
YENİDEN AÇILIM = YENİDEN SEVR
Medyada kirli bir kampanya var:
Öcalan çağrı yapacakmış! Zannedersiniz ki; bu eli kanlı terör elebaşısı, Türkiye’ye barış ve demokrasi getirecek! Kısa süre önce de Hizbullahçı Hüdapar, “İslamcı Kürdistan” için bölücü/yıkıcı görüşlerini açıkladı. Bölücülere her şey serbest ama Ümit ÖZDAĞ gibi vatan savunucuları Silivri’de tutsak. Peki bu yeni Açılım ile Türkiye nereye götürülüyor. Büyük resim nedir? Merak edenler için bilgiselde olgularla anlatalım:
- Öcalan katilinin ipini tutan veya Hüdapar’ı konuşturanlar, 110 yıl önce memleketimizi işgal eden Emperyalistlerdir. İşgal ile ne amaçladıklarını 1916 tarihli ve o zaman gizli bir antlaşma olan Sykes-Picot ile belirlemişler ve bunu Sevr ile Osmanlı’ya imza ettirmişlerdi. Bakın, bu antlaşma ile Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağı aşağıdaki harita gösteriliyor.
- Dikkat edilirse; haritada Suriye-Irak ve kuzeyindeki Anadolu toprakları Osmanlı’dan alınıyor. Nitekim bu bölgeler sonrasında işgal edilmişti. İşgal edilen bölge, Ortadoğu’yu besleyen SU KAYNAKLARI (Fırat ve Dicle havzası) ve Dünyanın ihtiyaç duyduğu PETROL sahalarıdır.

- Su ve petrol sahalarını kontrol etmek için temel yöntem, Kaleyi içerden çökertmektir. Yani, ETNİK VE MEZHEP TEMELLİ ÇATIŞMALAR çıkarılmalı ve bölgede üniter yapıda “ulus devlet” oluşması muhakkak önlenmelidir. Çelişkiye bakın ki; bölgemizdeki su ve petrol sahalarına göz diken emperyalistler, kendi ülkelerinde ulus devlet/ üniter devlet oluşumuna ve bunun geliştirilmesine büyük önem vermektedir.
- Sykes-Picot Antlaşması’nı Ruslar açıkladı; ama bu antlaşma ve Sevr’i, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde büyük Türk milleti Kurtuluş Savaşı ile yırttı. Ardından, 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile millî üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atıldı. Kurtuluş Savaşı’ndaki efsanevî başarı ve 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, emperyalizmin bölgesel hedefleri (su/petrol) için hiç hesapta olmayan bir engeldi ve emperyalist saldırılar CUMHURİYETİ HEDEF alarak, ara vermeden devam etti.
- Cumhuriyetin ilk 15 yılında meydana gelen 18 ayaklanma, Türkiye’nin hedefte olmaya devam ettiğini gösteriyordu. Yöntem aynıydı! Ya “Din, elden gidiyor.” deyip SİYASAL İSLAMCI kalkışmalar tezgâhlanıyor ya da KÜRT SORUNU diyerek etnik yapı karşıtlığı üzerinden bir iç savaş kurgusu yapılıyordu.
- Aradan 100 yıl geçti ve jeopolitik mücadelede değişen bir şey yok. Emperyalistler, hâlâ DEMOKRASİ VE BARIŞ GETİRECEĞİZ diyerek Ortadoğu’yu bölmeye ve iç çatışmaları körüklemeye devam ediyorlar. Son olarak, 2011’de başlayan Arap Baharı ile Türkiye de dahil, Ortadoğu’ya bilmem kaçıncı kez DEMOKRASİ (!) ve BARIŞ (!) getirmeye çalışıyorlar. Dikkat ettiyseniz, 2011’den bugüne, Ortadoğu’da iç savaşlar yeniden hortladı ve devletler birer domino taşı gibi devrilmeye başladılar. Bölgemizde Irak ve Suriye en trajik yıkımların yaşandığı iki ülke oldu. Bu iki ülkede yönetim değişti ama demokrasi gelmedi. Bu arada, Türkiye’ye 13 milyon sığınmacı ve kaçak yönlendirilerek, açık bir demografik işgal başladı.
