
ispiyon
İSPİYON
Çocuklarımın, torunlarımın, aralarındaki çekişmeler yüzünden birbirlerini ispiyonlamalarına asla izin vermedim. “Dede, kardeşim şunu yaptı.” gibi çocukça yakınmaları karşısında eğitici konuşmalarla onlara ilke kazandırmaya çalıştım. Yapılanı bilmememiz halinde başta yapan, birçok kişinin büyük zarar göreceği durumlarda bile şikayet için değil, yardım istemek için bize gelmelerinin doğru olacağını anlattım. İspiyonculuğun kötülükleri üzerinde durdum.
İspiyon, önce ispiyoncunun kişiliğini, onurunu yok eder. İspiyonculuğu alışkanlık haline getiren kişinin kendisine saygısı kalmayacağı gibi onu tanıyan herkesçe aşağılanır. Onu ispiyoncu olarak kullananların gözünde hiçbir değeri yoktur. Bir gün onları da ispiyonlayacağını bilirler. Kullanılabildiği sürece göz yumulur.
Bir toplumda, kurumda ispiyonculuğun olduğu kuşkusu bile huzuru, çalışma düzenini bozar. Çalışanlar birbirinden kuşkulanmaya başlar. Birlik, beraberlik, dayanışma ortadan kalkar. Zayıf karakterli kişiler ispiyonculuktan çıkar sağlamak için yalan ve iftiraya başvurmaktan çekinmez.
İspiyoncu kullananlar ispiyoncuyu ele verip ispiyonlananla karşı karşıya getiremez. Getirirse ispiyoncusunu yitirir. Böylece ispiyoncuya geniş bir iftira atma alanı açılmış olur. Çarkların tersine döndüğü, ispiyoncu kullananın ispiyoncular elinde oyuncak olduğu görülür. İspiyoncu kullandığı bilinen yöneticiler, astlarının güvenini kazanamaz, asla lider olamazlar.
İyi yöneticiliği liderliğe götüren davranışlar vardır. Bazı şeyler mevzuatta suç olarak görünse de duruma göre hoş görülmeleri gerekir. Çok üstün nitelikli, çok çalışkan bir kişi, bazen istem dışı bir yanlış yapabilir. Bilmezden gelerek atlatırsınız. İyi yönetici böyle durumları bilmezden, görmezden gelir. Ancak, bir ispiyoncu tarafından resmiyete dökülmüşse, istemeye istemeye mevzuatı uygulamak zorunda kalır.
İyi yönetici, suçlu yaratmanın peşinde koşmaz. Suçu önlemek, suç işlenmesine çanak tutmamak önce gelir. Kötü yönetici, yönettiklerini suç işlemeye zorlar.
İnsanlar üstleri, amirleri hakkında konuşurlar. bazı hallerini eleştirirler. Bazen çok ileri gidip kötü sözler de söylerler. Ancak bunlar anlık, öfkeyle, duyulmayacağından emin olunarak söylenmiş sözlerdir. Çoğunlukla gerçek duyguları yansıtmazlar. Hele amirin yüzüne karşı söylemek akıllarından bile geçmez. Bir ispiyoncu varsa çatışma kaçınılmaz olur. Ben astlarımın odalarına, bir arada bulundukları yerlere yaklaşırken daima yüksek sesle birilerine seslenir, geldiğimi belli eder, biraz oyalanarak toparlanma fırsatı verirdim. Büyük hikayeci Ömer Seyfettin’in “Yüksek Ökçeler” adlı eserinden ders almışımdır.
Bir ordunun beyni subaylarıdır. Bir orduyu yok etmenin en kolay yolu, daha mesleğinin başındaki subayları, geniş bir soruşturmayı bahane ederek birbirini ispiyonlamaya zorlamaktır. İspiyonlananın kendisini kimin ispiyonladığını bilmesini sağlarsanız kazancınız ikiye katlanır. Böylece ispiyonlayanın onurunu, öz güvenini, utanma duygusunu elinden alırken; düşmanlıklar doğmasına yol açar, dayanışmayı, birbirine güvenmeyi, birlik ve beraberliği yok edersiniz. Böyle bir subay kadrosu olan hiçbir ordudan hayır gelmez.
11.02.2025
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist
