BÜYÜK DÜŞÜNCE İNSANI: GALİP ERDEM
Cumhuriyet döneminin az tanınan; ama değeri çok yüksek düşünce insanlarından Galip ERDEM…
1988 yılı idi. Kültür Bakanlığına bağlı olarak çalışan Eskişehir kütüphanesinde görevli bir yakınımın “Şeflik” kadrosuna atanması söz konusu idi. Ama, bir türlü hak edilen kadroya atanması yapılmıyordu. Memleketimizin büyük düşünce insanlarından, rahmetli BAŞBUĞ’un Özel Kalem Müdürlerinden Şevket BARUTÇU abime, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’ndeki makamında konuyu açtım. “Ne yapabiliriz Şevket abim?” dedim. “Sen git, Kültür Bakanı Müsteşarı Acar OKAN Beyi ziyaret et, selâmımı söyle ve konuyu ona aç. O gerekeni yapar.” dedi.
Şevket abimin makamından ayrıldıktan sonra aynı gün Mithatpaşa’daki Kültür Bakanlığı ana binasına gittim. Amacım, Müsteşar ACAR OKAN‘la görüşmekti. Koskoca müsteşarın beni kabul edip etmeyeceğinden şüpheliydim. Sekreter hanıma Şevket BARUTÇU selâmıyla görüşmek istediğimi söyledim. Sekreter hanımın, içeri girmesiyle çıkması bir oldu ve beni içeri buyur etti… Buraya kadar, anlattıklarım o kadar da önemli değil. Sıradan ve kişisel sorunun çözümü için gayretler…. Ama bundan sonrası çok önemli idi.
***
Büyükçe bir oda, makam masasının koltuğunda ilk defa gördüğüm Müsteşar Acar Bey ve masanın önündeki koltuklardan birinde de kısa boylu, zayıf bedenli, az sakallı biri…
Odada belki 4-5 dakika kaldım. Meramımı anlattım, cevabî konuşmaları dinledim ve izin isteyip çıktım. Bununla birlikte, Acar Beyin, dostu olarak tahmin ettiğim zayıf, sakallının bakışlarını hayatım boyunca unutmadım.
- Çeliği delebilecek,bir o kadar da yüksek güven telkin edici bakışlar…
- Kimseye eyvallahın olmadığı, serden-dünyadan vazgeçmişliklerin bakışı…
- Sanki, yıllarca önce tanışık olduğum hamiyetperver, koruyucu vakur abi bakışı…
O bakışın sahibinin Galip ERDEM olduğunu, çıkışta sekreter hanımdan öğrendim. Tekrar içeri girip, konuşmak, sorularıma cevaplar bulmak, hasbıhal etmek, sohbetinden nasiplenmek istedim. Ama, yapamadım… Çekindim, rahatsız etmek istemedim. Kendimde cesaret bulamadım. Ve oradan ayrıldım.
Bir daha da dünya gözüyle görüşmek, halleşmek, nasiplenmek nasip olmadı.
Vefatının 27. yıl dönümünde, Galip ERDEM büyüğümü rahmetle, minnetle yâd ederim.
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun!
Ahmet KIYMAZ