- Şimdi lütfen, aşağıdaki güncel Suriye Siyasi Durum Haritası’na bakınız. Irak gibi Suriye de parçalandı ve emperyalist güdümündeki terör örgütlerince paylaşıldı. Fırat batısında HTŞ, doğusunda PYD (PKK) hakimiyet sağladı. Suriye’deki mevcut durumu 110 yıl önce çizilen ve Sevr Antlaşmasına kaynaklık eden Sykes-Picot haritası ile kıyaslayın: 110 yıl sonra yeniden SEVR KOŞULLARININ oluştuğunu görüyorsunuz değil mi?

- Sözün özü, 110 yıllık bir jeopolitik mücadele ile yeniden SEVR dayatılıyor. Memleket, ağır bir sığınmacı/kaçak işgali altındayken, bir yanda Siyasal İslamcılık, diğer yanda Siyasal Kürtçülük ile yeniden iç çatışma ve bölünme körükleniyor. Yani, “Siyasal İslamcılık” ve “Kürt Sorunu”, “demokrasi ve barış” söylemleri 110 yıllık bir oyundur ve karşılığı iç çatışma, kan, göz yaşı ve bölünmedir.
- Bugüne dönelim. Kirli ve yönlendirilmiş medya kampanyası ile bebek katili terörist elebaşı adeta kurtarıcı gibi pazarlanıyor. 110 yıllık emperyalist saldırı dikkate alındığında, Öcalan denen terörist elebaşı, büyük jeolojik satrançta en fazla “piyon” olabilir. Onun emperyalist ağızla söyledikleri/söyleyecekleri, Kürtlere değil, sadece Emperyal efendilerine hizmet eder. Ve eğer bölünürsek, etnik aidiyeti ne olursa olsun, hepimizi emperyalizmin kölesi ve uşağı yaparlar. (Anayasa 66’ncı maddedeki vatandaşlık bağı temelli Türklük tanımı, bu nedenle, çok önemli) Durum böyle olunca, PKK’nın silah bırakacağı ve böylece “terörsüz Türkiye’ye ulaşılacağı” sözlerine inanmak için ya aklımızı kaçırmış olmalı ya da gözü kapalı parti fanatiği olmak gerekiyor.
- Devletin ele geçirip yargıladığı ve ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü eli kanlı bir terörist elebaşının “demokrasi ve barış elçisi” gibi pazarlanması, Dünyada eşi, benzeri veya örneği bulunmayan bir cinnet halidir. Milletimiz ile dalga geçilmesidir! Öcalan teröristi üzerinden ilerleyen emperyalist saldırı, sadece aziz şehitlerimizin hatıraları ve geride kalan yakınları ya da kahraman gâzilerimize değil, milletimizin bütününe yönelik bir saldırı ve saygısızlıktır.
- Bugün olan biteni yeniden düşünme ve değerlendirme günüdür. Terör örgütlerinin barış ve demokrasi getirdiği bir ülke yoktur. Terörle müzakere ederseniz, “ulusal bütünlük ve egemenliğinizi” müzakere etmek zorunda kalırsınız. Taviz verirseniz ulus-devlet, üniter-devletiniz yıkılır! Hangi partiyi desteklerse desteklesin, vatansever herkesi, olan biteni sağduyu ile tekrar değerlendirme yapmaya davet ediyorum!
- Ümit ÖZDAĞ gibi terörle mücadele uzmanı bir akademisyen/siyasetçi tutuklu kalırken, terör elebaşı Öcalan serbest kalırsa, demokrasi/barış yalanının sonucunu kısa sürede görürsünüz!
Henüz vakit varken gelin yanlıştan dönün! Tutuklama, gözaltı sağanağına son verin! Memleketimizde yeniden hukukun üstünlüğünü egemen kılalım ki, milletimizin “MÜDAFAA-İ HUKUKU” mümkün olsun.
23.02.2025
Dr. Fikret BAYIR
E. Kur. Alb. / Zafer Partisi Gn. Bşk. Yard.



