VEFATININ 56. YIL DÖNÜMÜNDE HASAN FERİT CANSEVER
Hasan Ferit Cansever (1891, İstanbul – 20 Haziran 1969, İstanbul), Türk tıp doktoru, yazar, asker ve Türkçülük hareketinin önde gelen isimlerinden biridir. Türk Ocakları’nın kurucularından ve genel sekreterlerinden olan Cansever, Anadolu’da sıtma ile mücadelede öncü rol oynamış, 1944 Türkçülük-Turancılık Davası’nda yargılanmış ve beraat etmiştir. Aynı zamanda, ünlü mimar ve şehir plancısı Turgut Cansever’in babasıdır.
Hasan Ferit Cansever, 1891 yılında İstanbul’da doğdu. Babası, Kasımpaşa’daki Türabi Baba Tekkesi’nin son şeyhi Mehmed Ali Bey, annesi ise Lütfiye Hanım’dı. Ailesi, İstanbul’un tanınmış ailelerinden olup köklü bir geçmişe sahipti. İlk eğitimini Kasımpaşa’daki Hadikai Marifet ve Mercan İdadisi’nde tamamladı (1908). Babası, onun devlet memuru olmasını istemesine rağmen, Cansever tıp eğitimi almayı tercih etti ve Darülfünun Tıp Fakültesi’ne (bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi) girdi. Tıbbiye’de okurken milliyetçi fikirlerle tanıştı ve Türkçülük hareketine ilgi duymaya başladı. 1914 yılında Tıp Fakültesi’nden askeri doktor olarak mezun oldu ve dahiliye (iç hastalıkları) uzmanı oldu.
1914’te mezuniyetinin ardından, Cansever, Sina Cephesi’nde Hilâl-i Ahmer (Kızılay) Hastanesi’nde başhekim olarak görevlendirildi. Hastane, Sina’dan Kudüs’e taşındığında da burada görevine devam etti. Kudüs’ün 1919’da elden çıkmasıyla İstanbul’a döndü ve ordudan ayrılarak Haydarpaşa Darüleytam Merkez Hastanesi’nde başhekimlik yaptı.
Millî Mücadele döneminde, Antalya’ya İl Sağlık Müdürü olarak atandı. Daha sonra Adana Hükümet Tabipliği ve Hükümet Hastanesi başhekimliği görevlerini üstlendi. Bu bölgelerde, o dönemin en yaygın ve öldürücü hastalığı olan sıtmaya karşı büyük bir mücadele verdi. Başarılı çalışmaları, Sıtma Savaş Kurumu’nun kurulmasında etkili oldu.
Hasan Ferit Cansever, sıtma ile mücadelede öncü bir rol oynadı. Antalya ve Adana’da yürüttüğü çalışmalar, hastalığın kontrol altına alınmasında önemli sonuçlar doğurdu. Bu konuda yazdığı Sarı Tehlike (1924) adlı kitabı, sıtma tehlikesine dikkat çeken önemli bir eserdir.
Sağlık Bakanı Adnan Adıvar ile bazı konularda anlaşmazlık yaşayan Cansever, devlet görevlerinden istifa ederek İstanbul’a yerleşti ve serbest hekim olarak çalışmaya başladı. 1940’larda Çengelköy’de İbrahim Efendi Köşkü’nü satın aldı. 1944’te Elektrik Tramvay İdaresi’nde doktorluk, 1946’da ise aynı kurumda başhekimlik yaptı. Ayrıca Sular İdaresi Hekimliği görevinde bulundu.
Hasan Ferit Cansever, Türkçülük hareketinin önemli figürlerinden biriydi. Tıbbiye yıllarında milliyetçi fikirlerle tanıştı ve Türk Ocakları’nın kuruluşunda aktif rol aldı. Türk Ocakları’nda genel sekreterlik yaptı ve örgütün kurumsallaşmasında büyük katkılar sağladı.
1912’de kurulan Türk Ocakları’nın ilk mensuplarından olan Cansever, 1913’teki ilk kurultayda idare heyetine seçildi. 1926-1929 yılları arasında Türk Ocakları Merkez Heyeti’nde Genel Sekreter olarak görev yaptı. Ocak’ın tarihi merkez binasının inşası, bir basımevi kurulması ve yaklaşık 300 şubenin açılması gibi çalışmalarda emeği geçti. Türk Ocakları’nın 1931’de kapatıldığı dönemde, Türk Yurdu dergisinin 12 sayısını yayınlayarak Türkçülük fikirlerini canlı tuttu. 1949’da Türk Ocakları’nın Hamdullah Suphi Tanrıöver öncülüğünde yeniden açılmasında kurucu üye olarak yer aldı ve Merkez Heyeti’nde görev yaptı.
