DONANIMI KAZANIMA ÇEVİR.
İnsan sorununu çözmeden, kendi ihtiyaçlarımızı ve diğerlerinin ihtiyaçlarını bilmeden ve çözmeden, donanımı, kazanıma çeviremeyiz. İnsan, bir donanımdır. Tanrı yaratığı insan, doğuştan itibaren donanımdır. Vesayete ve bakıma ihtiyacı vardır. Anne, babaya, yakınlarına, çevreye, bulunduğu coğrafyaya ve daha pek çok şeye. Ancak bu rüşt haline geldiğinde kendi iradesine göre hareket etmesi gerekir. Vesayetten kurtulmadır. Kant, ”Ahlâk, aklın vesayetten kurtulmasıdır.” der.
İranlı düşünür, felsefeci Ali Şeriati de insanın dört zindanından bahsederken, dört zillet diye bahsettiği, tabiatın, tarihin, toplumun etkisinden söz eder ve en önemli olanı da insanın kendini tanıması ve bilmesini belirtir. Elbette insan dilinin, inancının, kimliğinin, coğrafyasının seçimi, donanım değildir, sonradan kazanılımdır. İnsanın kendi tercihi değildir. O halde insan, rüşt haline geldiğinde, bu değerleri aklını kullanarak,insanlık yararına nasıl kazanıma çevirebilir. Bunun gayretinde, amacında, mesuliyetinde ve eyleminde olmalıdır. Bunu yaparken de kendine yapılmasını istemediğini, başkasına da yapmaması gereğini düşünmeli ve uygulamalıdır. İşte aklın vesayetten kurtuluşu, aklını, bilimi, davranışını, iyilikte ve erdemli olmada kullanmalıdır. Her türlü faaliyetinde orta yolu tercih edebilmeli ve kendi irade dışı beyan ve uygulamalara karşı çıkabilmelidir. Ahlâk da bunu gerektirir.
Mehmet Akif Ersoy, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra arkadaşı rasathane müdürü Fatin Hoca onu arkadaşları ile beraber İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye yapıyor. Üyeliğe girerken edinilen yeminde yer alan “Cemiyetin bütün emirlerine kayıtsız şartsız itaat edeceğim.” ifadesine karşı çıkarak, “Sadece iyi ve doğru olanlarına uyacağım.” ifadesini yazdırır. Bu, aklını prangalardan kurtarmadır.
Bugünün ideolojik, dinsel ve siyaset örgütlerinde bunu görmek mümkün mü? “Şeyhim bilir, liderim bilir, örgütüm bilir.” köleliği aklını kiraya verenlerin kölelik anlayışıdır. Elbette bunun altında çıkar, makam, korku, Şeriati’nin dediği gibi insanın dört zindanından kurtulması gerekir. Muazzez İlmiye Çığ‘ın ”insan coğrafyasını terk eder; ama coğrafyası onu terk etmez.” demesindeki düşünce budur.
Günümüzde olanca yalanların, algıların, yanlışların pazarı haline gelen bir anlayışı sorgulamayan kafalar kirli vesayetlerin akılları rehin almasından kaynaklanıyor. Fikri hür, vicdanı hür bireylerin, donanımı, kazanıma çevirmenin yolu bundan geçer. Aklın, bilimin, adaletin özgürce kullanılması millet yararına, insanlık yararına kazanımı getirir. 14-03-2024
Kemal ALBAYRAK
20. ve 21. Dönem Milletvekili