İKİ İNEĞİNİZ VARSA!
20. yüzyıl başı Amerikan siyasi hicivinin politik bir benzetme ve biçimini anlatan ve zaman zaman çeşitli makalelerde gündeme gelen bir konu “iki ineğiniz varsa” her dönemde her ideolojiyi tanımlayabilen bu hicive göre genel olarak;
Sosyalizm’de, iki ineğiniz varsa, hükümet birini alır ve komşunuza verir.
Komünizmde, eğer iki ineğiniz varsa, hükümet ikisini de alır ve size biraz süt verir.
Faşizmde, iki ineğiniz varsa, inekleri tutarsınız ve sütlerini hükümete verirsiniz; hükümet de size biraz süt satar.
Kapitalizmde, birini satar başka bir şey alır diğerini pazarlar sütünden yan ürünler elde eder daha yüksek fiyata satar gelirinden yine bir inek alırsınız.
Liberalizmde, ineklerin özgürlüğüne saygı duyarsınız isteyen istediğini dilediği gibi yapar.
Feodalizmde, ineklerinizi ağalar için sağar sütü ağa satar siz bakarsınız.
Peki ya KEMALİZM?
Nedense bu konuya bugüne değin neredeyse hiç değinilmemiş. Kemalizm’de iki ineğiniz varsa ineğin ikisi de size aittir. Devlet iki ineğinizi de sizin için korur beslemeniz için teşvik eder, destekler. Gerekirse yemini verir, sağlık kontrollerini yapar verimliliğini artırmak için size eğitimler verir ve sizi denetler. Siz de fazla gelen sütünü yardıma muhtaç kişiler ile paylaşılması üzere devlete kendi rızanız ile verirsiniz. Bilirsiniz ki devlet bu koordinasyonu olması gereken en ideal haliyle sağlar. Sorumluklarınızın farkında bir birey olarak bir ve beraber olmanın toplumun diğer fertleri ile bağlarınızı kuvvetlendireceğini bilirsiniz. Sizin gibi tüm iki ineği olanlar dayanışmacı bir model ile birbirine hizmet ederler. Devlet bu hizmetteki koordinasyonu ve denetimi sağlar. İhtiyaç fazlası hep devletin idaresi ve hizmeti için kullanılmak üzere gerçek ihtiyaç sahipleri yani hak sahipleri ile paylaşılır.
Kemalizm, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Afet İnan’a yazdırdığı ‘Medeni Bilgiler’ kitabında da yazdırdığı üzere bizlerin aslına özüne töresine en uygun sentez bir ideolojidir. Üstelik yalnızca bizlerin değil, insanın insanca yaşayabilmesi adına varlığını sürdürülebilir kılmak isteyen tüm toplumlar için geçerlidir. Yani Kemalizm, ulusal sınırları aşan evrensel boyuta ulaşan Türk yönetim modelidir. Üstelik bulunduğu çağ ve ortamda devrim niteliğinde statik değil dinamik bir nitelik taşır. Ziya Gökalp’in de dediği gibi ütopyasını gerçekleştiren, nadir liderlerden Atatürk’ü anlamak onun tabiri ile onu görmek demek mutlaka yüzünü görmek değildir. Onun fikirlerini, duygularını anlamak ve hissetmek yaşamak ve yaşatmak başta insanlık adına en temel vazifemizdir.
Saygılarımla,
14.12.2024
Güneş Altuner