
SÖZCÜKLERİN DUYGUSAL ANLAMI
Birçok sözcüğün sözlük anlamlarının yanında, insanlarda derin duygular uyandıran bir de duygusal anlamları vardır. “Anne” sözcüğünün sözlük anlamı “çocuğu olan kadın”dır. Ama nerede kullanılırsa kullanılsın, herkese kendi annesini hatırlatır; sevgi, özlem, mutluluk duyguları canlandırır. “Kardeş, arkadaş, dost, evlat, torun, dede, baba vb.” sözcükler de öyle. “Şehit, gâzi, silâh arkadaşı, asker, öğretmen, doktor, ebe, postacı” sözcükleri, sözlük anlamlarının çok ötesinde duygusal anlamlar taşır. “Katil, hırsız, gammaz, hain, alçak” vb. sözcükler, duyanlarda nefret uyandırır. “İğrenç” sözcüğünü işitenlerin mideleri bulanmış gibi olur.
Millî kültürün oluşumunda öne çıkan, genç kuşakların eğitimlerinde yer verilen anahtar sözcükler duygusal anlamlar kazanır. “İstiklâl” sözcüğü buna bir örnektir. Millî marşımızın adıdır. 1919’dan 1922’ye sürdürülen, “Ya istiklâl ya ölüm.” kararlılığıyla atılınan millî mücadelenin gerekçesidir. “İstiklâl, İstiklâl Harbi” sözleri, o kültürü almış Türklerin zihninde bütün bir millî mücadeleyi canlandırır. O sözü işiten eski kuşak o günlerin heyecanını yaşar.
Bu yüzden dilde arılaşma gibi iyi niyetle de olsa böyle anahtar sözcüklere ilişmemek gerekir. Diğer alanlarda “müstakil ve İstiklâl” yerine bağımsız, bağımsızlık sözcükleri kullanılabilir. Ancak “İstiklâl Harbi” yerine Kurtuluş Savaşı dediğinizde o sözcüklerle yetişmiş kuşaklarda o duygusal anlamları yitirirsiniz. “Ya İstiklâl ya ölüm.” diyemezsiniz. “Ya bağımsızlık ya ölüm.” sözü aynı duygusal heyecanı yansıtmaz. “Müstakil”e artık hiç gerek yok; ama bırakın “bağımsızlık” yanında “istiklâl” sözcüğü de yaşamayı sürdürsün. Eğitim yoluyla genç kuşaklarda yeni sözcüklerle aynı duygusal anlamların oluşturulması çok uzun zaman alır, bazen hiç mümkün olmayabilir.
Herkeste aynı duygusal anlamları uyandıran sözcükler dışında bir de her kişi için kendine özgü duygusal anlamı olan sözcükler vardır. Amansız bir hastalıktan çok sevdiği birini yitirmiş kişi için o hastalığın adını duymak aynı acıları tetikler. Bir başkası için bir sözcük, erişmiş olduğu büyük bir başarıyı ve tattığı mutluluğu çağrıştırır. “Aşk” sözcüğü, sevdiğine kavuşan ile kavuşamayan için aynı değildir. “Polis” sözcüğü, çok iyi örnekleriyle karşılaşmış, yardım görmüş biri için başka; kötü örneklerle karşılaşmış biri için başka, suçlular için bambaşka duygular çağrıştırır.
Saygılı insanlar karşılarındaki kişiyi duygusal olarak kötü etkileyebileceğini bildikleri sözcükleri kullanmaktan kaçınırlar. Dili iyi kullananlar sözcüklerini seçerken duygusal anlamlarını da göz önünde bulundururlar. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmak isteyenler, bu konuya özen göstermelidir. Edebî metinlerde, özellikle şiirde bu, çok daha önemlidir.
13.04.2025
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist


