KARANLIK GÜNLER, NİÇİN GEÇMİYOR?
Her dönemin çilesini çekenler, bedelini ödeyenler olduğu gibi, sefasını, saltanatını sürenlerde oluyor. Rahmetli Karakoç” İş İşten Geçince şiirinde “bu uğursuz günler neden geçmiyor” diyerek bunu çok güzel özetlemişti. Karakoç”Sahtekarın dini de, imanı da kokar amma, neden sonra anlarsın.
Başkasını yakan zulüm, seni de yakar amma, neden sonra anlarsın,diyerek ömrünü tüketti. Daha çok acıları, türkülerle, hatıralarla anlatmak mümkün ancak, bitişini kestirmek mümkün olmuyor.
Sabahattin Ali’de;
Hiçbir acı, baki değildir, üflersin geçer,
Bazılarına, biraz daha çok üflemen gerekir, hepsi bu, diyordu.
Çile çekenler, devlette, adalet yok oldu mu, sucu, bucu olmuş fark etmiyor. Zalimlerin düzeni değişmiyor. Neyzen Tevfik’in dediği gibi, sazlar aynı, teller aynı, aktörler değişiyor sadece. Peki bunlardan ders alınıyor mu? Alanlar elbette oluyor, ancak yeni nesile, bu oyunları anlatmak önemli. Sahnenin içindekiler farklı, dışındakiler farklı. Düşünür El Kindi, sebebi bilinmeyen acıların şifası olmaz, diyor. Bu ülkede, darbeler, keyfi uygulamalar, adaletsizlikler, çok canlar yakıyor, bugün de devam ediyor. Ahlâksıza servet, ahlâklıya, zulmet düzeni olmasın. Toptan imhalar, düzene şekil veren hikâyeler, algılar, devam ediyor. Kirli aktörlerin oyunları ile düşünürler, gazeteciler, yok ediliyor. İnsanların hayatları karartılıyor, sürgünler artıyor, sahte delil ve tanıklarla, yalcı yandaşların oyunu bitmiyor. Adalet siyasallaşırsa bunlar hep olur. Bunalımlar, isyanlar, bunu yapanlara yansımıyor. Kemal Tahir, içinde yaşanılan toplumun, tüm yönleriyle,iyi anlaşılması yönünde, tarihe ve tarih bilincine büyük önem verir. ”Çok az şey biliyorduk. Memleketi bilmiyorduk, halkı bilmiyorduk, çünkü tarihimizi bilmiyorduk dersem, neden çok az şey bildiğimizi, yeterince anlatmış olurum.” diyor.
“Kurtlukta düşeni yemek, kanundur.” sözü, anlam ifade etmiyor mu? Gabriel, “Yüzyıllık Yalnızlık” romanında genç, bilgeye sorar, “Bugün günlerden ne?” Bilge cevap verir. “Salı”. Genç, “Hayır, bugün Çarşamba” dediğinde, Bilge’nin cevabı ”Bugünün, dünden farkı yok ki” der. Eğer dikkatli ve ahlâklı, adaletli bir düzen olsa, her günün, salı olmadığı anlaşılır. Nasıl bir devlet ki, kendi yetiştirdiği insanları, yok ediyor; milliyetçi, devrimci, Alevici, Sünnici, Ergenekoncu, Kürtçü, Fetocu diyor. Dönem dönem toptan imha anlayışı. Bakalım ilerde hangi ismi takarlar? Sürgünler, işkenceler, suçlu, suçsuz adalet işlemiyor ki. Adalet, sadece isimlerde kaldı. Adaletsizliğe sebep olanlar, rant peşinde, haramî düzenini yaşıyorlar. Çaldıkları servetlerle de, görkemli ibadethaneler yaptırarak göz boyuyorlar. Yurt dışlarına servet kaçırıyorlar. Gücü hakka, itaati göreve çevirmedikçe, en güçlü bile olsa, insan olamaz. Türü farklıdır, bu tiplerin. Sorunu çözmenin birinci kuralı, gerçekleri fark etmektir. Düşünmek zordur, bu yüzden, çoğu insan sürüyü takip eder. Geçmiş yılların kazandırdığı acıların ışığı altında, mücadele ortaklarının ahlâklılarını, tespit etmek ve onlarla yürümek gerekir, Neyzen Tevfik, ”Öyle harlar koştular ki, asiyab-ı devlete. Birbirini çiğnemekten dolap-ı devlet dönmüyor” sözündeki isyan nedir ki?
Bilgelik hakikate ihanet etmemektir.Ülke yüzleşmiyor, yaptıkları ile, siyasî iktidarlar, muhalifler de yüzleşmiyor, aynaya bakmıyorlar. Dostu, düşman etmek kolay, düşman gördüğünü, dost etmek zordur.
Yok edilenler, işkence görenler, keyfi idarenin adaletsizlikleri, sürgünler, kinle, diğerine,ağaç kabuğu yesin demeyi, kendinde hak sayan ahlâksızlar, hiç mi ahlâktan beslenmediniz?
Geleneğin ideoloji ve inançları, diğerlerini yok etme militanlığına dönüştü. Dünyada her şey kolay, insan olmak zordur. Bunları düşünerek, görerek, tüm ezilenler, zalimlere karşı, adaletsizlere karşı, birleşmek zorundadır, kurtuluş budur. Değişim budur. Açlığa, fakirliğe, cahilliğe, zulme, tembelliğe karşı kavgamız olsun. Akıl, bilim, hukuk ve demokratlık bunu gerektirir. Hür aklımıza vasi tayin etmeyelim. Aklımızı kullanarak, tercihlerimizde hata yapmayalım. 20-03-2024
Kemal ALBAYRAK
20. ve 21. Dönem Milletvekili