MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ
Teğmenler, resmî tören bittikten sonra niçin Mustafa Kemal’in askerleri olduklarını ifade etmek ve daha önceki yıllarda edilen; ama resmî törende edilmeyen subay yeminini etmek gereği duymuşlardır? Her şeyden önce bunun iyi anlaşılması gerekir.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bu ordu Mustafa Kemal’in ordusudur. Mustafa Kemal’in ordusu olmaktan çıktığı gün, Türkiye Cumhuriyeti son bulmuş demektir. Bunu ifade etmek kadar doğal bir şey olamaz. Akla resmî törende bu yeterince vurgulanmadığı için mi böyle yapıldı sorusu geliyor. Bu bir tepkiyse buna neyin yol açtığı çok önemli. Edilen yemine bakınca “Ben de, ben de!” diye haykırmayacak tek bir Türk evladı, tek bir vatan sever düşünemiyorum. Benzer ifadeler milletvekili, hatta Cumhurbaşkanı yemininde de vardır. Birçok mesleğin mesleğe giriş yemininde de öyle.
Birileri, rahatsız olmadan önce “Ne yaptık ya da ne yapmadık da böyle oldu?” sorusuna cevap aramalı. Birileri, askeri okulları kapatıvermeye; meslekle ilişik kesmeye pek meraklı. 15 Temmuz sonrasında sekiz ayda teğmen yetiştirmekle övünen bakanlar vardı. Çok acıdır, mezuniyet töreninde konuşan MSB, sanki öyle bir şey mümkünmüş gibi sekiz ayda, dört yılda yetiştirilenden daha iyi subay yetiştirdiklerini iddia etmişti. Kimse de “Madem sekiz ayda çok daha iyi yetiştirdiniz, niçin masraf edip tekrar dört yıla çıkarıyorsunuz? Böyle devam edin gitsin.” demedi.
Bu ülkenin günahsız Genelkurmay Başkanı, bir terör elebaşının gizli tanıklığıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilivermişti. İdam cezası kaldırılmamış olsaydı gerçekler ortaya çıkana kadar çoktan idam edilmiş olacaktı. Yıllarca hapis yattı. General, amiral kalmamıştı hapsedilmedik. Zamanın Başbakanı, savaş gemilerine komutan atayacak subay bulamadıklarından yakınmıştı. Haydi, birileri ve sosyal medya trolleri tarafından koparılan yaygaraya bakılarak kapatılsın MSÜ, kim varsa meslekten ihraç ediliversin(!) Kolay, bir Canikli bulunur, sekiz ayda daha iyisi yetiştirilir(!)
Bakın, ordu millî varlığın teminatıdır. Ordunun temeli yönetim kadrosudur. Orduyu zaafa uğratacak her şey, barışta hasımlar karşısında elimizi zayıflatır. Caydırıcılığımızı, müzakere gücümüzü azaltır. Savaşta ise Balkan felaketi benzeri sonuçlara yol açar.
Son yılları hatırlayalım. Ordu iki büyük operasyona maruz kaldı. Önce FETÖ, kurduğu Paralel Devlet Yapılanmasıyla orduya sızdı. Sonra ERGENEKON, BALYOZ vb. kumpaslarla komuta kademesini çökertti. Sınav sorularını ele geçirerek orduya girişleri kontrol altına aldı. Sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişimi geldi. Bu defa da onun ardından, ordudaki FETÖ bağlılarına büyük bir temizlik yapıldı.
Bunların yol açtığı ağır travma çok büyük çabalarla, çok büyük fedakarlıklarla zar zor ancak giderildi. Hâlâ izlerinin görüldüğü yerler var. Akıllar başa alınmalı orduyla oynamanın iyi sonuçları olmaz.
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist