TÜRK’ÜZ, BAŞARIRIZ!
Bugün Aralık ayının ilk günü…
Soğuk bir Ankara sabahında yazıyorum, bu satırları.
Kafamızı nereye çevirsek mutsuz, umutsuz insanlar görüyorum.
Neredeyse bir çoğumuz kendimizi bir çıkmazın içinde olduğumuzu düşünüp, çaresiz olduğumuzu sanıyoruz!
Peki ya, gerçekten çaresiz miyiz?
Bu sorunun yanıtını vermeden önce, bir hikaye paylaşmak istiyorum:
* * *
Büyük bir Japon bilgesi, deniz kenarında kumlar üzerinde meditasyon halindeyken, delikanlının biri, ona yaklaşıyor.
Aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:
– Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul eder misiniz?
Bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çiziyor.
– Önce bu çizgiyi kısalt
Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siliyor.
Bilge,
– Git, öğren de gel! diyor.
Aradan bir ay geçiyor, delikanlı tekrar geliyor!
Bilge, yine çizgi çiziyor!
– Kısalt! diyor.
Delikanlı, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatıyor.
Bilge “olmadı” anlamında başını sallayıp,
-Git, öğren de gel! diyor.
Genç üzüntüyle yerinden kalkıp gidiyor.
Ama iki ay sonra, bilge adamın yanına tekrar geliyor.
Bilge kumların üzerine yine bir çizgi çekiyor, onu kısaltmasını istiyor.
Üçüncü defa aynı çizgi ile karşılaşan delikanlı bu defa boynunu büküyor,
– Çok düşündüm ama bulamadım. Siz kısaltır mısınız? efendim! diyor.
Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çekiyor ve
Bak şimdi kısaldı! diyor.
* * *
Japon kültüründe gelişmenin, ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biri olan bu hikayeyi iyi anlayıp içimize sindirmeliyiz.
Birbirimizi aşağı çekmek yerine yarış halinde olmalıyız.
Ülke için daha iyi ne yapabiliriz? diye düşünmeliyiz…
Aslında önce Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi anlamalıyız!
Onun gibi düşünebilmeyi öğrenmeliyiz!
Atatürk bu milleti “Padişahın Kulu” olmaktan kurtardı.
Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin “Saygın bireyleri” olduklarını öğretti.
Kadınları ikinci sınıf insan olmaktan çıkardı.
İlime her zaman değer verdi.
Tam 3 bin 997 kitap okudu. Bilgeliği ile çevresine ışık saçtı.
Kimseyi aldatmadı, kimseye aldanmadı!
Sonra da ağlayarak “beni affedin” demedi!
Girdiği bütün savaşları kazandı, dünya liderlerine kendisini kabul ettirdi!
Kimsenin kapısında beklemedi!
* * *
Bu ülkede gözlerden kaçan bir gerçek var:
Atatürk’e ısrarla çamur atanlar ile Atatürk’ü iyi sevdiğini söyleyip, anlayamayanlarda aynı havanda su dövmeye devam ediyorlar!
Bilge Japon ile genç delikanlının hikâyesini okudunuz!
Çizgiyi kısaltmanın yolu, o çizgiden daha büyük çizgi çizebilmek olduğunu gördünüz!
Bu çapsız insanlar yüzünden dibe vurduk.
Bu yüzden umutlarımızı kaybetmeye başladık!
Ama öyle kara kara düşünmeye gerek yok!
Çözüm çok basit;
Atatürk’ü iyi anlayıp, onun gösterdiği çağdaş uygarlık yolundan yürümek zorundayız. Buna karar verdiğimizde içinde bulunduğumuz aşağılık kompleksinden kurtulacak önümüze çıkan bütün engelleri bir bir aşacağız!
Lütfen, Ata’mızın Gençliğe Hitabesi‘ni bir defa daha okuyunuz!
TÜRK’ÜZ VE BAŞARIRIZ!
Oğuz UÇAR
Araştırmacı Gazeteci / Yazar