MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELE!
Öncelikli ve üzerinde düşünülmesi gereken soru şu olmalı, Kürtler mi, PKK’mı? PKK-ML, önce Sovyet Rusya’nın desteği ve Suriye’nin himayesinde ortaya çıktı. Ağırlıkla Stalinist bir tavır ortaya koydu., 1997 yılına kadar eylemlerini incelediğimizde, Güneydoğu insanımız üzerinde yarattığı baskıyı, katliamlarından hareketle çok net olarak görebiliriz. Bir taraftan silahlı güçleri, terör ile diğer taraftan politik mücadelesi ile mesafe kat etti. 1997’den itibaren eylemlerini güvenlik güçlerini hedef alarak yoğunlaştırdı. Bu gün gelinen ortamda, her ülke kendi milli çıkarlarını gözeterek, içerideki etki ajanları vasıtasıyla bu örgüte desteğini sürdürmekte. Bir diğer soru şu olmalı, Kim Kürt ? Ankara’nın ötesi mi? Kürtçe, hakikaten bir dil mi? Kürtler dediğimiz insanlar kimler? Hedef Türkiye’dir. Bir Türk-Kürt savaşı çıkartılarak, ülke bölünmek isteniyor. Bu güne kadar, milletin sağ duyusu galip gelmiş ve birliğine sahip çıkmıştır ki bunu inkâr edemeyiz.
Geçmişte yaşanan hatalarla dolu , çözüm süreci PKK’nın elini rahatlatmış ve maalesef bir bölgede kontrolü adeta ele geçirdikleri izlenimi yaratılmıştır. Güney Doğu insanımızın bu durumdan son derece rahatsızlığı göz ardı edilebilmiştir.. Örgüt, silahın gücü ile vergi adı altında haraç toplamış, çocukları dağa götürerek devşirebilmiş, hendekler, patlayıcılar ve militanları ile şehirleri adeta kendi kurtarılmış bölgeleri haline getirebilmişti.
Neticede idare hatalarını fark ederek duruma müdahale etmiş, süreç sonucu yüzlerce şehit ve gâziye mal olmuştur. Kürt diyerek, yoğun psikolojik harekat sonucu, tanımladığımız bölge insanının öfkesi Türkler ve Türk devletine mi, yoksa şuur altında PKK’ya mı yöneliktir. Bu konu çok hassastır ve doğru tanımlamak lazımdır.
Türk milliyetçisi olarak bilinen bir siyasi partinin genel başkanının; geçmişteki tüm doğru söylemlerinin aksine bir tavırla, PKK kurucusu ve hükümlü caniyi TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’ davet etmesi ve UMUT Hakkı’ndan faydalanmasını istemesi yürekleri yakmıştır.
Terörist ile silahlı mücadelenin yanında bu örgütün siyasi kanadının yürüttüğü politik mücadeleye karşı, bilinçli bir mücadele şarttır.
Tehdit unsurunun maşası terör örgütünün silahlı kanadı ile silahlı, siyasi kanadı ile müzakere değil; siyasi mücadele şarttır.
31.10.2024
M. Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.