İNSAN PSİKOLOJİSİ VE YÂREN MECLİSİ…
Yâren ocağının kuruluş amacının insan yetiştirmek ve topluma üst seviye insan kazandırmak olduğu unutulmamalıdır. Zaten, bu amaç doğrultusunda hareket ettiği için Çankırı halkının gözdesi olmuş, vazgeçilmez bir değer olarak bakılmıştır. Yâren meclisleri de bu amaç doğrultusunda hareket ederek ahlâklı, hayatı prensipli hale getiren, yüksek karakterli insanı amaçlayarak etkinliklerini günümüze kadar getirmiştir. Son zamanlardaki “sohbet” adı altında dejenere edilerek eğlence haline sokulması bu amacın dışında gelişen bir durumdur.
Çankırı halkı insanı, bilhassa hayata yeni atılan genci iç ve dış etkilerden korumak, gencin / yârenin psikolojik ve sosyal hayatlarında prensipli ve kişilikli bir insan olması istemi ile yâran meclisine ve ocak öğretisine içtenlikle yöneltmiştir. İnsanın kendini geliştirme dürtüsü ve ahlâk seviyesi yüksek, sağlıklı ve bağımsız düşünebilen kişilik bir fert hedefine de uygun bir yapılanmada kendisini görmek istediği vazgeçilmez bir boyuttur. Bu boyutu yakalamak için ocak öğretisini elzem olarak görmektedir.
Yâren ocağında bulunan kişinin kimliğinden ve özgürlüğünden taviz vermeden toplumsal ortamda birlik-beraberliğin verdiği güç ve kuvvete ihtiyaç görmektedir. Zaten, aile ocağında bireylerin birbirine olan sıcak yaklaşımı ocağa da taşımakta, ocak öğretisi ile de bireysel olsun, topluluk içinde olsun, sosyal hayatta belli bir zaviyeden bakan, bakcak olan pozisyona ulaşır. Başlı başına kendine güvenen bir kişiliktir. Bu aynı zamanda kendine özgü düşünceleri, görüşleri ve duyguları ile hareket kabiliyeti olan bir kişiliktir. Bireysel olduğu kadar, birlik ve beraberlik içinde hareket etmenin gerekliliğine inanan, bu yönde sürekli kendini yenileyen, aile bağlarını ve çevre ile yakın ilişkisini koruyan ama ocak bağları ile de sıkı sıkıya bağlı olduğu 24 kişi ile de hep sıcak bir ilişki içinde ve onların / diğerlerinin kendisine davrandığı gibi, kendisi de onlara aynı duygu, düşünce ve fikir içinde prensipli bir hayatı olan bir kişidir. Bu ise hayatının her döneminde bu doğrultuda yaşayan, onlarla beraberliğini sürdüren biridir.
Yârenler, çok yönlü insanlardır. Ocağa devam edip, ocak yakan insanlar, eskisne göre bilgide, beceride, düşüncede, birlik-beraberliğe katkıda bulunan, sosyal hayatı daha bir sağlıklı değerlendiren ve algılayan çok yönlü insanlardır. Yâran ocağı her ne kadar 24 kişi ile sınırlı da olsa insanın insana olan güvenini sağlar. Yâren ise bunu bir felsefe haline getirerek hayatının bütün safhasını kapsayacak şekilde benimser ve uygular.
Yârenler, yâren meclisinde ocak yakmaya başladığı andan itibaren daha aktif bir güç haline geçerler. Bu güç, aynı zamanda bu aktifliğini süreklilik kazandırarak sürdürür. Aktifliği, sosyal çevrede de bir o kadar etkinlik sağlar. Tarihinde etkin olduğu kadar güçlülüğünde öne çıkartırken günümüzde etkinliği sadece saygınlık bakımından geçerliliğini korur. Bu durum günümüzde de değişimini sürdürmekte, artık yâren meclisini eğlenceye ve gösterişe yönelterek halkın ilgisini azaltmakta, saygınlığından da çok şeyler kaybetmektedir. Bu kişisel olduğu kadar toplum olarak da sosyal hayatta gözlemlenen ve hatta genelde de bu yönde bir fikir geliştirilmesine vesile olmaktadır. Bu durumda yâren meclislerinin tarihten gelen kökeninden kopmasın yönelik bir yön takip etmeye başladığını düşündürerek hem bireysel olarak, hem toplum olarak ilgi ve alakayı pasifize eder bir hale gelmektedir. Bu duruma bireysel bazda bakıldığında psikolojik olarak fertlerin algısı ile orantılı olarak eskisine göre çekiciliği sorgulanır, hatta eleştirilir bir yola girmiştir.
Yâren meclisi; bilgelik, ahlâkî ve askerî disiplini şiar edinmiştir. Sıkı bir disiplin ve askerî bir düzen içerisinde seviyeli bir hayat yolu benimsenmiştir. Bunun altyapısını kurarak aktifleştirir ve bu doğrultuda yârenlere yön vermek için aşırı bir takibe tutmaktan geri durmaz. En ufak bir davranış eksikliğini büyük bir titizlikle sorgularlar. Yâren meclisi, seçkinlerden oluşan askerî disiplin içerisinde seviyeli, ahlâkı oluşturan bir temel prensibi, bir yapılan öngörmekte ve kabul etmektedirler. Halkın benimsemiş olduğu günlük hayatlarında da çoğunlukla yaşattığı örf ve âdetleri belirli bir seviyede uygulamaya sokarak yârenler arasında bu tarz davranışları ilişkilendirir ve yârenlerde bu yönde alışkanlıklar ve bir ideal oluşturur.
Ocak öğretisi ile mecburiyet getirerek bütün yâren ağaların buna katılımlarını sağlar. Böylece mecburi ve kesin katılımla ocak öğretisine ve toplum içindeki örf ve adetle ilgili davranış kalıplarını görerek-izleyerek, yaparak-yaşayarak gerşekleştirilen uygulam ile bilgiye ulaşım ve sosyal hayatta olduğu kadar yâran ağalara da alışkanlık ve kesin kabul gören uygulamayı gerçekleştirir. Başlangıçta ilişkileri zorunlu olarak gerçekleştirdikleri halde ilerleyen zaman diliminde yakılan her ocakta birlikte ve diğer zamanlarda da bu geçerli bir durum arzeder ve oturmuş bir davranış biçimine dönüşür. Psikolojil olarak büyük bir etki yaratan bu yol, şaşırtıcı bir şekilde başarıya ulaşır ve büyük, etkili bir kabül görür.
Yâren meclisi, bir eşini göremediğimiz, bir benzeri olmayan bir yapılanmadır. Bu yapılanmaya bakarak sıradanlaştırıp görmediğimiz ya da göremediğimiz birçok özellikleri kapsayan bir özelliğe sahiptir. Türk kültür yapılanmasında bulunan ve bizim gördüklerimizin yanında görmediğimiz bir çok umdelerin var olmasının mümkün olduğunu da peşinen kabullenmek gerekir. Öyle değerler vardır ki, yorumlamaya ve iyi bir araştırmaya, iyi bir tespite muhtaçtır. Ocak öğretisi ile öyle ayrıntılar var ki, bunlar üstünkörü geçilecek konular değildir. Hem askerî, hem ahlâkî, hem örf ve âdetleri kapsamasının yanında mit’ik özelliklerle donanımlı, sosyal ve psikolojik pek çok sahayı ilgilendiren özel ve özgün bir yapılanma karşımıza çıkar. Yâran meclisi ile ilgili bütün şeyleri içine alan, var olması mümkün olan şeylerin de dikkate alınarak ayrıntılı bilgiye ulaşılmasının gerekliliği vardır.
