Yine bir 12 Eylül‘deyiz.
Türk milleti Osmanlı döneminde Yeniçeri ve dinsel görünümlü ayrılıkçı ayaklanmalara ve darbelere nasıl maruz kalmışsa; Cumhuriyet döneminde de askerî darbelere ve ayrılıkçı terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalmıştır. BU DARBELERDEN VE TERÖR OLAYLARINDAN KURTULMANIN TEK ÇÖZÜMÜ İSE, MİLLETİN BİLGİYE VE BİLGİLİYE DEĞER VERMESİ VE CEHALETTEN KURTULMASI İLE MÜMKÜNDÜR. Ancak o şekilde, aziz Türk milletini yönlendirebilecek ve yönetebilecek duyarlılıkta bilgili, bilinçli, liyakatli, samimi ve ufuklu siyasetçiler ve üst düzey bürokratlar seçilebilir ve atanabilir. Aksi takdirde, Türk ülkesi, darbeler ve terör olayları ile yaşamaya devam edecektir.
12 Eylül Darbesi ve akabinde gelen 28 Şubat Kararları, 27 Nisan E- Muhtırası, 15 Temmuz Darbesi de Türk milletine ve Türk ülkesine çözülmesi zor yeni toplumsal sorunlar getirmiştir. Akl-ı selim her insan, bilmekte ve söylemektedir ki, “En iyi darbe bile, ülkeye ve millete büyük zarar vermiştir / vermektedir.”
12 Eylül Darbesi de başlangıçta sağcı – solcu olaylarını bitirmiş gibi görülse ve kimi toplum kesimince mutlulukla karşılanmış olsa da, sonraki süreçte millet, darbenin olumsuz sonuçlarını daha etkin olarak görebilmiştir. 12 Eylül Darbesi, “kara bir leke” olarak tarihteki tozlu ve kirli sayfasında yerini almıştır.
Umuyor, diliyoruz; bir daha böyle darbeler görmeyiz ve millet olarak önümüze bakar, iki doğrudan hangisin daha doğru olduğunu bilebilecek düzeyde toplumsal feraset ve muhakeme gücüne kavuşuruz.
Prof. Dr. Ahmet KIYMAZ
NOT: Geçmiş zamanlarda yazdığım “12 Eylül” başlıklı yazımı, siz değerli dostlarıma tekrar hatırlatır, saygılarımı arz ederim.