
KİMDİR, ÜLKÜCÜ?
ÜLKÜCÜ, evvela millî ve manevî değerlere hâkim olmalıdır. Bu değerleri yaşamak ve yaşatmak noktasında elinden gelen gayreti göstermeli ve örnek teşkil etmelidir.
Ülkücü, dikkatli olmalıdır. İçinde bulunduğu durumu ve mekânı değerlendirmeli, bu mekân ve şartlarda fikirlerini nasıl kabul ettirebileceğini gözden geçirmeli ve buna göre tavır geliştirmelidir. Öyle ki, Ülkücü bir yerden emir beklemek zorunda olan bir örgüt üyesi değil, kendi başına düşünebilen, karar alabilen, tavır koyabilen başlı başına bir teşkilattır. Yani düşünür, durumu inceler, kendi durumunu değerlendirir, tavrını koyar ve sonuca varır.
Ülkücü, kendisine verileni ve kendisinde olanı harmanlayıp yine kendisine has bir şekilde içselleştirir. Yani, her Ülkücü diğerinden farklı bir yapıya sahiptir. Bazısının kalemi güçlü iken bir diğeri hitabete hâkim durumdadır. Bazısının sanata yeteneği varken, diğerinin edebiyat sahasında yetkinliği bulunmaktadır. Bazısı spor dallarında kendini yetiştirmiş iken, diğeri el becerisiyle bir şey yapmaktadır. Yani Ülkücü, her iş sahasından olabilir. Burada asıl önemli olan nokta; Ülkücü’nün bu sahalarda en iyiyi başarmak ve en önde olmak azim ve kararını göstermesidir. Bunun için çabalamayı, yorulmayı, çelmelere, tekmelere maruz kalmayı göze almış ve buna rağmen yılmamayı ilke edinmişse, işte o, Ülkücü olmuş demektir.
Ülkücü, cebri ve hileyi değil; iknayı ilke edinen şahsiyetçidir. Karşısındaki kişiyi inceler ve söyleyeceklerini onun anlayabileceği dille yeri geldiğinde sade cümlelerle, yeri geldiğinde edebî veya teknik terimlerle anlatır. Karşısındaki kişiyi bir araç gibi görmez. Bizatihi onu muhatap alıp, ona bir şey öğretmeyi amaç edinir. Onun için karşısındaki kişi, yoğrulması gereken bir hamur değil; pişmesi gereken bir ekmek kıvamındadır. O da kendinde olan ateş ile önce kendisini daha sonra da karşısındakini yakar. Bunu yaparken de karşısındakinden gelecek her tepkiyi dikkate alıp buna göre kendisini düzenler, her gelen soruya cevap verip karşısındakinin merakını giderir ve tavrı ile bu cevapları destekler.
Ülkücü, fikrini akamete uğratacak tavırlardan uzak durur. Eksiklerini süratle gidermeye çalışırken, diğer yandan da bu eksikliklerin sebeplerini inceleyip topluma açılımda bunların çözümünü de sunmak gerektiğine inanır.
Ülkücü; eleştirir, şüphe eder ve sorgular. Şüpheyi özellikle ilmî araştırmaları için temel ilke sayar. İlmî araştırmaların başarıya ulaşması için merak ve şüphe unsurunun iki ayrılmaz parça olduğuna inanır. Toplumun gelişmesi için gerekli olan bu araştırmalarda ulaştığı başarının topluma olumlu şekilde döneceğinin bilinci ile hareket eder. Bu araştırmalarında planlı olmasının getirdiği hareketle her şeyi tasnif eder. Böylece, aradığı bilgilere kolayca ulaşabilir.
Ülkücü, müzikte ve sanatta millî olanı tercih eder. Halkın bağrından çıkmış müzikleri ve sanat eserlerini birinci sıraya oturtur. Bunların tanıtımı ve geliştirilmesi için elinden geleni yapar. Bu sanat ve müzik faaliyetlerine bireysel veya toplu şekilde destek verir.
Ülkücü, silahı devletin ilan ettiği savaş halleri ile canına kastedildiği meşru müdafaa hakları hariç, eline almaz. Özellikle silahı, fikrini yaymanın ve hâkim kılmanın aracı haline getirmez. Mücadelesini yasal yollardan sürdürür ve kendisine karşı yürütülen mücadelelere aynı yoldan cevap verir. Kanunun üstünlüğüne ve yasanın koyduğu sınırlara riayet eder. Yürüdüğü yolda kanun dışılığa yer olmadığının bilinci ile her hareketini başkasına gerek bırakmadan bizatihi kendisi kontrol eder. Ülkücü, kendi kontrol sistemini kurabilmiş, sınırlarını bilen insandır.
Ülkücü, ülkenin içinde bulunduğu hali irdeleyip önce teşhis koyar. Ardından bu teşhisi kesinleştirmek adına gerekli çalışmaları yapar ve son adımda bir reçete sunar. Yani Ülkücü, bir boş ve temelsiz eleştirilerle zihinleri bulandırmaz. Sunduğu bu reçetenin uygulanması için gereken yolu da çizer. Bu yolda gidilmesi için gerekli düzenlemeleri yapar ve reçetenin verdiği sonuçları aşama aşama takip eder. Reçetenin aksadığı yerlerde yeni tetkiklerle ortaya çıkan durumu inceler ve buna göre yeni çözümler sunar.
Ülkücü; kendisinde olanı mutlak surette geliştiren, bulunduğu ortamda tavrı ile öne çıkan, emir almadan kendi fikri ile davranabilen, bu fikrî temelle çözüm sunabilen ve tavır koyabilen insandır. Ülkücü’yü sosyal demokrat veya din eksenli siyaset yapandan ayıran nokta da tam burasıdır. Ülkücü, bütün duyguları ve halleri ile bir insandır ve tek başına bir teşkilattır.
Son dönemlerde, samimi ve bilinçli Ülkücülerin ÜLKÜCÜ duruşlarına o kadar çok ihtiyacımız var ki…
16.10.2024
M. Hüseyin OĞUZ
Jeoloji Mühendisi

