BİREY VE TOPLUM
Yaşadığımız dünya, çağın sosyal problemlerinin öne çıktığı bir dönem, yaşadığımız bir görüntü vermektedir. Toplumu ilgilendiren sosyal hayat ve birey olgusu; bireyi her zaman düşündürmüştür. Bireylerin, toplum içinde problemler yaşamaması için taşıdığı çekinceler, gencin belki de farkına bile varmadığı bir çağda, aile içinde, başka ebeveynler olmak üzerinde bir etki oluşturmaya başlaması ve bu etkinin yakından uzağa, yani aile içi, akraba çevresi, bulunduğu ortamda sokak, mahalle gibi, etkiler söz konusudur.
Zamanımızda bu kadar geniş tabanlı olmasa da birey ve sosyal yapının etkileri inkâr edilemez bir durumdadır. İçinde bulunduğumuz çağ, şimdiye kadar sürüp gelen zaman dilimine kadar bulunduğu çevre göz önüne alınarak bireyler üzerinde etki ettiği için toplumda yer edinme, toplumun sosyal yapısı ile ilgili bilgi ve birikimi sağlamak, bu düşünce içerisindeki kabiliyetlerini geliştirmek ve bunu en kısa zamanda kavuşmak arzusundadır. Bir topluluk içinde yer edinmek, olgunlaşma yoluna gitmek, daha açıkçası toplumun benimsediği söyleyişle “adam olmak” düşüncesi ile hareket edildiği görülür.
Bireyin olduğu kadar, toplumun huzuru da, bireyden beklenen ve bu çerçevede hareket kabiliyeti geliştirerek aynı duygu, düşünce ile bir topluluk oluşturmak ve çoğalan topluluklar vasıtası ile sosyal hayata adeta yön ve yöntem belirleyerek, toplumun önüne bir model ve ilkeleri ile toplumu her yönden sarıp sarmalayan sosyal, kültürel, ahlâk yönlerinden kapsayıcı ve disiplinli, ömür boyu bireyi bu düşünce etrafında tutan bir topluluk meydana getirmek çok önemlidir. Bunun önemi ve tutarlılığı günümüzde yaşadığımız şu devirde görmek, şahit olmak normal bir boyut, bir durum olarak hâlâ gerçekleştirilmekte ve yürütülmektedir. Bunun çokluğu ve yaygınlığının boyutu da yüksek düzeyde olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Aslında bu yapılanmanın bütünlük içinde ele alınması ile ferdin düşünce ve davranışlarının toplumu yakından ilgilendirdiği gerçeğinin yanında, toplumun da bireyi doğrudan doğruya etkilediği bir gerçektir.
Bu bağ; bireylerden meydana gelen toplum ve toplumu yakından ilgilendiren davranış ve inanç silsilesi, bunların ahlâkî yaklaşım ile bütünleşmesi, bunun birey için bir terbiye sistemi, sosyal olarak da millî kültürün bütün değerleri ile donanımlı; bunu da günlük hayatta yakın çevreden, uzak çevreye doğru sergilenen davranış kalıpları ve bunun uygulanması hususunda bir düşünce sisteminin teşekkül ettiği, ettirildiği açıkça görülen bir husustur.
Bireyin düşünce sistemi ve bütün bu düşünce çerçevesi içinde oluşan karakter yapısı; toplum ve sosyal hayat üzerinde etkisinin olduğu bilinmektedir. Zaten birey; toplumun aynası gibidir ve toplumsal yapının özelliklerini yansıtır. Yani şöyle de diyebiliriz; toplumun oluşması bireylerden kaynaklanır; birey, gurup / topluluk ve bütün bunların oluşturduğu, birleştiği noktada toplumun kendisine has olguları, umdeleri de bünyesinde toplayıp, toplum yapısını sağlayan bir çember durumundadır. Kısaca birey toplumu, toplum da bireyi etkilemektedir.
Aslında her zaman aileler için çocuklarının / gençlerin terbiye dairesi içinde gelişmesini dilemekte, onun için de her zaman diliminde gencin yetişmesi ve terbiyesi için gereken hassasiyet gösterilmekte, gençliği ele alan güvenilir bir terbiye sistemi ile hareket eden, bilhassa cemiyet içinde belli bir yer edinmesi düşünülmektedir. Sosyal hayatta olumlu davranışlar sergileyebilecek bir genç olmasının büyük bir arzu ile istenmesi kendine göre modern bir düşünce olarak da değerlendirilmektedir. Eskilerin deyimi ile genç için talim ve terbiye, her şeyin topluma kazandırma amacına yönelik bir duygu ve düşünceyi barındırmaktadır.
Bir aile için her şey, hayata hazırlanan evlatlarının geleceğine bir yatırım amacı gütmektedir. Amaçları bir gencin sosyal hayatta başarılı olmasının sağlanması, cemiyet hayatında istendik davranışları gösterebilecek fikri geliştirmesi, düşüncesini bu yönde ilerletmesi, yani kısacası genç bireyi cemiyet nizamına uygun halde yetişmesinin sağlanması olarak değerlendirilmelidir. Bu durum onun için çok büyük bir öneme haizdir ve onun için gerekli altyapının sağlanmasında başat rol oynayan güvenilir bir ortamın oluşması ve bu ortam içinde kendi çocuğu olan genç bireyinde bu güvenli sahada yer almasının sağlanması çok büyük bir önem arz eder.
Gençleri hedef alan ve onun hedefine de cemiyet hayatını yerleştiren oluşumlara gerek duyulduğu ölçüde de var olan altyapıdan yararlanmak kadar doğal bir şey olamaz. Bir gencin cemiyet nizamına göre yetişmesi; hem toplum için hem de ebeveynler için gerekli görülen oluşumlar / topluluklar her zaman baş tacı olarak değerlendirilmiştir. Gençliği ele alan, onu cemiyetin beklediği kıvama getiren terbiye ile donanımlı hale getiren oluşumlar toplumun takdiri ile karşılanmıştır. Bunu sosyal hayatta açıkça görmekteyiz. Aslında bu konuya bir örnek vermek gerekirse; Çankırı Yâren Meclisi / Yâren Ocağı bu konuda odak noktasını oluşturmaktadır. Bunu metotlu, ilkeli bir halde sunan bu yapılanmada genci çeken bir altyapı olduğu gibi, bir de ocak ortamına geçtiği andan itibaren “yâren ağalık” sıfatı ile taçlandırmakta, bu durumda o ortama giren genç birey için vazgeçilmez bir unsur olarak görülmesine vesile olmaktadır. Bunu sadece genç birey ve ailesi değil, toplum da büyük bir değer olarak görmekte ve benimsemektedir.
Aslında gösterilen bu büyük ilgi de bu benimseyişten kaynaklanır. Çekiciliği ise toplum içinde üstün bir ilgi odağı ve büyük ölçüde de cemiyet hayatında olgun bir birey olma vasfına erişmesi ile değerlendirilmesi ile ilgilidir. Bir yandan sosyal hayatta zaruri olan ve beklenen olgunluğa, kişilikli ve kimlikli bir duruşa sahip olacak olan genç bireyin, Türk millî kültür unsurları ile donanımlı hale gelmesi, cemiyet içinde büyük bir kabul görmesi ve edep-adap bilir bir birey olarak topluma kazandırılmış olmasıdır. Bir diğer yandan da millî duruşu olan ahlâklı, disiplinli, her durumda duruşu olan bir bireyin topluma kazandırılmış / kazanılmış olma fikri ile çok yakından ilgilidir.
14.11.2024
Sadık SOFTA
Eğitimci / Şair / Yazar