YUNUSÇA BAŞLAMAK
Önümüzdeki süreçte hem Türkiye’de hem dünyada öncülük yapabilme potansiyeli, ancak ülkü sahibi olanlarla bir imkâna ve arkasında gerçeğe dönüşebilir. Ama bu ihtimalin gerçekleşebilmesi, kişilerin nefsanî kararlarından ziyade ideolojinin yenilenmesine bağlıdır.
İdeolojinin temeli olacak ülküyü en kısa şekilde, tek bir paragrafta ve belki de tek bir kavramla nasıl özetleyebilirim, diye düşündüm.
Tarih sahnesinde yüksek medeniyet, bir milletin gerekli potansiyele sahip olması durumunda, kol, beyin ve vicdan kuvvetini bir imkâna dönüştürerek meydan okuyabilmesiyle kurulmuştur. Eski Türkler, sınıfsız toplum yapıları ve organizasyon kabiliyetleriyle dünyaya düzen (Nizamı-âlem) vermeye soyunmuşlardı. Bu, birinci meydan okumamızdı. İkinci kez aynı göreve fikren örtüştüğümüz . İslam ile devam ettik. Teknoloji, sanayileşme ve kapitalizmin meydan okuması karşısında kendi kabuğumuza çekildik; yenildik, eşyanın tabiatı gereği sahneyi terk ettik. Batı’yı, yani kapitalizmi aşan ve tüm insanlığı kucaklayan üçüncü meydan okumamız nasıl gerçek olabilir?
Önce kültürel ayrışma yaşayan Anadolu insanına, arkasından Türk coğrafyasına ve tüm insanlığa düzen verebilmenin şartı, kimsenin ötekileştirilmediği, bagajlardan kurtulmak adına geçmişin olumsuz algılarını hatırlatan kavramların kullanılmadığı, insanlığın ulaştığı bilgi düzeyinin ortak hafıza kabul edileceği ve özünde insan merkezli bir söylem… YUNUSÇA…
Bu topraklardan tüm dünyaya duyurabileceğimiz ve tüm insanlığa armağan edebileceğimiz bir kavrama sahibiz aslında: GÖNÜL…
Gönül harmanında her dem yeniden doğarız.
Yakup Bilgin KOÇAL
Yalova E. Blediye Bşk.