YEREL YÂRENLİKTEN KÜRESEL DÜŞÜNÜRLÜĞE…
Sevgili dostum, kardeşim ve has arkadaşım sayın Prof. Dr. Ahmet Kıymaz ile ilk karşılaşmamız, benim de 1986 mezunu öğretmen teğmen olarak ilk tayin yerim olan o zamanki adıyla Türk Silahlı Kuvvetleri Mızıka Astsubay Hazırlama Okul Komutanlığı’na tayin olmamla başlar. Sahip olduğu ve herkese ayırmadan gösterdiği sıcak, içten ve samimi kişiliği ile beni hemen karşılamış ve kadim dostluğumuzu da başlatmış oldu.
Benim Türk Dili ve Edebiyatına karşı yoğun ve meraklı bir ilgim vardır. Kendisiyle yaptığımız tadına doyulmaz tartışmaları hâlâ hatırlarım. Bu anlamda mesleğine ve ilgi duyduğu çalışma alanlarına ne kadar derinlemesine kendisini verdiğine çok şahit olmuşumdur. Hele ki memleketi olan Çankırı ile ilgili hiçbir tartışmada sevgili Ahmet ile (bundan sonra ona bu hitapla sesleneceğim) tartışmaya girenlerin pes etmeden çıkması mümkün olmazdı. Çankırı ve Çankırı kültürüne verdiği değer ve yoğun ilginin somut yansımaları hemen her ortamda kendisini gösterirdi. Öyle ki bu sevgi ve merakının akademik yansımasının, daha lisans eğitimi sonunda yazdığı ilk tez konusu olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmamıştım. “Halk Bilimi ve Halk Edebiyatı Yönüyle Yâren Kültürü” konulu lisans tez çalışmasının ilerleyen meslek yıllarında ona hep kaynak ve rehber olduğunu da gözlemlemiştim.
Kardeşim Ahmet, okumaya ve irdelemeye olan merakının semeresini de yine akademik olarak bizlerle paylaşacaktı. “Ne yaparsan elinle, o da gelir seninle” özdeyişini anımsatırcasına, 1991 yılında Gâzi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “1918-1928 Yılları Arasında Yayımlanan Türk Romanlarında Millî Mücadele” konulu çalışmasıyla yazdığı yüksek lisans tezi de okumaktan zevk aldığı Türk romanlarından aldığı ilhamla olmuştur.
Sevgili Ahmet ile kesişen yollarımız, sanki bizi ayırmak isteyenlere inat, Ankara Kara Harp Okulu’nda da devam etti. Onun 1992 yılında KHO’ya Türk Dili ve Kompozisyon öğretim görevlisi olarak tayin olmasını müteakiben ben de 1993 yılında aynı okula İngilizce öğretim görevlisi olarak tayin oldum. Dostluğumuz diğer dostlarımızın da katkılarıyla daha da pekişti. Bu arada, benim ve Oktay Yivli adlı Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni arkadaşımla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri Mızıka Astsubay Hazırlama Okul Komutanlığı’nda iken çıkarmaya başladığımız, sadece abonelere dağıtılan “İlkyaz” adlı şiir dergimiz de yayın hayatına devam ediyordu. Türk şiirinin çağdaş ve güncel örneklerinin yanı sıra klasik şair ve şiirlere de yer veriyorduk. Ben de ilaveten Batı şiirinin güzide örneklerine yer vermekle birlikte, İngiliz dilinden seçtiğim orijinal şiirlerin Türkçeye çevirilerini bizzat yapıyor ve onlarla ilgili uygun açıklamalarla da abone olan okuyucumuzu bilgilendirmeye çalışıyordum. Hatta öyle ki, tıpkı sevgili Ahmet’in yaptığı gibi, ben de Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İngilizce yaptığım yüksek lisans tezimde ilgi duyduğum alan olan şiir ve resim alanını seçmiş, şiir ile resim arasındaki imgesel benzerliğin sürrealist yansımalarına ağırlık vermiştim. Tezimde ağırlıklı olarak kullandığım imge ve imgenin tanımlanması konusunda sevgili Ahmet kardeşimle değerli tartışmaları hâlâ hatırlarım.
Sosyal ilişkilerde en önemli nokta, dost olabilmek ve hatta daha da önemlisi dost kalabilmektir. Hani derler ya: “Duygular vardır anlatılamayan, sevgiler vardır kalplere sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan” diye. Sevgili Ahmet ile bizim dostluğumuz da hem unutulmayan hem de birbirini besleyen nitelikte olmuştur hep. Onunla karşılaştığımda hep neredeyse akademik çözümlemelere varan yoğun tartışmalar yapardık, daha genç olduğumuz yıllarımızda. Bu etkileşimlerde çokça konumuz olan askerlik ve demokrasi ile siyaset ilişkisi, bir de baktık ki 2001 yılında Gâzi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yaptığı doktora çalışmasında tezinin konusu olmuş: “Türk Romanlarında Savaş ve Askerlik”.
