Ekonomi öğrenimi görmesem de H.O’nda ekonomi dersinden, yıllar boyu okuduklarımdan, ömür boyu yaşadığım ekonomik krizlerden elde ettiğim birikim ile bir şeyler düşünebiliyorum. Hoş ekonomi bildiğini söyleyen bazılarının benim kadar bile bilmediği de malum.
Havuz problemlerinde suyun bir yandan dolup bir yandan boşalması gibi. Gelir musluğuyla gider musluğu eşitlenmedikçe cüzdanlarda istikrar olmaz. Bu istikrar enflasyonu çok düşük tutmakla sağlanır. Gelişmiş ülkelerde gelir musluğu, gider musluğundan fazla akıtır; dolayısıyla refah düzeyi giderek yükselir.
En çok emeklilerin mağdur edildiği sonsuz bir kısır döngüye girdik. Maaşlara yapılan her zam, fazlasıyla enflasyon artışı getirecek; maaş zamlarının anlamı kalmayacaktır. Maaş artır, fiyatlar artınca yetersiz kalsın, para basıp tekrar artır; bir o, bir öbürü artsın. Sonuç benim emsallerimin yaşadığı gibi olur. Benim ilk maaşım 540 liraydı. 31 yıl sonra 120 milyon lira filandı. 2003’te bürüt asgarî ücret 444 milyon liraydı. O bile kesmedi, tuvalet ücretleri bir milyon olunca maaşlar milyarla ifade edilir oldu. Bu sarmaldan kurtulmanın tek yolu herkesin yükü sırtlamasıdır.
Aklımca çözüm yollarını sonraki yazımda ortaya koyacağım. Bitkisel’den daha kötü olmaz kesinlikle.
- Geçmişin her birine “yeni” denen, sayısız ve başarısız ekonomi paketleri bir yana itilip; bilimsel, gerçekçi alt yapı reformları derhal yapılmalıdır.
- Büyük bir ekonomik buhrana girmişsek faturasını birlikte ödemek zorundayız. Sırasıyla en önce milletvekillerinin, bakan ve yardımcılarının, danışmanların maaşları yarıya indirilmeli. Onlara tanınmış bütün ayrıcalıklara son verilmeli. Hem milletvekili hem emekli milletvekili maaşı alınamamalı. Meclis masrafları en asgari düzeye düşürülmelidir. Kimse bir maaştan fazla alamamalı, huzur hakkı vb uygulamalarla kimse kayırılmamalıdır. Bütün bankamatik memurları kovalanmalıdır.
- Bakanlıkların kiraladıkları şatafatlı binalar bırakılıp milli emlak imkanları değerlendirilmelidir.
- Siyasi partilere yapılan ödemeler durdurulmalıdır.
- Bütün devlet kurumlarında çok zorunlu hizmetler dışında bütün ihaleler durdurulmalı, ihalelere şeffaflık getirilmeli, bütçe ödenekleri %25 azaltılmalıdır.
- KÖİ (yap, işlet, devret) ödemeleri yasayla çok uzun süre ertelenmeli, hatta ödememe yolu bulunmalıdır. KÖİ uygulamasına derhal son verilmelidir.
- KKM en kısa zamanda tasfiye edilmelidir.
- Bütün makam araçları, uçak, helikopter vs derhal satılmalıdır. Saray vb benzeri bütün tesisler, kurumlara ait kamp, özel dinlenme tesisleri ülke aydınlığa çıkana kadar kapatılmalıdır. Ağırlama, temsil gideri gibi ödenekler durdurulmalıdır.
- Devletin belirlediği bütün fiyatlar, vergiler, cezalar vb, ev kiralarında olduğu gibi en çok %25 artmalıdır.
- Yurtdışı devlet harcamaları, seyahatler, satın almalar olabildiğince kısılmalıdır.
- Üretime, hayvancılığa, tarıma ciddi destek sağlanmalıdır.
- Sığınmacıların yükünden en kısa zamanda mutlaka kurtulunmalıdır.
- Bütün bunlar yapılmışsa sıra çalışanlara ve emeklilere ancak şimdi geldi. Hiçbirinin maaşında artış yapılmamalıdır. Yük hep birlikte çekilsin.
Bütün bunlara rağmen düze çıkılamamışsa ört ki ölem. Zaten batmışız, kim ne istiyorsa verin, vur patlasın çal oynasın, gemi batana kadar gülüp eğlenelim.
NOT: Bu önerilerden rahatsız olacak, milletvekili, müteahhit, beş maaşlı, siyasetçi kim varsa linç etmek için peşime düşmemelidir. “Rüyanda görürsün.” deyip keyiflerine baksınlar.
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb.