TÜRK’Ü APTAL YERİNE KOYAN APTAL!
ADAM OLMAK!
Köyün birinde genç bir delikanlı varmış, efendiliği aileden gelen kişiliği ile keşfedilmiş, adam yerine konulmuş, elinden tutularak toplum içine katılmış, şansı yaver gitmiş toplumda bir yerlere getirilmiş, makam ve mevki sahibi olmuş, bu delikanlı geldiği yerlere bakmadan makam ve mevkiinin sarhoşluğuna kapılarak elinden tutan insanları aşağılayarak küçümsemiş, onlar hakkında kötü şeyler söylemeye başlamış, ne oldum delisi olmuş. Hırsı o kadar gözünü kör etmiş ki, kendi aptallığını unutarak, başında bulunduğu kurumun üyelerini, ileri gelenlerini aptal yerine koymuş.
Halbuki karşındakini aptal yerine koymak, herhangi bir ilişkide yapılabilecek en büyük hatadır. Bu davranışı yapan kişinin, aslında karşısındakini aptal yerine koyanın aptalın önde gideni olduğu ise çok açıktır. Neden mi? Nedeni çok açık, aptal yerine koyan kişi karşısındakini inandırdığını düşünecek kadar beyinsiz iken aptal yerine konulan kişi ise bu kişinin ne kadar güvenilmez olduğunu bilecek kadar akıllıdır. (Bazılarına bunu anlatmak ne kadar zor.)
Yalanlarını bunların yüzlerine vurmazsın “saf” zannederler, açıklarını göstermezsin “mükemmelim” diye düşünürler, kendini savunmazsan “haklıyım” diye fink atarlar. Bulundukları yerin sorumluluğunu bilmezler insanlarla kurumlarla didişip dururlar, yalan söylemede iftira atmada kusursuzdurlar.
Hiç kimseye hak ettiğinden daha yumuşak ve hassas davranmamak, araştırmadan inanıp elinden tutmamak lazım, belki de. İnsanların hatalarını, yaptıkları yanlışları yüzüne söylemek gerekiyor. Efendilik bende kalsın, bırak kandırdığını düşünsün deyince, bir adım daha ileri gidebiliyorlar. Karşındakini aptal yerine koymaya çalışan insanın aynaya ihtiyacı yoktur. Niyeti zaten kendi özünü yansıtır.
Karşısındakini aptal yerine koyan insan bir kurumu, halkı temsil edebilir mi? Edemez tabi ki. Etmemelidir zaten, beni temsil edemeyeceğini biliyorum.
“Hem hatamı görme hem de beni yücelt!” Oldu!
Bir de bunların bile bile yancı savunucuları vardır; Menfaatçinin menfaatçisi, menfaatçiden menfaat umanlar, bir bakarsın, hata yapanla bir ilişkisi yoktur; ama şiddetle onu savunur. Maksatları başkadır, menfaatçilerin; ama bunu anlayamayacak kadar aptaldırlar. Gözleri kördür.
Âlimin biri adam olmak ve adam yerine konulmak adına müthiş bir cümle kurmuş. “Sırf adam yerine konmak adına, adam olmayanları adam yerine koymak ne kadar acıdır.” insanların ekmekleriyle uğraşmanın yalan-dolanla iftirayla, siyasi marifet sergilemeye çalışanların ahlakî yönüyle toplumda hiçte iyi bir yerde olmadıklarını bilmeleri lazım.
Gerçekten de adam olmayanları adam yerine koymak ne kadar acıymış. Bu işin bir başka acı yönü de insan zannedilerek değer verilip bir yere getirilmelerinden dolayı adam olmayanı adam yerine koymak, Bırakın adam olmayı adam yerine konulmayı toplumda hiçbir karşılığı olmayan insanlar olduklarını her zaman görmek mümkün.
Bir yerlere gelebilmek için eskiden liyakat ve yetenek aranırdı. Zaman değişti; liyakatin yerini yağcılık, yeteneğin yerini dalkavukluk aldı. Makam ve mevki hırsına kapılan kişilerin gözünü öylesine hırs bürüyor ki, ağızlarından çıkan sözün hangi anlama geldiğini ve nereye gittiğini bilmiyorlar.
En büyük aptal karşısındakini aptal yerine koyandır.
Hiç kimse Türk’e ne aptal diyebilir, ne de aptal yerine koyabilir..
Günümüzde bunu sıkça/çokça yaşıyor, hale geldik.
(AKP’nin listelerinden vekil seçilen bir parti başkanının “Aptala anlatır gibi anlatıyorum.“, “Anayasa’nın ilk 4 Maddesi’ni değil; 4.üncü Madde’yi kaldıralım.” demesi ve buna itiraz edenleri aptal yerine koyup şark kurnazlığı yapması üzerine, yazma ihtiyacı duydum.)
M. Hüseyin OĞUZ
Jeoloji Mühendisi