
“Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
6 ŞUBAT DEPREMİ: Bir Ulusun Vicdanı
Yitirdiklerimizin Hesabını Sormak, Geleceğimizi Korumak Zorundayız
6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Bu büyük felaketin yarattığı acılar hâlâ taze. Hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarına bir kez daha sabır diliyoruz.
Ancak aradan geçen iki yılda, acılarımızı dindirecek ve kayıplarımızın sorumlularını adalet önüne çıkaracak somut adımlar atılmadı. İhmaller zinciri, bir doğa olayını toplumsal bir trajediye dönüştürdü. Deprem sonrası kriz yönetimi yetersiz kaldı, yeniden inşa süreci ise plansız ve ranta dayalı yürütüldü.
Bugün, deprem bölgesinde çadır ve konteyner kentlerde yaşayan on binlerce insan hâlâ kalıcı konutlarına kavuşamadı. TOKİ projeleri ve diğer konut inşaatları yavaş ilerliyor; teslim edilen konutlar ise eksikliklerle dolu. Güvenli konutlara olan talep nedeniyle kira fiyatları fahiş seviyelere ulaştı ve depremzedeler barınma krizinin ağırlığı altında ezilmeye devam ediyor.
Bölgedeki ekonomik durum da içler acısı. Birçok işletme kapanırken, işsizlik oranı hala yüksek. Depremzedelere verilen maddi yardımlar yetersiz; birçok aile geçim sıkıntısı çekiyor. Tarım arazileri, fabrikalar ve ticaret altyapısı büyük ölçüde zarar gördü ve toparlanma beklenenden çok daha yavaş ilerliyor. Yıkılan yollar, köprüler ve zarar gören ulaşım altyapısı tam olarak onarılamadı.
Temel hizmetlerdeki aksaklıklar, halkın yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürüyor. Su, elektrik ve kanalizasyon altyapısındaki eksiklikler nedeniyle özellikle kırsal alanlarda yaşam şartları hala zorlu. Depremde hasar gören hastaneler tam kapasiteyle çalışmıyor, sağlık personeli eksikliği sürüyor. Psikolojik destek hizmetleri ise travma yaşayan depremzedeler için yetersiz kalıyor.
Adalet arayışı da maalesef beklenen hızda ilerlemiyor. Depremde ihmali olan müteahhitler ve yetkililerle ilgili davalar sürüncemede kalıyor. Yeni inşa edilen binalarda bile yapı denetimi konusundaki eksiklikler, halkın güvenini zedeliyor. Yıkılan okulların yerine yenileri yapılmadığı için öğrenciler kalabalık sınıflarda veya geçici yapılarda eğitim görüyor. Bu durum, özellikle çocukların akademik başarısını olumsuz etkiliyor.
Afet yönetimi ve kriz sonrası müdahalelerdeki aksaklıklar, devlet kurumlarına olan güveni sarsmış durumda. Kaybedilen yakınlar, yıkılan hayatlar ve belirsiz bir gelecek, toplumda derin bir umutsuzluk yaratıyor. Deprem bölgeleri de, tıpkı ülkedeki birçok yurttaş gibi, ihmal edilmiş durumda.
Özetle, deprem bölgesinde hâlâ temel barınma, sağlık, eğitim ve altyapı ihtiyaçları karşılanamıyor. Yurttaşlarımız kaderine terk edilmiş durumda. Bu, sadece bir yönetim zaafının değil, aynı zamanda bilinçli bir tercih olarak halkı görmezden gelen politikaların sonucudur.
Bu gerçeklerle yüzleşmek ve sorumluların peşini bırakmamak, hepimizin ortak görevidir. Bu felaketin yaralarını sarmak ve benzer acıların tekrar yaşanmasını önlemek için çaba göstermeliyiz. Halkın yaşam hakkını önceleyen, adalet ve eğitimi merkeze alan bir yaklaşımla hareket etmek zorundayız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa Nutku’nda ifade ettiği gibi:
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karsı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Unutmadık, unutturmayacağız. Yaralarımızı birlikte saracağız. Atatürk’ün izinde, cumhuriyeti ve adaleti korumaktan da asla vazgeçmeyeceğiz.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
6 Şubat 2025
Güneş ALTUNER