Hasan Ferit Cansever, Zeki Velidi Togan ve İsmail Hami Danişmend ile birlikte Türklük adlı dergiyi çıkarması nedeniyle 1944 Türkçülük-Turancılık Davası’nda yargılandı. Yüzbaşı rütbesinde askeri doktor olarak 1,5 yıl tutuklu kaldı, ancak dava sonunda beraat etti. Bu dava, Türkçülük hareketine yönelik baskıların bir örneğiydi, ancak Cansever’in milliyetçi duruşunu değiştirmedi.
Türk Ocakları’nın “Halka Doğru” ilkesini benimseyen Cansever, 1914’te Köycülük hareketini başlattı. 1918’de Halide Edip, Reşit Galip ve diğer aydınlarla Köycüler Cemiyeti’ni kurdu. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde bir köy sağlık merkezi kurmayı amaçladı, ancak Yunan işgali nedeniyle bu girişim tamamlanamadı.
Hasan Ferit Cansever, Türkçülüğü, Türk milletinin varlığını koruma ve uyandırma hareketi olarak tanımladı. Türkçülüğün bir moda değil, Türk milletinin tarihiyle başlayan bir fikir hareketi olduğunu savundu. Milliyetçi bir Türk’ün görevlerini, Türk’ü sevmek, sefaletle mücadele etmek, zulümden kurtarmak ve millî benliği korumak olarak sıraladı. Türkçülük Nedir? (1959) adlı kitabında bu görüşlerini detaylıca açıkladı.
Hasan Ferit Cansever’in dikkat çeken bir özelliği, vejetaryen olması ve gıda üzerine araştırmalarıydı. Türk Ocağı dışında üye olduğu tek sivil toplum örgütü Hijyenik Vejeteryenler Derneği’ydi. Hayvani gıdaların insan sağlığına zararlı olduğuna inanıyordu ve bitkisel beslenmeyi savunuyordu. Orta Asya Türkleri’nin hayvani gıdalar nedeniyle zayıfladığını, Çin ve Hint toplumlarının ise bitkisel beslenme sayesinde güçlendiğini öne sürdü. Bu konuda Gıda Tarihi ve Modern Gıda Bilgisi (6 cilt) adlı kapsamlı bir eser yazdı. Hüseyin Nihal Atsız, Cansever’in vejetaryenlik konusundaki ısrarlı tartışmalarını anılarında esprili bir şekilde aktarmıştır. Cansever, balık artıklarının iğrençliğini örnek vererek bitkisel gıdaların üstünlüğünü savunurdu.
Hasan Ferit Cansever, Halide Edip Adıvar’ın tanıştırdığı Hatice Saime Hanım ile Kudüs’te evlendi. Saime Hanım, Dârülmuallimât’ın ilk mezunlarından bir öğretmendi. Çiftin beş çocuğu oldu: Turgut (ünlü mimar), Nilüfer, Sevim, Gökçe ve Aydın. Aile, savaş yıllarındaki öksüz ve yetimlere meslek öğretmek için bir okul kurdu.
Hasan Ferit Cansever, tıbbî, tarihî ve milliyetçi konularda birçok eser yazdı.
Başlıca eserleri:
* Sarı Tehlike (1924) – Sıtma hastalığına dikkat çeken bir çalışma.
* Tevrat’a Nazaran Yakın Şark’ta Yamyamlık (1926) – Filistin’deki araştırmalarına dayanan bir inceleme.
* Gıda Tarihi ve Modern Gıda Bilgisi (6 cilt) – Gıda ve beslenme üzerine kapsamlı bir çalışma.
* Türkçülük Nedir? (1959) – Türkçülük hareketinin ilkelerini açıklayan kitapçık.
* Tekliflerim (1927) – Türk Ocakları’na sunduğu önerilerin derlemesi.
Ayrıca Türk Yurdu, Tanrıdağ, Doğu, Komünizme Karşı Mücadele ve Türk Dünyası gibi dergilerde yazılar yazdı.
Hasan Ferit Cansever, 20 Haziran 1969’da İstanbul’da vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. Türk Ocakları, onun anısına “Hasan Ferit Cansever-Türk Ocağı’na Hizmet Armağanı” adıyla bir ödül tesis etti. Cansever, Türkçülük hareketine katkıları, sıtma ile mücadelesi ve vejetaryenlik gibi özgün fikirleriyle Türk tarihine damga vurmuş bir isimdir. Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğlu ve Hüseyin Nihal Atsız gibi isimler, onun sağlam ahlakını ve milliyetçi duruşunu övgüyle anmıştır.
Hasan Ferit Cansever, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş döneminde hem tıbbî hem de fikrî alanda iz bırakan bir “insan-ı kâmil” olarak tanımlanır. Türkçülük davasına adanmışlığı, köycülük hareketindeki öncülüğü ve sıtma ile mücadeledeki başarıları, onu Türk milliyetçiliğinin ve sağlık tarihinin önemli figürlerinden biri yapar. Vejetaryenlik konusundaki radikal görüşleri ve gıda araştırmaları, onun çok yönlü kişiliğini ortaya koyar.
Rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz..
21 Haziran 2025
M. Hüseyin OĞUZ

