
İSTİKLÂL MARŞI’NIN TARİHÇESİ VE ANLAMI
İstiklâl Marşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin millî marşı olarak kabul edilen, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini ve vatan sevgisini en güçlü şekilde ifade eden bir eserdir. Bu marş, hem edebî hem de manevî yönleriyle Türk halkı için derin bir anlam taşır. Peki, İstiklâl Marşı nasıl ortaya çıktı, kim tarafından yazıldı, ne zaman kabul edildi ve neyi temsil ediyor? İşte, bu soruların cevapları…
***
İSTİKLAL MARŞI’NIN YAZILMA SÜRECİ
İstiklal Marşı, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’nı verdiği zorlu yıllarda doğmuştur. 1920’li yılların başında, Anadolu’da işgalcilere karşı büyük bir direniş sürerken, milletin moralini yükseltecek ve bağımsızlık ruhunu yansıtacak bir marşa ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, dönemin Millî Eğitim Bakanlığı (o zamanki adıyla Maarif Vekaleti), 1921 yılında bir yarışma düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Ancak, o dönemde maddi zorluklar yaşayan şairler arasında ödülün 500 lira gibi cazip bir miktarda olması, bazı hassasiyetleri de beraberinde getirdi.
Yarışmaya katılması istenen isimlerden biri de Mehmet Âkif Ersoy’du. Mehmet Âkif, başlangıçta bu yarışmaya katılmayı reddetti; çünkü ödül parasını almak istemiyor, böyle bir eseri para için yazmayı kendine yakıştıramıyordu. Ancak, ısrarlar üzerine, ödülün kendisine verilmeyeceği ve bağışlanacağı sözüyle ikna edildi. Mehmet Âkif, şiiri Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda, yoğun duygular içinde kaleme aldı. Şiir, 10 kıta ve 41 dizeden oluşuyordu ve Türk milletinin bağımsızlık tutkusunu, vatan sevgisini, inancını ve kahramanlığını çarpıcı bir şekilde yansıtıyordu.
KİM YAZDI?
İstiklâl Marşı’nın yazarı Mehmet Âkif Ersoy, Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. 1873’te İstanbul’da doğan Mehmet Âkif, veteriner hekimlik eğitimi almış, ancak hayatını edebiyata ve milletin hizmetine adamıştır. “Safahat” adlı eseriyle tanınan Âkif, aynı zamanda bir vatansever ve düşünce adamıydı. İstiklâl Marşı’nı yazarken, Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde milletin yaşadığı acıları ve umutlarını derinden hissetmiş ve bu duyguları dizelerine yansıtmıştır.
NE ZAMAN KABUL EDİLDİ?
Mehmet Âkif’in yazdığı şiir, yarışmaya katılan eserler arasından büyük beğeni topladı. 12 Mart 1921 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yapılan oylamada, İstiklâl Marşı olarak kabul edildi. Şiir, mecliste ayakta alkışlandı ve milletin ortak sesi olarak resmiyet kazandı. Bestesi ise daha sonra, 1924 yılında Ali Rıfat Çağatay tarafından yapıldı. Ancak, 1930’da Osman Zeki Üngör’ün bestesi kabul edilerek bugünkü haliyle kullanılmaya başlandı.
NE ANLAMA GELİYOR?
İstiklâl Marşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin bir özeti ve manifestosudur. Şiir, vatanın işgal altında olduğu bir dönemde yazıldığı için hem bir direniş çağrısı hem de bir umut mesajıdır. Marşın her kıtası, farklı bir duyguyu ve mesajı taşır:
* Bağımsızlık ve Özgürlük: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” dizesiyle başlayan marş, Türk bayrağının sonsuza dek dalgalanacağını ve milletin asla esaret altına girmeyeceğini vurgular.
* Vatan Sevgisi: “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” diyerek Türk milletinin özgürlüğüne olan tutkusunu ifade eder.
* İnanç ve Kahramanlık: “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizesiyle, milletin inancına ve haklı mücadelesine olan güvenini dile getirir.
* Fedakârlık: “Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın” ile vatan için canını feda etmeye hazır bir neslin kararlılığını yansıtır.
Marş, aynı zamanda evrensel bir mesaj da içerir: Zulme karşı direniş, haksızlığa boyun eğmeme ve özgürlüğün bedelini ödeme cesareti. Mehmet Âkif, bu eseriyle sadece Türk milletine değil, tüm insanlığa bir ilham kaynağı sunmuştur.
MEHMET ÂKİF’İN TUTUMU
İstiklâl Marşı’nı yazdıktan sonra Mehmet Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı kabul etmemiş ve bu parayı Hilal-i Ahmer’e (Kızılay’a) bağışlamıştır. Ayrıca, marşın kendisine değil, Türk milletine ait olduğunu söyleyerek alçak gönüllü bir tavır sergilemiştir. Bu nedenle, “Safahat” adlı kitabına İstiklâl Marşı’nı dahil etmemiş ve “Bu marş milletindir.” demiştir.
SONUÇ
İstiklâl Marşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolü olmanın ötesinde, bir ulusun kimliğini, değerlerini ve ruhunu yansıtan eşsiz bir eserdir. 12 Mart 1921’den beri her resmî törende, okulda ve millî bayramda okunan bu marş, Mehmet Âkif Ersoy’un kaleminden çıkan dizelerle Türk halkının gönlünde taht kurmuştur. Bugün bile, her okunduğunda aynı duyguları uyandıran İstiklâl Marşı, Türkiye’nin bağımsızlığının ve birliğinin en güçlü nişanesidir.
” O şiir, bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lâzım. Allah, bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın.” (Mehmet Âkif Ersoy)
Esen kalın.
12 Mart 2025
M. Hüseyin OĞUZ
Jeoloji Mühendisi
