
YETER Kİ KENDİMİZE DÖNELİM
“Kavgayı ağacın yaprağına yaz,
Sonbahar gelsin, yapraklar kurusun diye.
Öfkeyi, bir bulutun üstüne yaz,
Yağmur yağsın, bulut yok olsun, diye.
Nefreti, karların üstüne yaz,
Güneş açsın, karlar erisin diye.
Ve dostluk ve sevgiyi, yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yaz,
Onlar büyüsün, dünyayı sarsın diye.” demiş dizelerinde adı bilinmeyen bir ozan.
Büyük, küçük tanımayan, bir diğerini aşağılayan, bilip bilmez konuşan bir gurup kendini bilmez, ”Bizans’tan bize miras” dedikodu illetine yakalanmış, AHDE VEFADAN, DİLLERİNDEN DÜŞÜRMEDİKLERİ DAVADAN bihaber veryansın ediyorlar
.Çözüm bu olalı deyip meseleye bir bakalım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Millî Mücadele günlerinden bugüne, yıkıcı-bölüce faaliyetler ve Terör ile Mücadele ediyor. Marksist-Leninist, Maocu, Enver Hocacı, sözde İslamcı, kökten Dinci, Bölücü-Bölgeci, yüzlerce örgüt; gazeteleri, dergileri, kitapları, dernekleri, sendikaları, siyasi partileri ve silah güçleri ile devlete kendi düşünceleri ve istekleri doğrultusunda savaş açtılar. En ahlâksız bir savaş türünü tercih ettiler. Bombaladılar, yaktılar, yıktılar, işgal ettiler, cinsiyet ve yaş ayrımı yapmaksızın, binlerce masum insanı katlettiler, Güvenlik görevlilerini Şehit ettiler. Bir yandan silahlı güçleri ile terör estirir iken, öte yandan, yayın organları ve sivil toplum kuruluşları ile kendi ifadelerine göre politik savaşlarını sürdürdüler. Sözde aydınlar onlara her türlü desteği verdiler. İnsan hakları dediler; yaşama, tasarruf, seyahat, her türlü hakları gasp edilen insanların değil; devleti, yıkmayı, bölmeyi amaçlayan katiller sürüsünün hakları olduğundan hareket ile kıyametleri kopardılar.
Devleti yönetenler, konunun uzmanlarının bütün uyarılarına rağmen; Eğitim, sosyo-kültürel, sosyo- ekonomik, sosyo-politik tedbirler almak yerine, bir tarihî gerçeği de göz ardı ederek, sadece terörist ile silahlı mücadele yolunu seçtiler. Tarih bize gösteriyor ki, sadece silahlı mücadeleyi yürütenler hep kaybetmişlerdir.
Millî eğitimimizi, millîlikten çıkardık, ”Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli millî kültürdür.” deyişini sadece kültüre indirgedik. Dünyanın en zengin dili Türkçeyi unutturduk ve unuttuk. Atatürk, Türkçü idi. Türkçülüğü, Türk milliyetçiliğini, Türk olmayı, aşağıladık ve suç saydık.
Doğru yolu gösterenleri, görevden aldık, sürdük, bir bahane bulup hapishanelere attık.
Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç neden katledildiler?
Yazdıklarını, arşivlerini aklı selim ile okusa idik, anlar ve terör örgütlerinin arkasındaki finansal kaynaklarını, her türlü vurgunculuğa, rüşvete, hırsızlığa pirim veren siyasiler ve eyyamcı yöneticileri görür idik.
Devlet-i Ebed Müddet diyerek, hükumetlerin aczi, terör örgütlerinin saldırıları karşısında haklı olarak reaksiyon gösteren, devlet, vatan, millet, bayrak aşkı ile yandıklarından reaksiyon gösteren, binlercesi şehit edilen, akıl sahiplerini, vatan, millet, devlet, bayrak sevdalılarını dinlemedik. Kör siyasi ihtiraslar uğruna ayrışmalarına sol-sağ kavgalarına girmelerine sığ baktık. Polisiye önlemler, yasaklar ve baskı ile üzerlerine gittik.
Bunların hiçbirini yapmadık. Ne mi yaptık?
Bebek katili ve yandaşları ile; en güçlü olduğumuz anda, uzmanların görüş ve tavsiyelerini dinlemek yerine onları görevden aldık ve müzakere masasına oturduk.
Tarihten ibret almadığımızdan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve kurucularının fikren ve zikren karşısında olanlara ne istediler ise verdik, verdikçe şımardılar, tehdit ve şantaj ile daha fazlasını ister hale geldiler.
Dev-Sol, Dev-Yol, Tikko……., PKK, İbda-c, Hizbullah, İŞİD, Feto/PYD oldular, silahları, basın yayın organları, dernekleri, sendikaları, siyasi partileri, dış ve iç destekleri ile öldürdüler, yaktılar, yıktılar, örf, âdet, geleneklerimize, dinimize, inançlarımıza saldırdılar ve saldırmaya devam etmekteler.
Sosyo kültürel, sosyo ekonomik yapımız giderek bozulmada ve bu bozulmada yangının üzerine ateş ile gidilmekte.
Devlet yönetimine talip olanlar, her gün iktidarı şikâyet etmek yerine meseleyi sağlıklı bir şekilde ortaya koyarak çözüm üretmek zorundadırlar. Bütün siyasi partilerin sözcüleri adeta bir nefret dili kullanmaktan, ayrıştırıcı söylemlerinden vazgeçmelidirler.
Biz bütün dünyaya örnek İstiklal Savaşı vermiş, bir milleti yeniden diriltmiş, yeni kurdukları devleti çok kısa sürede güçlü ve saygın bir hale getirmiş ataların torunlarıyız.
Onların o şartlarda başardıklarını bugün de başarabiliriz. Yeter ki, kendimize dönelim.
Selam ve dua ile…
09.12.2024
M. Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.
