NEDEN AÇIK SÖYLEMİYORSUNUZ? ELBETTE, KÜRT SORUNU VAR!
Türkiye’mizin “üniter” yapısıyla derdi olmayan, Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünün hakikatli manasını özümsemiş, bayrağıyla, vatanıyla, mensup olduğu Türk Milletiyle onur duyan Kürt kardeşimin böyle bir derdi yok.
O ayrılıkta felaket olduğunu bilir. Ayrılmak için bir sebep olmadığının bilincinde, Türk’ün ve Kürt’ün aynı ağacın dallarından biri olduğunun idrakindedir.
Canı isterse evinde ve çevresinde annesinden öğrendiği Kürtçeyi konuşur.
“Ana dilimiz Türkçe” deyince bu tamlamadaki ana kelimesinin anne değil “esas”, “asıl” mânâsında kullanıldığını ve ülkenin resmî (esas) dilinin Türkçe olması gerektiğinin, resmî dilde ikiliğin ayrılık ve çözülme getireceğinin farkındadır.
- Kendi dilinde söylenmiş şarkı türküleri dinler, söyler. Kim karışır? İsterse anne dilinde yayın yapan medya kanallarını takip edebilir.
- Bütün Türk vatandaşının sahip olduğu haklara sahiptir. Kanunlar önünde eşittir.
- Aynı sosyal problemlerle uğraşır aynı imkân ve şartlara sahiptir.
- Cumhurbaşkanlığından, bakana; öğretmenlikten mühendisliğe istediği serbest mesleğe hiçbir ayrımcılığa tâbi tutulmadan sahip olabileceğinin ayırdındadır.
- İstediği yere gidip gelebileceğinden, suç işlemediği müddetçe herkes kadar hür olduğundan emindir.
- Ülkenin bütün imkânlarından en ufak bir ayrıma tâbi tutulmadan faydalandığını ve faydalanacağını bilir. Gerekirse, bu ülke uğrunda her vatansever gibi can, kan, emek vermek için de gönüllüdür.
Evet, Kürt sorunu vardır. Ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyenler için şimdilik ilk sırada Kürt sorunu vardır; daha sonra Çerkez, Boşnak, Abaza, Çeçen, Laz vb. sorunları da olacaktır. Türkiye’nin lokma lokma edilmesi için onlara göre bütün etnik kökeni farklı olanların ayrılık istemesi gerekir. Bunun ilk adımını “ana dilde eğitim” kisvesine bürüdükleri fitne tohumunu yeşerterek atacaklardır. Kardeşlerimiz, ayrılıktan taraf olmadığı müddetçe onlar için sorundur.
Doğru, Kürt Sorunu vardır ve ben size onların istediği çözümü söyleyeyim:
- Giresun, Erzincan, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay hattında bir çizgi çekin; bu çizginin doğusundaki Anadolu toprağını verin;
- Irak, Türkiye, Suriye, İran’ın belli kısımlarını içine alan Yahudilerin arz-ı mevut dediği toprağı bağımsız Kürdistan olarak tanıyın. (ki daha sonra, büyük İsrail projesi gerçekleşsin.)
- Apo’yu kırmızı halıyla TBMM’de bandoyla karşılayıp İmralı’da binlerce askeri kendisine köle yaptığınız için özür dileyin, Diyarbakır’ı Kürdistan’ın başkenti olarak tanıyın.
- Binlerce canımıza mal olan teröristlerin 50 yıldır geberttiklerinizin ailelerine tazminat ödeyin.
- Tanıyın Ermeni techirini. Ağrı dağını da Ermenistan’a verin.
- Ayasofya’yı Vatikan’a çevirin. Bartelemiyos’a da papa olarak ekümenlik verin.
- Kıbrıs’tan Türk askerini çekin. O zaman Kürt sorunu çözülür; ama, Türkiye kalır mı?
- Bunu mu istiyorsunuz? Kürt sorunu var diyen herkes, işte bu menfur amaca hizmet eder.
Bu kadar net…
Vatan hainlerinin ve işbirlikçilerinin ağzında gevelediği bu. Yoksa bilmiyorlar mı, Kaçkar’daki Asiye ninemle Urfa’daki Aşo ninemin aynı yoksullukla, çileyle cebelleştiğini?
“Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı” diye haykıran Akif’e kulağını tıkayıp büyük İsrail projesinin neferi olacaksan, sen bilirsin; ama unutma, biz daha ölmedik!
03.11.2024
Emine ÖZGENÇ
Eğitimci / Yazar