KONTROLLÜ YÖNETİM Mİ?
15 Temmuz’a, baktığımızda, kontrollü siyaset, muhalefet, sivil toplum, tüm kurullar ve kurumlar, yargı, kimi liderler, ideolojiler, din, eğitim, basın, sermaye, cemaatler, rejim, daha ne varsa, yapılanlara ve uygulamalara bakınca, hepsi kontrol altına mı alındı acaba? Burdan demokrasi, hukuk çıkar mı? Yasalar uygulanır mı? İki yüzlülük pazarlarını, gördükçe, hayrete düşmeye gerek var mı? Bunlar bu ülkenin kaderi mi? Mirasınız, kaderinizdir mi diyeceğiz? Toplum acaba, algı ve kirli bilgilerle, kontrollü mü oldu? Mitolojiler, filimler, din istismarları, Cumhuriyet’e ve kurucularına düşmanlıklar, kültürümüz dışı görüntüler, o kadar çoğaldı ki, sorunlu sorumlular, üste ve güçlere bağlılıktan, yasaya bağlılığı yok mu ettiler? Düşünmeyen, sorgulamayan, en az bildiğine, en çok inanan, faydasız toplum mu inşa edildi? Açlık, sefillik, acılar, ızdıraplar, adaletsizlikler önemli değil mi? Yeter ki, kirli düzen, istenen doğrultuda devam mı etsin? Yeter ki kirli düzenin kovanına, çomak sokma. Yahya Kemal’in dediği “Uslu bendeler ol, yeter düzeni.”
Maddî kayıplar, dışa bağımlılık, vesayetin ve kirliliklerin sahipleri, kırmızı bültenle arananların sığınma yerleri, kontrolsüz göçler ve sığınmacılar, her türlü kanunsuz, gayri meşru işler, skandallar, daha neler neler. Peki bunları yapan, güçler kim? Hukuksuz düzenin sahipleri kim? Bunlardan niçin ders alınmaz? Sonuçta ne oldu? Mafya, cinayetler, soygunlar, keyfilik, kurumların yok edilişi, batık ekonomi, toplumsal çöküş, insanlık ve yaşamın yok edildiği, her şey. Peki, 15 Temmuz kime yaramış? Mahir Kaynak ”Bir olay olmuşsa, kime yaradığına bakın, faili bulursunuz.” derdi. Faili kim? İktidarın söylemlerine bakınca, çelişkiler sürüp gidiyor. Kimi zaman düşman gördükleri dost, dost gördükleri düşman oluyor.
Siyaset, aydınlar, muhalefet, ahlaklı sivil kuruluşlar, bunu düşünüp, çözüm bulmadığı, aydınlatmadığı sürece, daha çok, bu kirliliğin vesayeti ile, köleliğe talim ederler. Skandalları kapatmakla, yeni skandalların esiri oluruz. Yazık bu ülkeye ve insanlığa.
Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan’ın “Devlet Adamlığı ve Devlet Yönetimi” makalesinde, birçok faktörün etkisiyle, çok az sayıdaki siyaset adamının, devlet adamı seviyesine çıkabildiğini belirtiyor. Yıllarca insanların, nasıl bir devlet yapısı olmasına, cevap arandığını ifade eden Ergan’ın, Batı’da Platon’un Devlet’i, Aristo’nun Politika’sının, bizde de, Farabi’nin ön plana çıktığını hatırlatır. Yusuf Has Hacib’in “Zulmetme, adaletle iş gör.” sözünü belirtir. Koçi Bey’in, ilim ve bilginin, adalet kadar öneminden bahsederken, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın, Devlet Adamlarına Öğütlerinde ”Her işte, ”danışmamayı,” unutmamak, her işi de, herkese “danışmamak” öğüdünü hatırlatır.
Devlet yönetiminde, yöneticinin ”Âdil, bilgili, işleri ehline veren, sorumluluk ve tevazu sahibi, dürüst, halkla, sağlıklı etkileşim kuran, ölçülü, tedbirli, uyanık, dikkatli, sabırlı, zulme ve haksızlığa yer vermeyen, düşünerek karar veren, müzakere eden, düşünürlerden, bilenlerden, fikir alan, çevresini de, bu değer ve özelliklere sahip kişilerden oluşturan, örnek bir insandır öğütleri önemlidir.” der. Hiyararşik soygunların ortağı ve cambazı olan, yalanların türlüsünü söyleyen, entrika maymunu karakterli, dili farklı, kalbi farklı, Tanrı ile aldatan, kamu kaynaklarını çalanlardan, devlet yöneticileri ve sorumluları olmaz. Böyle olursa, daha çok felaketler, mirasımız ve kaderimiz olur. Bunları yapanları arıyorsanız, aklınızı kullanın, araştırın sorgulayın, kirlilerin kontrolünden çıkıp, namuslu ve ahlaklılara, akıl, bilim, hukuk ve demokrasi isteyenlere destek olmak gerekmez mi? Gördüğünüze, inanmayanlar, görmediğinize nasıl inanacaksınız?
Kirlilerin kontrolü, millete, vatana, insanlığa, ızdırap ve acı verir. Diriliş ve uyanış adaletle olur. Gaye, mesuliyet, irade, erdem ve eylem, iyilikten ve iyilerden yana olursa, adalet yönetimi olur. Benim devletim ”Adalet Devletidir.” Sevgim, saygım bunu yaşatanlaradır.
(13-02-2024)
Kemal ALBAYRAK
20. ve 21. Dönem Milletvekili