SÜREYA, BİZİ ANLATMIŞ.
“Gönül yorgun düşerse yürek dilsiz kalırmış. İnsan, herkese yetişir de kendine geç kalırmış.”
Ne güzel anlatmış ünlü şair Cemal Süreya; insanımızı, yaşam felsefemizi, doğamızda olanı. Biz belli olgunluğa eriştikten sonra, özellikle evlendikten sonra başkaları için yaşarız. Eşlerimiz, çocuklarımız, yakınlarımız için özveride bulunmaktan mutluluk duyarız. Bizden öncekiler öyle yapmıştır. Biz iyi örnek olabilir, geleneklerimizi öğretebilirsek bizden sonrakiler de öyle yapacaktır.
Bizde bütün çocuklar, anneler yemez diye bilirler. Anneler iyi, sevilen, miktarı az şeyleri hiç sevmez, hep yavrularına verirler. Türkümüz bile var “Afiyet olsun yarim de sen yedikçe ben doydum.” Ana babalarımızın fedakârlıklarıyla bugüne gelmiş, aynı fedakârlıkları yavrularımız için yapmışızdır. Hayırlı evlatsak yaşlılıklarında ana babalarımızın üzerine titremişizdir
Bir döngüdür hayat. Önce herkes size yetişir. Ananız, babanız, büyük anne ve büyük babalarınız, ablalar, abiler, hala, teyze, amcalar, hatta konu komşu sizin içindir. Ve günü geldiğinde sizin de onlara yetişeceğinizin güvenci içindedirler. Sonra büyürsünüz. Artık sorumluluk sizdedir. Çocuklarınıza ve yaşlı yakınlarınıza yetişir, kendinize yetişme fırsatı bulamazsınız. Ardından yaşlılık gelir, göreviniz bitmiştir. Artık daha önce yetiştiklerinizin size yetişmesini beklemek hakkınızdır.
Bu, yüz yıllar boyu böyle süregelmiştir. Kültürümüz, geleneğimiz budur. Öyle olduğu zaman mutluyuzdur. Sevdiklerimize yetişmek için özveride bulunmaktan zevk alırız. Tersi bizi mutsuz, huzursuz eder.
Batı kültüründe durum epey farklı. “Bir daha mı geleceğim dünyaya.” anlayışı öne çıkıyor. Kişi, herkesten önce kendini düşünmeli anlayışı hakim. Örnek olarak bir evliliğin dağılmasında çocukların durumu, duyguları, acıları hiç önemsenmeyebiliyor. Bu yüzden evlilik yerine birlikte yaşama tercih edilir olmuş. Boşanmalar yaygın. Yaşlılar huzur evlerinde değillerse evlerinde yapayalnız.
Kapitalizm, insanları bencilliğe zorluyor. Kişinin kendisini dünyanın merkezinde görmesini, her şeyin kendi etrafında döndüğüne inanmasını istiyor. Kişiye “Sen her şeyin en iyisine layıksın, kimse senden daha önemli değil, önce kendini sev, kendini sevmeyen kimseyi sevemez.” diyor.
Kültür, yavaş yavaş değişiyor. Bizde de Batı’daki “İnsan önce kendine yetişmeli.” anlayışı görülmeye başladı. Cemal Süreya’nın sözlerini, “Öncelikle kendiniz için yaşayın.” biçiminde algılayanlar çok. Ancak bu anlayıştan yana olanlar yukarıda açıklanan döngüyü kıracaklarını da bilmeliler. Ergenliğe erişene kadar eksik ve kusurlu da olsa yetişilirsiniz. Sonra siz kendinize yetişmeye bakar, başkalarına pek az yetişirsiniz. Son aşamaya gelince size de pek az yetişilir.
Bence Cemal Süreya bir şey önermiyor, durum tespiti yapıyor. “Kendine geç kalmak” sözünde bir yazıklanma, bir pişmanlık yok değil. Bir bakıyorsunuz yaşamın sonundasınız; yaşayamadıklarınız, yapamadıklarınız için bir burukluk duyuyorsunuz. Şair, bu duyguyu çok güzel yansıtmış. Ancak, kim son günlerine ulaştığında geriye bakıp yaşayamadıklarının pişmanlığını duymaz ki? İnsanın doğası bu. Hep kendiniz için yaşasanız, kendinize yetişseniz de durum değişmeyecektir. Kim bilir, belki o zaman da başkalarına yetişmemiş olmanın pişmanlığı duyulacaktır.
29.11.2024
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist