KAYNAKLARIMIZ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİLİK HEDEFLERİ…
Ülkemizin kalkınması ve gelişebilmesi adına kaynakların doğru, dürüst ve ahlaklı yönetimi ile sürdürülebilir enerji politikalarının yenilenebilir enerji sistemine yönlendirilmesi ve yatırımların bu doğrultuda ilgi çekmesi doğal ve süregelen olumlu bir durum…
Ancak, bu durumun süreç içerisinde aktif olarak yürütülebilmesi için ciddi yatırımlara ihtiyaç olduğu bir gerçek…
Ciddi bir gelecek inşası için atılan adımlardan, yapılan yatırımların ve işbirliği yapılacak ya da doğrudan yatırım yapacak olan kimler?
Türkiye dahil bu coğrafya açık enerji kaynaklarının vazgeçilmez oluşu yine dikkatleri bir noktaya çekmemiz sebep oluyor…
İşte tam da bu noktada kuruluş değerlerimizden ilk on yıllık stratejiler ve kalkınma planları dikkatle incelenerek, geliştirilip hayata geçirilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün diklenmeden dik duruşu, dış kaynaklı yatırımcılara karşı kararlı duruşu gücün esasında kaynakların ve toprakların sahibi olan Aziz Türk Milletine ait oluşu paha biçilemez bir değere sahiptir…
Bu bilinç ve sorumlulukla hareket eden güçlü liderler elbette menfaatleri doğrultusunda paha biçilemez değerlerimizi cüzi bir bedel ile satamaz, satmaya teşebbüs ederse de vatana ve milletine ihanetten yargılanacağını bilmelidir…
Aradaki fark çok iyi anlaşılmalıdır. Yapılan ve yapılacak olan sözleşmeler, anlaşmalar birebir mercek altına alınıp incelenmelidir. Vatan topraklarımızın üzerindeki egemenlik hakları bizlere, esasında bize kanlarını dökerek miras bırakan ecdadımıza aittir…
Sahip çıkmarak korumak ve yüceltmek ise bizlerin vazifesidir.
Bu doğrultuda satılan her bir karış toprak ve maden, enerji kaynaklarının mülkiyet hakları bir an evvel devlet kontrolünde yeni bir vergilendirme sistemi ile idare edilerek yönetilmelidir.
Hiçbir değerimiz ucuz değil, alınacak olan hiçbir önlem ve tedbir politikaları lüzumsuz değildir ve olmayacaktır.
Bu kadim toprakların demografik yapısını işgal, istila, kuşatma adına her ne derseniz deyin savaşarak değiştiremediler, değiştiremezler…
Ancak,unutmayalım… Türk ancak uyursa ölür… Uyanık olup akılcı ilkelerimiz doğrultusunda bir ve beraber olarak ilerleyelim…
Şimdi asl olan sözlerimizi eyleme dönüştürebilecek kitlesel bir çoğunluk elde edebilmek adına sahada var gücümüzle adanmışlık ruhu ile hareket edebilecek bir erke sahip olmaktır…
Acil eylem planlarımız ve koordinasyon sürecimizde Adanmışlar Meclisi liderliğinde adanmış ordularını ile milli mücadelemize, millî seferberlik anlayışı ile katılmak isteyenlerle birlikte yol almaya devam ediyoruz…
HER ALANDA TOPLUMSAL BİR DEĞİŞİM, KOL KOLA İLE MÜCADELE, KAÇINILMAZ ZAFERİN HABERCİSİDİR!!!
Saygılarımla,
Güneş Altuner
(“KURTULUŞ” adlı kitabımın / Adanmışlar Meclisi Kurucularından, Devrime Yürüyüş Bölümü-Kaynakların Doğru Kullanılması Ön Sözü)