Fotoğraf: İzmir Atlı Polis.
Abidin singin sağ başta.
M. Ziyaettin Elbirler ortada
Hamdi Efendi sol başta.
Polis, ”Cumhuriyet Kanunlarının, Türk Polisi Olarak bana verdiği vazifeleri sadakatle ifa ve Amirlerimin Emirlerine itaat edeceğime, Vatandaşlarıma daima yardımcı ve müşfik olacağıma ve vazife uğruna canımı feda etmekten çekinmeyeceğime yemin ederim ” diyerek, Türk bayrağı, silahı ve Kanunlar üzerine yemin eder.
Yemin töreninde söylenen
” Hudutta ordu bekler,
Dahilde biz bekleriz,
Biz Kanunun rejimin timsali Polisleriz.
Doğrulukla incelik, ayrılmaz şiarımız.
Halkın hizmetindedir bizim bütün varlığımız” sözlerini havi Polis Marşı, herhalde tüm Polislerce bilinir.
27 Mayıs 1960 öncesi, Merhum Adnan Menderes, toplumun büyük çoğunluğunca sevilmekte, hizmetleri takdir edilmekte iken C.H.P.’nin sert ve yoğun muhalefeti, muhalefetin de haklı olabileceği gözetilmeden, baskı ve ötekileştirme politikaları nihayetinde, itidalini kaybetmesi neticesi, toplum iktidar ve muhalefet partisi yandaşları olarak nerede ise iki kampa bölünmüş, üniversite gençliği sokaklara dökülmüş idi.
O günlerde C.H.P. Genel Başkanı Merhum İnönü İzmir’e gelecektir. Basmahane Meydanında C.H.P ve D.P.’ liler toplanırlar. Binlerce insan nerede ise birbirlerine girecekler iken; Baş komiser Merhum Yılmaz Sezgin emrinde 24 kişilik Atlı Polis Birliği iki gurubun arasına girerler. Atlı Polisin teçhizatı, beylik, tabancaları, cop, kılıç ve mızraktır. Ancak, o gün, cop, kılıç ve mızraklarını kuşanmamışlardır.
Tek numaralar, sağa, çift numaralar sola dönerler, atlarını, vatandaşı incitmeyecek şekilde gayet mahirane hareketler ile yönetirken, insanlara, kibar ve ikna edici üslup ile hitap ederek, aralarını 50 metre kadar açarlar, hazır olan askeri birlik boşluğu doldururken, kalabalığın önemli bir kısmı alanı terk ederler. BBC ana haber bülteninde Türk Polisinin bu başarısını birinci haber olarak verir.
Aynı günlerde, İstanbul da Üniversite gençliğinin üzerine Atlı Polis Birliği, ”Hücum Dörtnal” emri ile sürülür, taş yağmuru altında binicilerin bazıları attan düşerler, At insanı ezmez derler, taş yemeyen binicileri de Atlar üzerlerinden atarlar.
Darbe sonrası İstanbul ve Ankara da bazı Polis şefleri tutuklanır ve mahkum olurlar.
İzmir de ise tutuklanan ve mahkum olan Polis yoktur. Ege Üniversitesi kapısında ”300 yaka numaralı Polisi unutmayalım” yazılıdır. Sıkıyönetim Komutanlığı bu Polis Memuru bulur ve sorarlar, yaka numarasının neden yazıldığını. Cevap, ”yazanlara sorun” dur. Sorarlar, cevap ”davranışları ve sözleri ile bizim suç işlememizi, aşırı davranışlarda bulunmamızı önledi” olmuştur. O Polis Memuru merhum M. Ziyaettin Elbirler’dir.
Türk Polisi, 1980 öncesi dönemde, eğitim, sayı ve teçhizat eksikliğine içinde yaratılmaya çalışılan ideolojik kamplaşmaya rağmen, istisnalar dışarıda bırakılırsa, cansiparane görev yapmış, yüzlerce şehit ve yaralıya rağmen çok zor şartlarda görevini en iyi şekilde yapmıştır. 1980 den sonra, eğitim, sayı, teçhizat eksiklikleri önemli ölçüde giderilmiş, suç ve suç örgütleri yanında yıkıcı ve bölücü tehdit unsuruna karşı da görevini en iyi şekilde yapmıştır
Ancak Feto/PDY nın siyasi erkinde desteği ile bütün devlet kurum ve kuruluşlarına olduğu gibi Emniyet Genel Müdürlüğü ve bağlı birimlerin de yapılanmasının önüne geçilememiştir. Aslında, birden fazla cemaat, görüş ve fikirden bahsetmek daha yerinde olacaktır. Yaşadığımız çağda bireylerin, birbirinden farklı görüş ve düşüncelere sahip olmaları insanın doğasından dolayı normal karşılanmalı diye düşünülse de söz konusu polis teşkilatı olunca ciddiye alınarak, sebep ve sonuçları ile analiz edilmeli ve gerekli tedbirler alınmalı idi.
Maalesef üst düzey yöneticiler, makam, mevki ve dünyalık hırsları, terfi edememe kaygıları ile görevlerini yapmak yerine cemaatin emrine girmişler, sınıf ve meslek arkadaşlarını harcayabilmişlerdir.
Buna rağmen, 15 Temmuz kalkışmasın da polis hainlere karşı durmayı bilmiştir.
Allah’a ve milletine olan sevgi ve muhabbeti, devletine bağlılığı ile, insanı seven, incitmekten kaçınan, incinen ile üzülen bir Polise itirazımız olabilir mi?
Yirmili yaşlarda belinde silah, kanunlar ile yetkili göreve sevk edilen bu genç adamlar aynı yaşlarda ki amirleri ile yeteri kadar eğitim almışlar mıdır?
Polisin özlük hakları ve çalışma şartlarını alabildiğine suistimal ederek, amirlerine karşı kışkırtan bir sendikal hareket var mı dır? Polis içerisindeki bu hareketin arkasında kimler vardır? Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda cezai müeyyide uygulama dışında ne yapmaktadır?
Onlarca polis neden intihar etmektedirler?
Polisin zaman zaman aşırı zor, şiddet, orantısız güç kullanmasının ya da pasif kalmasının sebebi nedir?
Bu sebebin arka planı araştırılmalı azınlığın hatası tüm Polise yüklenmemelidir.Her yanlış gözaltının, Az sayıdaki polis görevlisinin sokakta veya gözaltında uygulayacağı her hatalı davranışın yaratacağı travmanın, kendisine, Devlete ve Rejime yönelerek döneceği bilinmeli ve öğretilmelidir.
Yavuz ELBİRLER
(Emniyet Gn.Md.lüğü E.İsth.D.Bşk)