KUZİNEDE PATATES Mİ? KESTANE Mİ?
Kuzine, galiba o sihirli aletlerden /eşyalardan sadece biri.
Sihirli ve hünerli yanları çeşitlilik gösteriyor.
Neden mi?
İlk etapta, ana amacı olan evi ısıtma marifetini gerçekleştiriyor. Elbette, bu onun ana amacı. Ama, bununla bitiyor mu?
Bitmiyor elbet!..
Kuzineye adını veren ana gövde, aynı zamanda fırın görevini de üstlenmiş. Değişik hamur işi yiyecekler, bu bölümde pişerek sofradaki yerinde hazır ve nazır oluyor.
İştahla yiyebiliyorsunuz.
Afiyet olsun!..
Bizim çevrede gelenekselleşen bir marifeti daha var bu “guzine” denen sobaların.
***
Kuzinede Patates…
Orta boy veya orta boya yakın patatesler yıkanıp kuzineye atılıyor. Orada bir güzel kavrularak pişiyor. Usta eller onun kıvamını da çok güzel hazırlıyorlar.
Kuzinede pişen patateslerin değişik bir boyutu daha vardır. Bunar yemek, karın doyurmak amacını taşımıyor. Sanki akşam sohbetlerinde, çoğu zaman çaydan önce daha güzel oluyor. Bazan da patatesler yenirken, aynı anda çay ikramı da yapılabiliyorlar.
Zaman zaman bizim “Gelin Ayşe” büyük kayınçinin hanımı. Beni ara: “Sadık ağabey, akşam bize bekleriz; kuzineye de patates atacağım.” derdi. Sık olmasa da giderdik. Aile efradından ya da yakın dostlardan bu akşam misafirliğindeki sohbetlerimize katılır, sohbetimize ortak olur, kuzinede pişen patateslerle de çayımızı da yudumlayarak değişik bir ortamı da paylaşırdık.
Bu ortamda, bazıları patatesleri saymaya uğraşıp, kabuğundan temizleyeyim diye zaman harcarken, bazıları da patatesi olduğu gibi, ortadan bölüp bir parçasını soymadan mideye gönderiyorlardı. İlk zamanlarda bu benim çok tuhafıma gitmiş, bunu anlayanlar da kahkahayı basmışlardı. Hatta bana takılmaktan da geri durmamışlardı. İnsan nelere alışmıyor. Biz de onların böyle, kuzinede patates yemesine alıştık. Bu, Gelin Ayşe ile aramızda bir anlaşma gibi olmuştu. Misafirliğe her davet ettiğinde benim onlara gitmeyeceğimi hissedince, hemen kuzinede patatesi öne sürüyor, peşin peşin pazarlık ve beni bununla tehdit ediyor, peşinden de mutlaka gelmemi sıkı sıkı tembihliyordu.
Şimdi yine tam kuzinede patates zamanı.
Fakat artık, o aramızda yok.
Rahmet olsun, mekânı cennet olur inşallah…
***
Kuzinede Kestane…
Kuzinede kestane, normal sobanın üstündeki kestaneden daha pratik bir şekilde yapılır. Aynı anda daha çok kestaneyi kebap yapabiliyorsunuz.
Sizin kuzinede kestane için yüz küsür kilometreden fazla yol gittiğiniz olmuş muydu?!..
Bizim öyle bir anımız oldu.
Bir gün, Etkin Düşünce Akademisi üyeleri olarak kendi aralarında sohbet ederken, bu kuzinede kestane kebabı sözünü ortaya attım. Nuri de, -ben ona hep Dağ Baba diyorum- bunu yapabileceğimizi, kendisinin müsait bir mekânı olduğunu belirterek sohbetteki arkadaşları davet etti. Bu davet kabul gördü ve Çankırı Karaköprü’deki bahçe evinde bunu gerçekleştirdik. Akşamdan başlayan sohbet gece yarısını geçmiş, saat gecenin sessizliğinde 0.3’e kadar sürmüştü.
Sohbete katılanlar, sohbet ehli insanlardı.
Ahmet Kıymaz, Ben, Salih Yalçın, Hazım Memiş, Murat …
Kafile, sürdürülen sohbetin ardından bütün yüzler güleç ve tekrar etmesi dileğinde bulunularak ayrılmış, Çankırı’da ikâmet edenler evinin yolunu tutarken, Ankara’dan gelenler de; Ankara’nın yolunu tutmuşlardı.
Sohbetin durumu mu?
Hâlâ tadı damaklarda yer etmiş, sohbet ortamı ise aklımızın bir köşesinde bütün canlılığı ile yaşıyor.
Sadık SOFTA
Eğitimci / Halk Bilimci / Şair / Yazar