MONDROS
Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918.
Ve sonrası:
Türk yurdu Anadolu, dört bir yanından, başta payitaht İstanbul olmak üzere işgal edildi.
Türk orduları dağıtıldı, silah ve cephanesine el konuldu.
Balkan, Trablusgarp ve 1. Dünya harbinde binlerce evladını şehit vermiş, binlercesi gazi, yorgun, iktisaden çökmüş, kalpleri kan ağlayan bir millet.
Suskun, esir saray ve işbirlikçi bir hükümet.
Kur’an, dinin mabetleri çiğnenmekte, Türk kızlarının namusları parçalanmakta.
Şeklen var olan, bitmiş bir devlet ve esir bir millet…
Bir asker Mustafa Kemal ve yanında inanmış arkadaşları, 19 Mayıs sabahı Samsun’da bir Güneş misali doğdular.
O ve arkadaşları biliyorlar ve inanıyorlardı ki, asırlardan beri tarihi övünçle yazdırmış, millî karakteri bağımsızlık olan, devleti için canını, kanını, malını gözünü kırpmadan veren Türk milletinin kaderi esaret değildi, olamazdı.
Samsundan doğan Güneş, Amasya, Erzurum ve Sivas’tan sonra Ankara’ya geldi. Işıklarını doğuya, batıya, kuzeye, güneye, kuzey batıya, kuzey doğuya, güney batıya, güney doğuya sekiz yöne saçtı. Havayı, toprağı, suyu, kan ağlayan kalpleri ısıttı.
Gâzi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Meclis Hükümeti’ni ve Millî Orduları’nı kurdu.
Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, 1. ve 2. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar da, Türk milletinin her cinsten ve her yaştan ferdi ile destan yazdı.
Bütün dünyaya Türk’ün esir olmayacağını, zincire vurulamayacağını, doğrudan doğruya hakimiyetine, mukadderatına sahip olduğu, anlayacakları dilden anlattı ve gösterdi.
Bundan böyle Türk milletinin başına bir tacidar, hiçbir şahsın hakimiyetini kabul etmeyeceği, esiri olmayacağı, doğrudan doğruya kendisine hakim ve kendisinin efendisi, açıkçası egemenliğin sadece ve sadece millete ait olduğu anlaşılmış ve gönüllere yer etmiş idi.
Bu gerçekten hareket ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin simgesi olduğu büyük Türk milletinin seciyesine (karakterine), ruhuna, arzu ve emellerine tercüman olan Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları tarafından teklif edilen devletin idare şekli hakkında ki kanun teklifi, Gâzi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Ekim 1923 günü akşamı tam oy ile kabul edildi.
Buna göre:
”Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını kendisini doğrudan yönetmesi esasına dayanır. Türkiye Devleti’nin idare şekli CUMHURİYETTİR.“
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herhangi bir kabile serdarının, taca sahip olmak için kurduğu bir devlet değil, İstiklalini korumak isteyen, hür yaşama, çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmayı amaç edinen, Türk Milliyetçiliği ülküsüne, millî vicdan, millî şuur, millî ahlâka sahip Türk milletinin kurduğu bir devlettir.
Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir.
Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir iradedir.
Cumhuriyet idaresi namuslu insanlar yetiştirir.
Sultanlık ise korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir.
Aradaki fark bundan ibarettir”
Allah, Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları ile onlarla birlikte yürüyenlerden razı olsun.
Selam ve dua İle!
M. Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.