Bunu neden anlatıyorum? Akademik ve sosyal hayata veya iş hayatına atıldığınızda dağarcığınızda ne varsa, en çok onu kullanırsınız. O yüzden sizin ilerideki üretim sürecinizde, gerek kurduğunuz dostluklar ve sosyal ilişkiler gerekse akademik bağlantılarınız, öz yaşamsal etkilerini yaptığınız işlerde yansımalarıyla mutlaka gösterecektir. Sevgili Ahmet kardeşimin benim üzerimdeki etkisi bu anlamda hep olumlu ve etkili olmuştur.
Sevgili yazar dostum Ahmet’in yurt dışı Türkleri ve diğer dost ülke vatandaşları ile bağlantıları, sadece Ankara Kara Harp Okulu’nda iken 12 yıl boyunca dost ve kardeş ülkelerin subay ve askeri öğrencilerine verdiği Türkiye Türkçesi dersleri ile sınırlı kalmamıştır. Meslekî alanındaki üst düzey yeterliliğini bilen ve fark eden komutanlar onu farklı ödüllerle ödüllendirmekle kalmamış, ayrıca yurt dışındaki okullara Türk dilini öğretmeye de göndermişlerdir. Muvazzaf görevini sürdürürken Eylül 2003’te yurt dışı ataması ile altı ay Ürdün Kraliyet Lisan Okulu’nda da görev yapmıştır.
Türk diline ve edebiyatına olan derin ilgisi ve profesyonel akademik bilgisinden doğan sevgisi sadece eğitim alanına özgü kalmamış olup, Eylül 2004’te Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Yarbay rütbesinde iken kendi isteği ile emekliye ayrılması ile başka kültürel ve toplumsal ortam, örgütlenme ve kuruluşlara da zaman ayırabilmiştir. Türk diline olan hakimiyeti, vurgulu, akıcı ve doğru kullanması sayesinde pek çok etkinlikte yer almıştır. Türk Ocakları, İLESAM, TRAC, Türk Emekli Sen, Birleşik Emekliler Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının üyesi olan sevgili Ahmet, çeşitli televizyon kanallarında canlı yayınlara da katılmıştır. Bu tür faaliyetlere hâlen de aktif olarak devam etmektedir.
Takip edebildiğim kadarıyla Bilge, Eğitim, Erguvan, Yâren Meclisi, Duygu, Flaş, Karatekin ve Kara Harp Okulu Bilim Dergisi gibi ulusal ve yöresel sanat, eğitim, bilim ve edebiyat dergilerinde ve çeşitli gazetelerde makale, deneme ve tanıtım yazıları da yayınlanmıştır. Halen Etkin Düşünce Akademisi sosyal medya grubu aracılığı ile ülkemiz yararına bilimsel toplantılar (sempozyum, panel, konferans, seminer) düzenlemeye devam ettiğini görmek de farklı bir mutluluk kaynağıdır.
Sevgili Ahmet kardeşimin birikimi, deneyimi ve belagatı sivil yaşamdaki pek çok siyasi aktörün de dikkatini çekmiştir elbette. Bu bağlamda siyasetin dışında kalması beklenemezdi. Nihayet, 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde Keçiören bölgesi kanaat önderleri tarafından meclis üyeliğine aday gösterilerek Keçiören ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi seçilmiştir.
Siyasete girmesiyle yerel, ulusal ve dünya gündemindeki meselelere dönük değerlendirme ve incelemeleri de görece artan sevgili Ahmet kardeşim, sahip olduğu edebî, kültürel ve siyasi donanımıyla yoğurduğu söylem ve ifade zenginliğini gerek web sitelerindeki makaleleri gerek sosyal medyadaki yazıları, yazılı ve basılı görsel medyadaki söylemleriyle geniş bir takip ve beğeni yoğunluğuna ulaştırmıştır. Öyle ki, siyaset gündemine olan yoğun ilgisi sayesinde son kitabını da bu alanda yazmıştır. Suriye konusunu masaya yatırdığı “Arap Baharında Kışın Açan Çiçek: Suriye” adlı Sarkaç Yayınları’ndan çıkan kitabında, tarihsel ve komşuluk ilişkileri bakımından Türkiye’yi yakından ilgilendiren Suriye’nin dünü, bugünü ve muhtemel yarınını ayrıntılı bir şekilde incelemiştir.
Sonuç olarak, vatan sevgisi ve Atatürk milliyetçiliği ile yoğrulmuş büyük Türklük idealini güçlü ve bilinçli inancıyla harmanlamış, ender Türk akademisyenlerinden biri olan değerli, sevgili ve has kardeşim, dostum Prof. Dr. Ahmet Kıymaz’ın bu çalışmasından benim aldığım edebî hazzı ve bilgi ile kültür doluluğunu sizin de hissedeceğiniz umuduyla hepinize iyi okumalar diliyor; kitapların yazıldığı anlarda gördüğü ilgiyi ve yaydığı enerjiyi yine bir bütün halinde günümüzde ve yarın da tekrarlayacağı inancıyla hem yazarına hem de okuyucusuna başarılar diliyorum.
28.08.2025
Av. Fahrettin ÖNDER
E. Öğ. Alb. (1986-İng.25)















