NASRULLAH ŞADIRVANI VE EMİN BAYDİL
Kastamonu’yu bilenler, Nasrullah Camisi’nin de bir o kadar öne çıktığını bilir. Ben Kastamonu’da okurken, arkadaş gurubumuzun hemen her gün uğradığımız ve bir müddet şadırvanı başında oturarak zaman geçirdiğimiz güzel ve ulu bir mekândır diye düşündüğüm olurdu.
Nasrullah Şadırvanı’nın bir de güzel hikâyesi vardı. Bu şadırvanın suyundan içenler yedi yıl sonra mutlaka Kastamonu’ya geri gelirmiş. Arkadaşlara “Yine şadırvandan su içiyorsun, böyle giderse bırak yedi yılı, burada yerleşip kalacaksınız.” diye takılırdım.
Okul bitti, Karsta öğretmenliğe başladım ve döndüm. Aradan uzun bir zaman geçti. Yedi yılı da çoktan devirmişti.
Hocamla sürekli irtibat halinde idik. Mutlaka telofonla görüşürdük. Bununla da kalmaz, Ankara’ya yolu düştüğünde Çankırı’da durur, sohbetimizi yaptıktan sonra O’nu Kastamonu’ya yolcu ederdim. Hatta Çankırı’daki son görüşmemizde diğer bir hocam Ömer Saylar da vardı -kulakları çınlasın, selam olsun-.
Yine bir görüşmemizden sonra idi. O günlerde, Kastamonu’da okuduğumuzda sınıf arkadaşım İbrahim Köse de gelmiş, sabaha kadar oturmuş, o eski günleri yâd etmiştik. Sonrasında da; mezun olup ayrıldıktan sonra bırak yedi yılı, on yılı aşkın bir zaman olduğu halde hâlâ ben bir daha Kastamonu’ya hiç gitmemiştim. İşte bu düşünce ve duygular içinde Nasrullah Şadırvanı isimli şiirimi yazmıştım.
Nasrullah Şadırvanı
Yedi yıldır uzakta,
Davetsizim ben burda.
Baydil’e selam söyle,
Nasrullah Şadırvanı.
***
İnciden mi suların?
Eksik mi duaların?
Hala çağlar suların,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Sen kuzey ben güneyde,
Ilgaz Sağları perde,
Sesin duydum seherde,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Rüyalarıma girdin,
Şehitlere su verdin,
Avuçlarda eridin,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Danişmend Bey’in sesi,
Mehmet Akif nefesi,
İstiklal meşalesi,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Dağlardan sızar busen,
Havuzdadır furizen,
Abideleşen ruh sen,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Fıskiyedeki sesin,
Uhrevidir nefesin,
Her zaman gönlümdesin,
Nasrullah Şadırvanı.
***
Büyük küçük herkesi,
Davet eder su sesi,
İbadetin nefesi,
Nasrullah Şadırvanı. (Sadık Softa)
Şiirimi bu haliyle 14.1.2004 tarihinde yayınlamıştım. Hocam şiiri okumuş ve şiirin altına da şu notu düşmüştü:
“Sadıkcığım,
Gözlerimi yaşarttınız. Böyle olunca benim de Şadırvan şiirimi antolojiye kaydetmem şart oldu.
İkisi karşılıklı, bülbüller gibi şakısınlar. Şiiriniz çok güzel, tebrik ederim.”
Hocanız Emin Baydil
Bu nottan sonra 15.1.2004 tarihi ile O da kendi şiirini yayınlamıştı.
-Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.-
NASRULLAH ŞADIRVANI
Ruhumu bir ilâhî kapladı bilmem neden? ! ..
Anladım ki; çağlayan, Nasrullah Şadırvanı.
Güllerin bülbüllere ‘nerdesin? ‘ demesi bu,
Her yanından beş vakit, mırıldanır ezanı.
***
Gözlerinden suyunu, inciler döker gibi
Avuç avuç kalplere doldurmada Nasrullah.
Duâ edercesine rükûda iki büklüm
İçenlerin muradı, Lâ İlâhe İlâllah…
***
Engin denizler nasıl, alırsa benden beni
Hep başımı döndürür, baktıkça bu şadırvan.
İçimde derin bir his, dalgalanır durur da
Atar beni meçhule, aktıkça su şadırvan…
***
Bir musıkî âlemi karşısında kendimi
Bularak kaybetmişim, orada bir akşam üstü.
Bembeyaz örtüleri, içinde gül benizli
Nice kişi geçerken, içime ateş düştü.
***
Saf saf olup dediler: Kerim’dir, Kerim Allah!
Gördüm ki, bu girenler Nasrullah’tan içeri…
Ellerinde başları, başlarında önderi
Çıkarken olmuşlardı, yeminli birer çeri…
***
Uyandım ki, onlardı sulara karışanlar,
Onlardı kurtuluşun emsâlsiz neferleri.
Yükselen başlarıyla gönül duvarlarının
Ruhları iman yüklü, kutsaldı seferleri…
***
Adım adım cihana, yayılan bir efsane,
İstiklâlde Akif’in şerbeti bu şadırvan.
Kağnıların dağları çınlatan yalnızlığı,
Türk’ün tarih sayfası, heybeti bu şadırvan…
(Emin Baydil)
NOT: İstiklâl Marşı şairimiz M.Âkif Ersoy, Kastamonu’da Millî Mücadelemiz yıllarında Nasrullah Camii kürsüsünde, Milli Mücadelemize destek amacıyla halka seslenmişti. O’nun ruhu şâd olsun. (Emin Baydil)
Sadık SOFTA
Eğitimci Halk Bilimci / Şair / Yazar