden babasının, markete giden karısının, okula giden çocuklarının canlarının tehlikede olduğu söyleniyor kendisine. Savcının ev adresi, bütün özel bilgileri, çocuklarının okulu, alış veriş yaptıkları market, babasının gittiği cami jandarma teşkilatındaki birileri tarafından eşkıyaya sızdırılmış. Şundan da eminim ki, tehditler sözde kalmamış; ciddiliğini göstermek için birtakım caydırıcı girişimlerde de bulunulmuştur. Muhtemelen eşkıya, savcıyı satın almak için astronomik rüşvetler de teklif etmişlerdir. Asil savcımız, bunları da elinin tersiyle itmiş.
Cinayete karışan hastahanelerden biri, eski bir sağlık bakanına ait. Çürümüşlüğe, yayılan pis kokuya bakar mısınız? Sadece bu bilgi bile, ne kadar mide bulandırıcı? “Kim bilir döneminde neler olmuştur?” şüphesi sarıyor, her yanı.
Ben bazı insanlara şaşarım. Altmışını yetmişini geçmiştir, çok yüksek makamlara erişmiştir, yüksek geliri vardır, gelecek kaygısı yoktur. Efendi kefenin cebi yok. Daha kaç gün yaşayacağın meçhul. Zaten yaşın gereği doktor yasaklamıştır, istediğini yiyemezsin, üç beş daimi ilaç kullanıyorsundur. Zaten gelebileceğin en onurlu, en yüksek makamlara gelmişsin. Bu ne makam, dünya hırsı? Koltuk uğruna onurunu satmaya, adını lekelemeye, küfürlerle anılmaya ne gerek var? Değer mi?
Çetenin elebaşı bir PKK militanı. Terör örgütü üyeliğinden hapis cezası almış, cezanın beş yılını yatınca etkin pişmanlıktan yararlanarak çıkmış. Eee! Nasıl oluyor da hekimliğe devam ediyor, hastahane sahibi oluyor? Bu özelliği bilindiğine göre hiç mi izlenmiyor? Hoppalaaa(!) Adamın herkesle makamlarında omuz omuza fotoğrafı var(!???)
Hastahanelerin ruhsatları iptal edilmiş. Kolayı var, bir başka adla ve bir başkası üzerinde gösterilerek yeniden alınır. Hiç haberimiz bile olmaz.
Çok merak ettiğim iki şey var. Birincisi, bu nitelendirebilmek için sözlüklerde uygun sıfat bulamadığım pislikler, sadece bebekleri mi öldürmüşlerdir? Yetişkinleri, özellikle yaşlıları da öldürmemişler midir? Sağlık alanında yapılabilecek bin bir türlü yolsuzluktan sadece bebekleri öldürmeyi mi seçmişler? Daha doğru soru, yapmadıkları bir sahtekarlık kalmış mıdır?
İkincisi, malum Recep Akdağ’ın bakanlığı zamanında askerî hastahaneler kapatıldı, askerî sağlık sistemi felç edildi. Bu hastahanelere bir biçimde yönlendirilmiş askerler, gâziler, asker emeklileri var mı? PKK’lı doktora emanet edilen kahramanlarımız oldu mu?
Çürümenin boyutları ürkütücü. Nereye el atsanız elinizde kalıyor. Bizimse derdimiz, ülkeye gelecek yeni sığınmacılara kapılarımızı açmak. Sığınmacılara izin almadan çalışma olanağı sağlamak filan.
Bir de geçmişte keyfimize göre işimize geldiğinde uyup, işimize gelmediğinde yok saydığımız anayasa gibi, iktidarların canları isterse, uyacağı yeni bir anayasa yapmak.
20.10.2024
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist