TÜRK FİKİR SİSTEMİ VEYA “GÖNÜL ONTOLOJİSİ”
Gerçekleşmeden önce imkânsız görünen ne kadar çok şey var.
Tecrüben de yoksa, hayal kuramıyorsan, düşünme zahmetine de hiç katlanmadıysan gerçekleştiğini ilk ögrendiğinde sadece şaşarsın, hayret edersin. Ufak, büyük her işte böyle değil mi?
Kolaycıyız. Her olayı bir tek sebebe indirgeyip, izah etmeye ve o bağlamda da bir beklentiye giriyoruz.
Hâlbuki senin bilemediğin sebeblerden birkaçı belki de senin ufak bir gayretine muhtaç.
Ettin mi sonuna kadar gayret,
sonra eksik kalmadı mı dua ,
bil ki sonu her daim kut ola
amma etmelisin yine hayret
İşte bu olmalı Türk’e rehber.
Çünkü, her oluş milyarlarca olgu ve olayın etkileşimi içinde gerçekleşir. 2022 fizik Nobel ödülünü alan Kuantum Dolanıklığını duymadın mı yoksa. Veya Hawkins‘in 21.yüzyılın zirvesi dediği Karmaşıklık teorisini. Özetle diyor ki, bütün, parçaların toplamından başkadır. İşte bu yüzden bilemezsin yarını! Çünkü hayat çizgisel değildir.
Batı’nın bütün ideolojileri Hıristiyanlığın etkisinde ilerlemeci, determinist ve çizgiseldir. Materyalisti de idealisti de…
Dünya, Batı’dan ibaret değil ki! Çok tanrıcılıktan yansıyan plüralist olan bakış açıları da var, Mezopotamya kültüründen yansımış düalist olanı da.
Türk’ün bakışı ise Tevhid esaslıdır ve monisttir. Ama, ne Spinoza gibi içkin monist ne Arabınki gibi aşkın monist. Türk’ün nazarı, acz-kemâl diyalektiğinde içkin – aşkın birlikteliğine yaslanır; tenzih-teşbih, akıl-kalp birlikteliği gibi ve 21.asrın bilimsel paradigmasıyla uyum içindedir.
Sekiz asır evvel, o günkü bilginin ışığında, biraz da keşf yöntemiyle oluşan Türk’ün fikriyatına vahdet-i vücut demişler.
Güncellenmesi gerekir dediler. Ben de çağın bilgisiyle harmanlayıp, adına ‘Gönül Ontolojisi’ dedim. Belki haddi aşan, cesurca bir laf ama niyeti aydınları tahrik ederek sadece bir işaret fişeği olabilmek. Elimden geldiğince…
Gelecek bilinemez. Her oluş ‘Bir’ olanın zaman ve mekândaki yeniden tezahürüdür. Bir’in bilgisi tanrısaldır. Hakikati temsil eder. İnsanoğlu zamanda tezahür eden gerçeği görür sadece.
Gerçeği öğrenmenin yolu da bilimdir.
Türk’ün itikat imamı Maturudi’nin gösterdiği yöntem ile; aklınla…
Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası. İlim, ilim bilmektir… Hayretle! Türk, Yunusça düşünürdü. Derim ki: Bu kadar mola yetmez mi, yine yeniden düşünmeli Yunusça.
Teklif sahibi olmalı.
Hâlâ, senaryosunu Batı’nın yazdığı oyunların sahnesinde tedbir almakla mı meşgul olacağız? Tedbiri elden bırakmadan teklif zamanı gelmedi mi?
Hayret etmek iyidir; eğer aklını ve muhayyileni faal hale getiriyorsa!
Yine de şükret, ya hayret dahi edemeyenlerden olsaydın!
Ah, bir de güncellenmiş Türkçe bir teklifimiz olsaydı! Sen, ben, hepimiz bilseydik.
Mesela gündem Suriye mi! İnanıyorum, inanmak istiyorum ki devletimizin tedbirleri vardır ama ya bir de Türkçe teklifimiz olduğunu bilseydik. Şimdiki gibi karışmazdı kafalar, kimsecikler sokamazdı fit, burun kıvırarak ama ağzı açık dinlemezdik eli sopalı herbokologları beyaz camdan, herkes ederdi sadece gayret. Bilirdik ki İngiliz’in değil de, âleme nizam sunacak bize ait bir teklif var ve teklife uyan tedbirler var, inan ki o zaman ardından duayı sadece biz değil, yapardı tüm âlem.
21.12.2024
Yakup Bilgin KOÇAL
Yalova E. Belediye Bşk.