TÜRK’ÜN VAROLMA KAVGASI
Osmanlı Devleti’nin fütuhat devri 1683 2. Viyana kuşatması ile sona ermiş, sona ermekle kalmamış ve fethedilen topraklar o tarihten itibaren birer birer kaybedilmeye başlamış idi.
1876 Osmanlı – Rus, 1911 Trablusgarp, 1912 – 1913 Balkan Savaşları ve nihayet hayatta kalma ümidi ile girilen 1914 – 1918 Birinci Dünya Savaşı sonun da bütün cepheler de Mehmetçiğin yiğitçe dövüşmesine karşın mağlubiyet kaçınılmaz bir son olarak yaşandı.
15 Mayıs 1919’da İzmir, Yunan kuvvetlerince; 16 Mart 1920’de İstanbul, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan kuvvetlerince işgal edildi.
Osmanlı hakanı ve İslam dünyasının halifelik makamı esaret altında mütareke dönemi hükumetleri artık birer kukla idiler.
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşması ile Osmanlı Türk İmparatorluğu teslim oldu.
Aslî unsur Türk milletine görünürde Anadolu’nun ortasında tabir-i caiz ise koyun pöstekisi kadar bir yer bırakılmış ise de kısa sürede İngiltere’nin desteğindeki Yunan ordusu buraları da almak üzere harekete geçecek idi.
Muğla, Antalya İtalyan; Adana, Urfa, Antep, Maraş, önce İngiliz, daha sonra Fransız İşgaline bırakılmıştı.
Kars, Ardahan, Sarıkamış ve Sivas’ta büyük Ermenistan, Doğu Karadeniz’de Rum-Pontus devletinin kuruluş çalışmaları başlamıştı.
Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması, ardından Amasya’da yayınlanan Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar ile ”Milletin içine itildiği tehlikeyi yenebilmek yine milletin irade ve azmiyle mümkün olacaktır.” diyenler 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiklerin de ”YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” kararına varmışlardı.
Osmanlı hükumetinin 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’ni imzalamış ve mütareke hükümlerine uyulması için yayınladığı emir ve tamimler, asil Türk Milletinin şan ve şerefle dolu geçmişine, milli karakterine, onur ve haysiyetine uygun olmadığından Türk milleti önce bu mütareke ve sonra da Sevr Antlaşması hükümlerine EVET demeyi aklından geçirmemiş, ”Vatanın namus, bağımsızlığın millî karakteri olması noktasından hareket ile teslimiyet ve işgale HAYIR demiştir.
Hayır demiş ve bu ”hayır”, Osmanlı padişahı ve halifesi ile hükumetince, hayret edilecek bir şekilde hoş görülmemiş, isyan, başkaldırı olarak kabul edilmiştir. Şeyhülislam makamında alınan bir fetva ile fikren, Kuva-yı İnzibatiye – Kuva-yı Ahmediye isimleri altında, işgal kuvvetlerinin maddî desteği ile kurdukları silahlı birlikler ile zor kullanarak Anadolu’nun üzerine var güçleri ile çullandılar, yer yer çıkarttıkları isyanlar ve iç çatışmalar ile binlerce inanmış masum insanı fikren şüpheye düşürerek, katlederek, kardeş kanını oluk oluk akıtarak millî direnişi kırmaya çalıştılar.
İşgal kuvvetlerinin esir Tek Adam baskısı ve yandaşları ile hür bir vatan toprağı üzerinde özgürce yaşamak isteyen cesur yürekli, aklın ve mantığın hakim olduğu insanlar arasında bir FETVA kavgası EVET-HAYIR kapsamında yaşandı.
Küçük düşünen, maddeyi ön plâna alan, maddenin esiri olmuş, ezik, tembel, ruhların mana yapılarının da aynı hava içersinde güçsüz, gelişemeyen, yenilgiye mahkum yapıları, millî ve manevî güç ile beslenmiş, aklın ve sağ duyunun hakim olduğu Ruh, Mana ve Madde yapısı karşısında başarısızlığa mahkumdur.
Bu sebeple, ruh ve mânâ yapısı güçlü Türk milleti, kendisini yok edecek tehdide, zalime ”DUR!”, müstevliye ”BU TOPRAKLARA GİREMEZSİN”, İstanbul Hükumetine ”HAYIR” demiş ve TÜRK MUCİZESİ, millî karakteri doğrultusun da Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleşmiştir.
Bin yıldan bu yana Türk milletinin ve de bu gün Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını yok etmek isteyen emperyal güçler güdümündeki sözde aydın, sosyal demokrat, ulusalcı, dinci, tarikat maskeli, hırsız, namussuz vatan haini, insanlıktan nasibini almamış, şahsi hesapları uğruna, millî ve manevî değerlerimizi olabildiğince istismar edenler ile kavgamız sürmektedir.
Gün siyasî çıkar hesapları uğruna iç kavgalara son vererek topyekun mücadele günüdür. İyi bir gelecek için, ebed-müddet devlet için, var olmak için bir olmak zorundayız.
Atalarımıza, şühedaya, gazilerimize ve de istikbalimizin teminatı çocuklarımıza bunu borçluyuz.
M. Yavuz ELBİRLER
Em. Gn. Md.lüğü E. İsth. D. Bşk.