SİYASET, AKIL VE DİL İLE YAPILIR.
Bildiğimiz o ki, siyaset akıl ve dille yapılır; yapılır yapılmasına da, nefis aklın önüne geçmekte; kırıcı, buyurgan, çatışmaya yol açan bir dil hakim olmakta.
Aslında su gibi berrak, duru, vurucu anlaşılır, güzelim Türkçemiz ve de konuşma, hitabet adabımız katledilmekte.
Oysa, Yunus Emre, “İlim ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır?” demiş idi.
Onlarca okumuş insan bilmezler mi Yunus’u, bilmezler mi?
“Yiğidi kılıç kesmez, bir acı söz öldürür.” Atalar sözünü.
Halbuki, ”…diline hakim ol..” demiş idiler.
Öğretmenler, din adamları, yargı mensupları, doktorlar, sivil toplum örgütlerinin liderleri ve illaki siyasetçiler buyurgan, kırıcı, saldırgan, şiddet ihtiva eden bir dil kullanmaktan özenle kaçınmalı, sevgi ile hitap etmelidirler. diye düşünüyoruz.
”Sözün faydası büyüktür, yerinde kullanılır ise kulu yükseltir.” diye yazmış idi Yusuf Has Hacib.
Aristo, ”Konuş ki seni görebileyim.” demiş idi. Halk, gerçekten, konuşmacıyı doğru görebiliyor mu, gördüğünü kendine model olarak alıyor mu?
Görmek istediğimiz, duymak istediğimiz; rakibini küçümsemeyen, aşağılamayan, ağız dalaşına girmeyen, hakaret etmeyen, bağırmayan, kibirden uzak, anlayışlı, birleştirici, saygılı hitap tarzıdır.
Konumları gereği rol model olan liderler, doğru – yanlış her hitabınız, kitleleri etkilemektedir.
Üslûbunuz çatışmacı, ötekileştiren bir toplum oluşturmaktadır. Toplum kamplara, kamplar kendi içlerinde hiziplere bölünmekte ve bu giderek artmaktadır
Evet, üzülmenin ötesinde dehşetle izliyoruz, yukarıdan aşağıya Türkçemizin siyaset alanındaki katlini ve topluma yansımasını…
Siyaset dilimizin doğru olması duası ile!
09.08.2025
M. Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.

