ERDEMLİ BİR YENİDEN DOĞUŞ: YÂREN…
Sadık SOFTA
Yâren Meclisi aslında sosyal ortamda tam manası ile bir yeniden doğuştur. Sosyal hayatta yeniden bir biçimleniş, yeni bir olgu olarak sosyal hayattaki yerini alır. Bu vesile ile hem yeni bir oluşum gerçekleştirir, hem de sosyal hayata yönelik yeni bir çığır açarak zamanı ve zemini işgal eder. Aslında Türk millî kültüründe sosyal hayatı pekiştiren reform boyutunda yenilikçi bir boyutu vardır. Bu, Çankırı’nın sosyal hayatında büyük bir çığır açarak sosyal hayatta yerini alan sosyal bir olgudur. Türk tarihi devlet yönetiminde yöneticilerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri bir gelenek vardır. Bu devlet geleneği daha sonra tarihi seyrinde meydana gelen değişiklikle alt yapısından kopuşu, önceleri o altyapıdan gelen üst kademe insanların kendi aralarında gerçekleştirdiği tarihi seyri içinde halka kadar inen, halkın da sıkı sıkıya benimseyerek kabullendikleri bir özel ve sosyal durumdur. Dolayısı ile devlet yöneticilerinin (Hanlar hanı ve Hanlar) normal altyapısının yok olması, kendi aralarında devamı ile oluşan doğal ve halk içinde sosyal hayata hediye ettikleri Türk millî kültürüne uygun ve buna genel düşünce olarak benimsettikleri yeni bir hayat görüşü olarak gündemde kalmıştır. Bu sosyal hayatı sarıp sarmalayan, her genci kendi atmosferine çeken bu görüş ve düşünceyi sürekli uyanık tutan bir oluşumdur. Bu oluşum, Çankırı’da genel düşünceyi kapsamakta, toplum hayat görüşüne etki etmektedir. Alp-Erenlerin bu geleneği devam ettirmenin yanında sosyal hayatta bıraktıkları tarihi bir hediyedir. Yeniden doğuş diyebileceğimiz uygulama aslında toplum düzeyini ahlâkî, örf ve adet yönünden üst seviyeye çekerek sosyal hayatı ve bireyler arası davranış kurallarını öne çıkararak sosyal hayata yeni bir uygulama ile modeli ile sistemli ve toplumsal bir oluşum gerçekleştirmektedir.
Bu uygulama ile Türk millî kültürü, ahlâkı, örf ve adetleri çerçevesinde disiplinli bir düşünce ile bu değerlerin sosyal hayata yeniden kazandırma, aktif hale getirilmenin yanında sosyal hayatta pasifize olan veya olmaya yüz tutmaktan kurtararak gündemde tutmanın yanında bireysel olarak davranış kalıbı halinde benimsenmesine önem vermektedir. Artık bu fikir Çankırı’da genel düşünceyi kapsayarak devam edegelmiştir. Sosyal hayata yeni bir görüş, yeni bir uygulama ile etkin halde devam eder. Örf ve adetleri öne alan yeni bir anlayış, yeni bir hayat görüşü halinde kendini gösterir. Yalnız bu yeni hayat görüşü, uygulamanın toplumun bütün kesimlerinde uygulanmasının mümkün olmadığından olmalı ki belli sayıda grup şuuru ile kendini gösteren bu gelişme eski tarihî köklerinin de şartlarını ve prensiplerini kapsayacak şekilde devam ettirilmiştir. Bunun sürekliliği ve yaşatılması bakarak – görerek, yaparak – yaşayarak devamlılığı sağlanmıştır.
Çankırı Yâren Meclisi’nin altyapı olarak geldiği tarihi kökenin itibarı ile Türk millî kültüründe görüldüğü gibi, devlet yönetiminde ve askerlikte üst düzey görev alan, öne çıkan Alp, daha sonraki zaman diliminde ise Alp-Erenler vasıtası ile yürütüldüğüne inananları bir yapılanma olarak görülmektedir.
Yâren meclisinde erdemli bir davranışa, alpliğe yönelen davranış aynı zamanda ocak ortamından başlayarak ve fertler arasında kaynaştırmaya zemin hazırlayarak güveni sağlar. İnsanın insana olan güveni vasıtası ile ve bunu da ahlâkî, örf ve adetler, sıkı bir disiplin ve kontrol anlayışı ile erdemliliğin mayasının atılmasına vesile olur. Buradan fertler üzerinde etkin bir değişim, yeni bir düşünce, yeni bir zihniyetle reformist bir yol takip eder.
Bu reformist uygulama ile var olan Türk disiplin anlayışı, ahlâk, örf ve adetler silsilesi içerisinde hareket kabiliyetini oluşturmak yeni bir anlayışa, yeni bir kişilik oluşumuna yönelik etkisini gösterir. Zaten var olan değerlerin fert üzerinde oluşturduğu büyük etki ve değişiklik kazandırması ile reformist özelliğe ulaşır. Bunun yanında, toplumun kabul ettiği ve önemsediği değerleri benimsemiş ve uygulama alanına sokarak etkinleştirdiği için toplum tarafından da büyük bir değer olarak kabullenilip benimsenir. Çünkü yukarıda da bahsedildiği gibi, toplumun kabullendiği, tarihten bu yana gelen Türk devlet yapısını ve millî kültür unsurlarının öz değer olarak kabullenilmesinin yanında kurulu düzene her bakımdan uygun düşen değerlendirme içine girdiği için hem çok sıcak bakılır, hem de kolaylıkla benimsenmesine sebep oluşturmaktadır.
Çankırı Yâren Meclisi, ocak öğretisi ile toplumda insanın kendi kimliğini bulma, yaşama ve yaşatma amacı ile gerçekleştirilip bu özlemle varlığını sürdürür. Yâren ocağında kendini bulan insan, Türk millî kültürü unsurlarını; gelenek görenek ananelerini, sosyal hayattaki önemini anlar. Bilgisi, görüş ve düşünceleri artar; güzel konuşmaya önem verir, sanat zevki ileri seviyeye ulaşır; toplumsal bilinç seviyesi yükselir, sosyal çevre ile bütünleşir, eş, dost, arkadaşlık gibi değerlere büyük kıymet verir. Birlik, beraberliğin toplum için gerekliliğinin yanında vatan, millet nezdindeki sarsılmaz bir güç ve kuvvet olduğu şuuruna erişir.
Çankırı Yâren Meclisi’nin bu şuurlu insanları her türlü etkiden uzak ama yâren öğretisinin bütün şartlarında uzlaşarak tam bir teslimiyet halinde benimsenir. Sosyal çevredeki bütün etkilerden sıyrılarak yeni hayat görüşü ile düşünüp ona göre hareket eden bir kişilik gelişimi yaşatırlar. Bu yönleri ile iç ve dış etkilerden kurtulmuş, ama yâren etkisi ile toplum içinde büyük bir etki sağlar, örnek ve önderlik boyutuna erişirler. Bunu da topluma benimsetmişlerdir. Çünkü kendisini her türlü iç ve dış etkiden koruduğu gibi, kişiliğini bulan bu kişilik ile de güven aşılayan yepyeni bir bireysel kimlik sahibidir.
Aile bağlarını pekiştiren, çevre ile büyük bir uyum sağlayan ve dolayısı ile de toplumla uzlaşı içinde olan bu anlayış, birlik – beraberlik bağı ile hayatına yön vermektedir. Kendi kişiliğini öne çıkaran ama çevresi ile de büyük bir uyumluluk göstermeye çalışmamaktadır. Bu durum, duygu ve düşüncelerinde olduğu kadar, sosyal hayata da yansıyan bir özellik kazanır. Bu durumlarını dış görünüşlerinde de sergilemeye çalışırlar. Askerî bir disiplin içinde olmaları, yüksek sesle selâm alıp vermeleri, tek tip / klasik giyinmeleri, askerî bir giyim kuşamda da –tek tip- buluştukları görüntüsünü verir. Zaten, Türk millî kültür umdelerinin geneli üzerinde anlaşarak karar kılan, askerî disiplinde ödün vermeyen, ahlâkî kuralları tamamen benimseyen ve hayat normlarını buna göre yönlendiren, sosyal hayatı millî kimlik içinde yaşayan ve hatta öyle bir yaşayış ki, topluma önderlik bile edebilen bir boyuta taşıyan bir kişiliktir. Böylece artık o ailesine bağlı, onlarla birlikte zaman geçirmeye gayret eden ve bunu önemseyen, çevresi ile tam bir uyum içinde olan, toplum içinde bütün davranış kurallarını özenle yerine getiren, vatana, millete, devlete önem veren, kendisini sanki bütün ömrü boyunca asker olarak gören ve o askerî disiplinden şaşmayan, erdemli bir birey olarak toplumdaki yerini alan bir insandır.
Ocak öğretisi vasıtası ile bilgili, bilinçli ve çok yönlü bir insandır. Düşüncelerinde olumlu, devlete, millete, vatana, bayrağa son derece bağlı, aile ve çevre ile bağları yüksektir. Ocak öğretisi yoluyla gördüğü ve kişilik oluşumunda büyük etken olan prensipli, Türkçe’yi iyi konuşan, belli boyutta da olsa müzikle iç içe yaşayan, korkusunu yenen ve cesaret sahibi olan, çevik / hareketli, hızlı düşünüp çabuk karar verebilenlerdir.