ELMASI ELMASLA KESERLER
Elmas, başka hiçbir maddenin kesemeyeceği sertlikte olduğundan ancak elmas ile kesilir. Askerlikte de benzer bir kural vardır. Düşmana düşmanın silahıyla karşılık verilir. Düşmanın uçağı varsa uçağınız, tankı varsa tankınız olmalıdır. Devletler istihbarat örgütleri eliyle bir devleti, bir inancı, bir ideolojiyi, bir siyasi hareketi yıkmak istediklerinde aynı yola başvururlar. Kaleyi içinden yıkmanın kolaylığı varken geçit vermez surlarına saldırmaya hiç mi hiç gerek yok. Ya birtakım örgütler kurmak ya içlerine sızmak ya da bazı aşırılıkları desteklemek yoluyla amaçlarına ulaşırlar.
Toplumsal bütün oluşumlar ilk aşamalarında idealist, özverili, dürüst kişilerce ortaya konur ve yükseltilir. Sonraki aşamalarda onların yerlerini ne yazık ki makam, mevki peşinde koşan çıkarcılar almaya başlar. Ekonomideki “Kötü para, iyi parayı kovar.” İlkesi bütün toplumsal oluşumlarda da geçerlidir. Çok iyi yalan söyleyen, dalkavuklukta becerikli, ikiyüzlü, ilkesiz, omurgasız, çıkarcı kişiler kolayca idealistlerin yerini almaya başlar. İstihbarat örgütlerinin emir kulu olmaya hazır kadrolar böyle oluşur.
Din, ateistler eliyle değil, dindar görünenler eliyle; bir siyasi hareket rakipleri tarafından değil, taraftarları tarafından yıkılır. Dün dolup taşan camiler, kiliseler, havralar, boşalmışsa bilin ki arkasında o dinin fanatiği görünen adamlar vardır. Bir bakarsınız milliyetçiliğin temsilciliğine soyunmuş görünenler bütün millî değerleri yıkıyor. Marksizm, Sovyetler Birliği’nde Marksistlerce yıkılmıştır. En yakın örneğini HAMAS’ta görüyoruz.
Günümüzde İsrail, Filistin’i onların açtığı yoldan yürüyerek yok ediyor. Bazı İsrail devlet adamları HAMAS’ı kendilerinin kurdurduklarını söylüyor. Haydi doğru değil, diyelim; en azından içine sızmış ve bazı konularda desteklemişlerdir. Netanyahu’nun iktidara gelmesinde HAMAS eylemlerinin büyük etkisi olduğu iddiası var. Elkaide’den IŞİD’e, PKK, PYD’den HAMAS’a, ASALA’ya … Hepsinde aynı devletlerin ve istihbarat örgütlerinin parmak izi görülür. Ya bizzat kurarlar ya da kurulanın yönetiminde etkinlik kazanırlar.
Milletler, toplumlar, kişiler, ne kadar uyanık olurlarsa olsunlar, aldanmaktan kolay kolay kurtulamazlar. Bir bakarsınız yıllardır oy verdiğiniz bir lider ya da konferanslarını, katıldığı toplantıları hiç kaçırmadığınız, düşüncelerine hayran olduğunuz kişi tam karşı kampa geçivermiş. En ağza alınmayacak sözlerle karşı tarafı eleştiren, sizin düşüncelerinize tercüman olurken biraz ileri gittiğini bile düşündüğünüz lider, eleştirdiğiyle canciğer kuzu sarması oluvermiş. Kendinizi ortada kalakalmış hissedersiniz. Sizin beliniz onunki kadar kıvrak olmadığı için onunla birlikte dönemez, küser, köşenize çekilirsiniz. “Keşke elim, kolum kırılaydı.” demenin yararı yok. Kendinizi ihanete uğramış hissetmenin öfkesini boşaltacak yer bulamazsınız.
Çare var mı? Yok gibi görünüyor. Ama en azından aykırılıkların ilk belirtileri ortaya çıktığında kuşkuya düşmek, hassaslaşmak, dikkatle izleyerek durumun daha kötüye gittiği gözlendiği anda onlardan uzaklaşmayı bilmek gerekir. Ne yazık ki birçok kişi bütün aykırılıkları gördükten sonra bile büyülenmiş gibi aynı kişilerin ardından yürümeyi sürdürüyor. Haydi bunların bir kısmı bazı çıkarlar uğruna uzaklaşamayan zayıf kişilikli insanlar diyelim de, geri kalanlara ne oluyor anlamak mümkün değil. Çok yazık!
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist