KÖYDEN GELEN GERİ DÖNÜŞÜM BİLİNCİ: BİR KÖYLÜ ÇOCUĞUNUN GÖZÜNDEN GERİ DÖNÜŞÜM
Çocukluğum köyde geçti. Toprağın kokusu, rüzgârın uğultusu, dedemin ellerinde şekillenen ahşap aletlerin sesi benim dünyamı şekillendiren unsurlardı. Şehirdeki yaşamın hızlı temposuna uyum sağlamış olsam da, köydeki yaşamın sürdürülebilirlik anlayışını bir yaşam felsefesi olarak benimsediğimi fark ediyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda, köyde öğrendiğim bu bilincin hayatıma nasıl kök saldığını daha iyi anlıyorum.
a. Dedemin Ellerinden Doğan Yenilikler
Dedem sadece bir çiftçi değil, aynı zamanda her şeyi yeniden kullanabilen bir zanaatkârdı. Paslanmış bir orak onun elinde yeni bir biçim kazanır, kırık bir ahşap araba yeniden hareket etmeye başlardı. Bir seferinde, köyde kullanılan eski bir su pompasını hurdaya çıkarmak yerine onu tamir edip bahçe sulamada kullanmaya devam etti. Bana döndü ve şöyle dedi: “Bir şeyleri atmak kolaydır, ama onun ne kadar emekle yapıldığını düşünmek zorundasın.” İşte o gün, tamir etmenin sadece ekonomik bir çözüm değil, aynı zamanda çevreye duyarlı bir davranış olduğunu anladım.
b. Büyükannemin Yama Sanatı
Büyükannem, evdeki eski kumaşları biriktirir, onları özenle temizler ve renkli yorganlar yapardı. Bir gün, eski bir giysiyi yamalı bir hırkaya dönüştürürken ona neden bu kadar zahmet ettiğini sordum. Cevabı basitti: “Her kumaş, bir hatıra taşır. Eğer onları atarsan, sadece kumaşı değil, anılarını da kaybedersin.” Şehirde bile bu alışkanlığı devam ettirdim; eski tişörtlerden mutfak bezleri, eski nevresimlerden pazar çantaları yaparak büyükannemin izinden gittim.
c. Mutfağın İsrafı Önleyen Gücü
Köy mutfaklarında hiçbir şey israf edilmezdi. Bir keresinde annem, artan yoğurdu ekşiyip bozulmadan önce ayrana dönüştürüp komşularla paylaştı. Yumurta kabukları bahçeye gübre olarak dökülür, yemek artıklarının bir kısmı tavuklara verilirdi. Şehirde bu alışkanlıkları sürdürmeye çalıştım. Mesela, çay posalarını bitkilerim için kullanmaya başladım. Bu basit alışkanlıkların hem ekonomik faydasını hem de çevreye katkısını anlamamı sağladı.
d. Bahçenin Döngüsü ve Toprağın Şükranı
Kompost yapımı bizim bahçede her zaman doğal bir döngünün parçasıydı. Dedem, çay posalarını, meyve kabuklarını ve yaprakları kompost yığınına eklerken, “Doğa bize cömert davrandı, biz de ona borcumuzu ödemeliyiz,” derdi. O kompostun bahçede yetişen sebze ve meyvelerin bereketine nasıl dönüştüğünü görmek, bu döngünün değerini daha iyi anlamama neden oldu.
e. Komşuluk ve Takas Kültürü
Köyde paylaşım, geri dönüşümün bir parçasıydı. Bir keresinde eski bir demir kazanı komşumuzdan alıp tamir ettik ve onu düğün yemeği için tekrar kullanılabilir hale getirdik. Buna karşılık, komşumuz bize kendi bahçesindeki üzümlerden yapılmış bir kavanoz pekmez getirdi. Bu döngü, sadece kaynakları korumakla kalmıyor, aynı zamanda insanlar arasındaki bağları da güçlendiriyordu.
f. Su ve Enerji Tasarrufu
Köyde suyun ve enerjinin kıymeti çok iyi bilinir. Çamaşırlar dere kenarında yıkanır, tarla sulaması yağmur suyundan faydalanılarak yapılırdı. Dedem, yağmurları dikkatle takip eder, suyu en verimli şekilde kullanmamızı sağlardı. Şehirde yağmur suyunu depolama fikrini uygulamak zor olsa da, su tasarrufu için evimde benzer yöntemler geliştirmeye çalıştım.
SONUÇ
Bugün geri dönüşüm, dünyayı kurtarma çabalarının merkezinde yer alıyor. Ancak bu benim için hiçbir zaman yabancı bir kavram olmadı; o, köyde büyüdüğüm yıllarda öğrendiğim bir hayat tarzıydı. Dilerim ki herkes, bir gün dedem gibi “her şeyin bir ruhu olduğunu” fark eder ve sürdürülebilir yaşamı bir bilinç değil, bir alışkanlık haline getirir. Çünkü sürdürülebilirlik, sadece modern bir kavram değil; köyde öğrendiğim gibi, hayatın özüdür.
Bu yazıyı, köyde geçen yılların bana kattığı bu farkındalıkla, herkesin kendi yaşamında sürdürülebilirlik bilincini benimsemesine ilham olması umuduyla kaleme alıyorum. Dedem gibi, siz de eskiyen bir şeye bir şans daha verin; belki o şey sadece bir eşya değil, sizinle konuşmayı bekleyen bir hikayedir.
03.12.2024
Av. Fahrettin ÖNDER
E. Öğ. Alb. / Hukukçu / Öğretim Görevlisi