ŞEHİT ÖĞRETMEN NEŞE ALTEN
Neşe Alten: Karanlığın Üzerine Yürüyen Işık Feneri…
Dağların gölgesinde, Ege’nin mavi sularına nazır bir sahil kasabasında, Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinde, 1972 yılının serin bir bahar sabahında doğdu, Neşe… Alten ailesinin en küçük kızı olarak, rüzgârın tuzlu öpücükleriyle büyüdü; babası Hasan’ın güçlü kollarında, annesi Nazife’nin yumuşak ninnilerinde. Küçük bir kız çocuğuydu o, ama gözlerinde fırtınalar gizliydi. Denizin dalgaları gibi sonsuz bir hayal kuruyordu: “Ben tükenmez olayım tüm insanlara, yolculara yeteyim istiyorum.” Bu sözler, henüz on dört yaşındayken, Sinop Öğretmen Lisesi’ndeki bir ödev defterinde dökülmüştü kaleminden. Karanlık gecelerde üşür, yatağında titrer, ama korkusunu yenmek için yurdunu düşünürdü. Binlerce şehidin kanıyla sulanmış, kutsal toprağını. O an, kaderinin ilk tohumlarını ekiyordu: Öğretmen olacaktı, bir meşale gibi, aydınlatacaktı yolları.
Yıllar, Neşe’nin azmiyle aktı. Şarköy’ün mütevazı okullarında ilk harfleri öğrendi, ortaokul sıralarında öğretmenlik rüyasını besledi. Sinop’un soğuk rüzgârlarında, Öğretmen Lisesi’nin taş duvarları arasında dövüldü ruhu; kitaplar yoldaşı, kalem kılıcı oldu. Sonra, Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin kapılarını araladı. Sınıf öğretmenliği, onun için bir zırh, bir kalkandı. 1993 yazında, yirmi bir yaşında mezun oldu. Genç bir fidan, ama kökleri Anadolu’nun derinlerine uzanan bir çınar gibi. Diplomayı eline aldığında, gökyüzü gülümsüyordu; çünkü o, sadece bir öğretmen değil, bir destanın kahramanıydı.
Ama destanlar, en parlak anlarında sınanır. Temmuz 1993’te, atama emri geldi: Diyarbakır’ın Bismil ilçesi, Çavuşlu Köyü İlkokulu. Doğu’nun tozlu yolları, terörün gölgesinde kıvrılan dağlar… Ailesi yalvardı: “Gitme kızım, tehlike var.” Annesi Nazife gözyaşlarını sakladı, babası Hasan yüreğini sıktı. Neşe’nin cevabı, bir yiğitlik yemini gibi yankılandı: “Bayrağımın dalgalandığı her yere giderim!” Gözlerinde kararlı bir ateş, yüreğinde vatan sevgisiyle yola koyuldu. Babası, onu yalnız bırakmamak için yanındaydı. Bir baba-kız destanı başlıyordu.
30 Eylül 1993’te, Çavuşlu’ya vardılar. Köy, suskun bir dev gibiydi; okul ise bir harabe, yıkık duvarlar arasında unutulmuş bir umut kalıntısı. Neşe, o an durmadı. Köy muhtarını, ileri gelenleri topladı; ustaları çağırdı, ellerini ovuşturdu. İlk maaşının çoğunu harcadı, kalanını borçlandı. Cebinde para değil, idealizm vardı. Duvarlar yükseldi, sıralar dizildi, tahta parladı. Harabe bir bina, öğrencilerin kahkahalarıyla doldu; Neşe’nin elleri, toz ve terle yoğrulmuş bir mucizeydi. Çocuklar, onun etrafında pervane oldu: “Öğretmenim, okulumuz bahçemiz gibi çiçek açtı!” diyordu minik sesler. O, sadece harf öğretmiyordu; umut ekiyor, korkuyu kovuyordu. Yirmi beş gün, bir ömre bedeldi. Her ders, bir zafer, her gülümseme, bir bayrak.
Ama karanlık, her zaman en beklenmedik anda iner. 26 Ekim 1993 akşamı, ayın solgun ışığında, PKK’lı teröristlerin gölgeleri sızdı köye. Silahlar konuştu, ateş kusan canavarlar saldırdı. Neşe ve babası Hasan, yan yana, son nefeslerini verdiler. Bir öğretmen ve yiğit bir baba, vatan toprağına kanla sulandı. Yirmi bir yaşındaki fidan, köklerini dağlara bırakarak şehit düştü. Haber, Anadolu’yu yasa boğdu; öğretmenler gözyaşı döktü, öğrenciler kalemlerini bıraktı. O gece, bir yıldız söndü gökyüzünde, ama binlercesi doğdu anısına.
Neşe Alten, ölümüyle efsane oldu. Adı, okullarda yankılandı: Tekirdağ Süleymanpaşa’da Şehit Öğretmen Neşe Alten Anaokulu, Şarköy’de İlkokulu, Diyarbakır Bismil’de Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi… İstanbul Beyoğlu’nda parklar, sokaklar; Denizli Çameli’de ilkokullar, Çanakkale Eceabat’ta yerleşkeler. Her 24 Kasım’da, Öğretmenler Günü’nde, mezarı başında öğretmenler toplanır; mumlar yakılır, dualar edilir. Annesi Nazife, o ziyaretlerde yaşar; Neşe’nin ışığı, nesiller boyu söner mi? Hayır, o tükenmez bir meşale: Karanlığa meydan okuyan, yolculara yeten, yurdun her köşesinde parlayan bir efsane.
Ey Neşe, senin destanın bitmedi; her çocuğun defterinde, her öğretmenin yüreğinde devam ediyor. Bayrağın dalgalandığı her yerde, sen varsın – sonsuza dek.
Rahmet minnet ve saygıyla…
Tin’i kut bulsun. Durağı uçmak olsun. Yeri uluların yanı olsun.
26 Ekim 2025
M. Hüseyin OĞUZ

