DEMOKRASİ
(DÖRT BİN DÖRT YÜZ) KIRK FIRIN EKMEK YEMEK GEREK
Bir şeyi başarmak için daha çok birikime, deneyime sahip olunması gerektiğini ve bunun için geçecek uzun süreyi anlatmak için “Kırk fırın ekmek yemek gerek.” sözü kullanılır. Demokrasiye ulaşmak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değildir. Demokrasi, ona inanan büyük liderler tarafından gelişmemiş bir topluma yerleştirilmeye çalışılmışsa genellikle değeri anlaşılmaz. Günlük yaşamında ve işlerinde demokrasi olmayan milletlerin, hem toplum hem siyasetçiler olarak demokrasiyi kavrayıp sindirebilmeleri için kırk fırın ekmek yetmez, herbir ferdinin daha binlerce fırın ekmek yemesi gerekir.
Demokrasiyi sadece siyasi alana, seçim ve kullanılan oya indirgemenin sonucudur bu. Adı da millî irade konmuştur. Oyunu verdin mi? Tamam artık beş yıl susup oturacaksın. “Efendim ben buna bunu yapsın diye değil, yapmasın diye oy vermiştim. Oyumu geri alıyorum.” deme şansı hiç yok. Onun için bir dahaki seçime kadar beş yıl beklenmek zorunda. “Ama o zamana kadar iş işten geçer.” deme hakkı da yok. Biçimsel demokrasilerde bunun hiçbir çaresi yoktur. Seçilen kişi, seçenlere ihanet edip karşı tarafa bile geçebilir. Dolandırıcılık gibidir. “Uyanık olup dolandırılmayaydın.” der, güler geçerler.
Biçimsel demokrasilerde seçmenine ihanet eden parti liderleri, milletvekilleri pek makbuldür. Bir daha gün yüzüne çıkamaz, tekrar seçilmesi mümkün değil sanılanlar, otuz kırk yıl siyaset sahnesinin en önünde, en itibarlı koltuklarda yer alırlar. Bunların en makbulleri “FIRILDAK” namıyla anılır, aynı gün içinde üç parti değiştirebilenleri görülür. Bazı toplumlar balık hafızalıdır. Her şeyi çabucak unuturlar. Zaten dünyada, ülkede nelerin olup bitiğiyle de pek fazla ilgilenmezler. Kötü siyasetçiler için ideal ortamdır.
Demokrasi olmadan millî iradenin belirlenmesi mümkün değildir. Gelişmiş toplumlarda millî irade akla, bilime, gerçeklere dayalı olarak millî çıkarlara uygun biçimde ortaya çıkar. Devlete onun doğrultusunda yön verilir. Gelişmemiş toplumlarda ortaya çıkan millî irade, iyiyi kötüyü ayırt etme yeteneği olmayan şekerle kandırılabilen küçük bir çocuğun her an değişen çelişkili istekleri gibidir. Öyle toplumların geleceği başlarında onları doğruya yönlendiren iyi yöneticiler bulunmasına bağlıdır.
Demokrasi; her şeyden önce adaletle yan yana yürüyen bir kültür, bir yaşam biçimidir. Hayatın her alanında, her an ve her işte görülmesi gereken bir yaşam felsefesidir. Mesela, aşkına karşılık vermediği için bir genç kızı ya da beş yıl önce boşandığı karısını katleden adamın yaşamında demokrasinin yeri yoktur. İnsan doğasında var olan evrensel adalet duygusuna ters hiçbir uygulamada demokrasiden söz edilemez. Doğumdan başlayarak önce aile içinde yaşananlarla sindirilerek doğallaşır. Bu doğallık, hava gibi, su gibi toplum yaşamına yansır. Alışılınca demokrasinin varlığı pek fark edilmezken eksikliği oranında boğulma hissi doğar.
Bir toplumun kültüründe, günlük yaşamında, alışkanlıklarında, ilişkilerinde demokrasi ve adalet güdükse, siyasi alanda da güdük kalmaya mahkumdur. İşte o zaman, kırklarca fırın ekmek yemek gerekir.
01.11.2025
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist

