
NEY VE AKŞAM
Mevlevi han oturmuş, boynunu bükmüş sağa,
Maveradan öteye, bakıyor çok uzağa.
Akşamın gurup vakti yürür iken geceye,
Bir neyzenin nefesi saldı bir düşünceye.
***
Neyzenin parmakları, okşayarak kamışı,
Asırlardan ses verdi, başlattı şahlanışı.
Aldı başını gitti duygu, düş ve hayaller,
Mevlana’nın nefsinde açıldı merhaleler.
***
Yine onun mirası, yine tekrarlar sözü,
Yine sıcak bir davet, sarar, sarmalar özü.
Dalında bir gül gibi, müjdesi nefes yakar,
Mevlana Celaleddin, hemen semaha kalkar.
***
Herkesi çağırarak, gel diyordu, yine gel,
Umut kapısıdır bu kalkar bütün engeller.
Açıldı ney sesinde bir dünyaya yolumuz,
Bir avcumuz semada, yerde diğer kolumuz.
***
Dağlar ardından güneş, devrilipte sönerken,
Her can Mevlana oldu, yandı sema dönerken.
Tutuşturdu yüreği, kamışta nefes yandı,
Duygular çiçek açtı, gönül arşa dayandı.
***
Masum çocuklar gibi,mahzunlaştı genç,yaşlı;
Ses kamışa ruh kattı, kamışsa başkalaştı.
Ulvileşti duygular, yürek derinliğinde,
Bir huşu ki sormayın, insanın benliğinde.
***
Ney sesiyle tutuşup Mevlana’ca yananın,
Gönlünden huşu gitmez, yeis yoktur inanın.
Yanıyorken o neyin, herkes yanık sesinde,
Neyzen neye can kattı, yanan o nefesinde.
***
Ney faslında uzarken, zamanda bu şaheser,
Duygular huşu ile, dimağlarda gülümser.
Bir başka mevsim başlar,sükûnetle dinlerken,
Besteler dile gelir, kamış yanıp, inlerken.
***
Ben diyenler meydanda, benliğini yakarken,
Açılır tüm kapılar, kalp gözüyle bakarken.
Teferruat yok olur, güzellik perdahında,
Bir ulviyet dökülür, o kamışın ahında.
***
Şimdi yürüdü ruhlar, uhrevi bir âleme,
Davet hala geçerli, Mevlana’ca gelene.
Aşkın esrik bakışı yakarken nefes nefes,
Gönül kamışa akar, yükselir kamıştan ses.
***
Alır, çeker içine, bir yanardağ ateşi,
Can evine yerleşir o sevdanın güneşi.
Bakışlar mahzunlaşır, boyunlar büküldükçe,
Bir başka âlem başlar, neyden ses döküldükçe.
23.02.2025
Sadık SOFTA
Eğitimci / Şair / Yazar / Halk Bilimci