Yâren meclisi, açık yara gibi her gencin özlem duyduğu ve sabırsızlıkla yârenliğe kavuşacağı zamanın beklediği bir sosyal yapıdır. Bu duygu, bütün genç insanların içini kaplar. Bundan dolayı da bu konunun peşini bırakmaz ve peşinden gitme zorunluluğunu hisseder. Bütün Çankırılılar yâren meclisini erdemli bir yapılanma, insanın insana güvenini sağlayan ve yaşatan bir ocak olarak görür. Fert olarak halkın kafasındaki düşünce yeni hayata atılan gencin bundan sonraki hayatında yeni bir biçimleniş olacağı ve bu biçimlenişinde halkın tasvip ettiği ahlâklı ve kültürel unsurlarla dolu sosyal hayatını bilindik şekilde yapılanması isteğidir. Böylece fertler arasında dostluk, arkadaşlık, kardeşlik diye de anılan ve özetlenen güven, sadakat ve hayatında huzura kavuşma özlemi vardır. Bunun anlamı aynı zamanda gencin / yâren ağanın hayatının kişilikli, bireysel ve sosyal yönden yeni bir biçimlenmiş hayattır. Bu durum Çankırı halkı arasında adeta reform boyutunda bir akım gibi de algılandığı söylenebilir. Bu ferdi düşünceyi tam anlamıyla sarıp sarmalayan genel düşünceyi kapsayan bir durum özelliği gösterir.
Yârenler, insana insanlığı öğrettiği gibi ona güveni de yaşatır. Yeni bir kültürel değişim değil, var olan ama toplumun sosyal hayatındaki uygulamalarda pasifleşebilen veya görünür şekilde öne çıkarılmayan ya da sıradanlaşmış gibi kültürel konularda ve sosyal konularda bunları dikkat çekici bir şekilde öne çıkararak hayatta ciddi boyutta uygulamak için gerekli altyapıyı oluşturarak ferdin de yaşatmasına ve hatta hayatına kılavuz etmek yönünü öne çıkarmaktadır. Kültürel unsurlarda var olan günlük hayatın içine yeniden sokarak dikkat sağlamakta, önemli hale getirerek bunu bir reform boyutunda günlük hayatta yer bulmasını sağlamaktadır.
Yâren ocağı, insanlara yani düşünce, bu düşünceyle hareket eden ferdi bir kaabiliyet geliştirir. Yâren ocağının genel uygulaması ve amacı buna yönelik ve uygulamalı bir alan, ferdi olarak bu fikirler doğrultusunda da dinamik ve donanımlı bir kişilik oluşmasına katkıda bulunur. Aslında millî kültürden gelen unsurlar ile askerî kökenden gelen davranışları ahlâk ve disiplin potası ile birleştirilerek pratik, cesur, ahlâklı, hızlı ve doğru düşünüp şaşmaz karalar verebilen, toplumdan kopmayan ama toplumsal değerleri öne çıkararak sosyal hayata, günlük davranışlar şeklinde yaşantıya sokan yeni bir insan tipini oluşturur.
Sade bir hayat süren ama hayatını disiplinli bir biçimde devam ettiren fertler olarak yetiştirme gayreti ile hareket eder. Böylece yeni bir görüş, yeni bir düşünceyle, yeni bir hayat anlayışına yol açar; pasifleşmiş, adeta donmuş bir hayat anlayışını öteleyerek geliştirilmiş fikirle ve psikolojik olarak da hazırlayarak millî kültür unsurlarının yaşanır halini öne alır, pasif, anlayışsız ve somurtkan bir hayatı ferdin hafsalasından silip temizler. İnsanlar arasındaki olumlu, istendik bütün davranış kurallarını hayata yeniden sunar. Böylece kişiye yeni bir sosyal düzenin altyapısını sunarken kişiyi, insanlar arasındaki bu düzenin sağlanmasına katkı sunan, bizzat yaşayan ve yaşatan fertler düzeyine çıkarır.
22.11.2024
Sadık SOFTA
Eğitimci / Şair / Yazar