CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA CAMİLER AHIRA MI ÇEVRİLDİ?
TARİHSEL GERÇEKLER VE PROPAGANDALAR
Malum kişilerce malum maksatlarına nail olmak maksadiyle ortaya atılan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “camilerin ahıra çevrildiği” iddiası, özellikle Atatürk dönemi ve erken Cumhuriyet yıllarını eleştiren bazı kesimler tarafından dile getirilen bir konudur. Bu iddia, genellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulanan reformlar ve bu reformların dini yapılar üzerindeki etkileriyle ilişkilendirilir. Ancak, konunun gerçekliği, bağlamı ve sebepleri tarihçiler arasında tartışmalı ve farklı açılardan değerlendirilmektedir.
1. CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA UYGULANAN REFORMLAR
Cumhuriyet’in ilanından sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve modern bir ulus devletin inşası sürecinde çeşitli reformlar gerçekleştirildi. Bu reformların önemli bir kısmı laikleşme ve dinî kurumların devlet kontrolü altına alınmasıyla ilgiliydi (Zürcher, 2004; Bardakçı, 2019):
a. Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924): Eğitim sisteminin laikleşmesi ve dini eğitim veren medreselerin kapatılması amacıyla çıkarıldı (Lewis, 2001; Bardakçı, 2019).
b. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kurulması: Dinî yapılar üzerindeki kontrolü sağlamak için devletin bir kurumu olarak kuruldu (Mango, 2000; Karpat, 2016).
c. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (1925): Dinî kurumların modernizasyon sürecinde kapatılması kararlaştırıldı (Mango, 2000; Ülken, 2008).
Bu reformlar kapsamında bazı dini yapılar kullanım amacını değiştirmiştir. Ancak, “camilerin ahıra çevrildiği” gibi iddialar çoğunlukla bu reformları eleştiren kesimlerin söylemleri arasında yer almıştır.
2. CAMİ VE MESCİTLERİN FARKLI AMAÇLARLA KULLANIMI
Cumhuriyet’in ilk yıllarında özellikle kırsal bölgelerde ve savaştan etkilenen bölgelerde bazı cami ve mescitlerin geçici olarak farklı amaçlar için kullanıldığı bilinmektedir. Bu, genellikle zorunlu ihtiyaçlardan doğan geçici bir durum olarak kaydedilmiştir (Lewis, 2001; Şapolyo, 1982):
a. Savaş Yıllarında Kullanım: Kurtuluş Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında, çeşitli dinî yapılar cephe gerisinde askerlerin barınması, depo veya hastane olarak kullanılmıştır. Bu dönemlerde ibadet amaçlı kullanılmayan bazı yapılar, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda farklı amaçlarla değerlendirilmiştir (Mango, 2000; Şapolyo, 1982).
b. Ahır İddiaları: Özellikle savaş sonrası ekonomik zorluklar ve kırsal bölgelerdeki tarımsal faaliyetler nedeniyle, bazı kullanılmayan veya harabe durumda olan yapıların hayvan barınağı olarak kullanıldığı iddia edilmiştir (Zürcher, 2004; Bardakçı, 2019). Ancak, bu durumun yaygın ve sistematik bir uygulama olduğuna dair somut kanıtlar sınırlıdır.
3. PROPAGANDA VE TARTIŞMALAR
Bu iddiaların çoğu, Cumhuriyet’in laikleşme politikalarına karşı eleştirilerin bir parçası olarak gündeme gelmiştir. Özellikle 1950’li yıllardan sonra, Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Atatürk dönemi uygulamaları ve laikleşme reformları eleştirilmiş ve dinî değerlerin korunması gündeme getirilmiştir (Mango, 2000; Karpat, 2016):
a. Politik Tartışmalar: Bu iddialar, genellikle Atatürk dönemi politikalarının dinî baskılama olarak algılandığı çevreler tarafından dile getirilmiştir. Özellikle, 1940’lı ve 1950’li yıllardaki çok partili siyasi ortama geçiş sürecinde bu tür söylemler, seçmen tabanının hassasiyetlerine hitap etmek için kullanılmıştır (Zürcher, 2004; Bardakçı, 2019).
b. Medya ve Popüler Kültür: Bazı medya organları, özellikle muhafazakâr yayınlarda, bu konuyu gündeme taşımış ve bazı örnekler üzerinden tartışmalar yürütmüştür (Lewis, 2001; Bardakçı, 2019).
4. AKADEMİK VE TARİHSEL DEĞERLENDİRMELER
Tarihçiler ve akademisyenler arasında bu iddiaların doğruluğu ve kapsamı tartışmalıdır. Bazı tarihçiler, bu tür kullanımların istisnai ve geçici olduğunu, dinî yapılar üzerinde bir baskı politikasının sistematik olmadığını savunur. Diğerleri ise laikleşme sürecinin toplum üzerindeki etkilerini eleştirir ve bu iddiaların toplumsal hafızada yer etmesinin sebeplerini inceler (Zürcher, 2004; Ülken, 2008):
a. Resmi Belgeler ve Kanıtlar: Bu iddiaların çoğu, dönemin belgelerine ve arşivlerine dayanmaz. Genellikle tanıklıklar, kişisel gözlemler veya popüler söylemler üzerinden dile getirilmiştir (Mango, 2000; Şapolyo, 1982).
b. Dinî Yapıların Restorasyonu: 1950’lerden itibaren, Demokrat Parti ve ardından gelen hükümetler, özellikle dinî yapılar üzerinde bir iyileştirme ve restorasyon süreci başlatmıştır (Lewis, 2001; Karpat, 2016).
5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Sonuç olarak, “camilerin ahıra çevrilmesi” iddiası, somut kanıtlar ve belgelerle desteklenmeyen, genellikle Cumhuriyet’in laikleşme sürecini eleştiren çevrelerin söylemleri arasında yer alır. Bu iddiaların gerçekliği, belirli örneklere dayansa da yaygın ve sistematik bir politika olarak değerlendirilemez. Reformların ve dinî yapıların kullanımıyla ilgili yaşananlar, dönemin zorlukları ve toplumsal değişimlerin bir sonucu olarak görülmelidir (Zürcher, 2004; Bardakçı, 2019; Karpat, 2016).
18.11.2024
Av. Fahrettin ÖNDER
E. Öğ. Alb. / Hukukçu / Öğretim Görevlisi
KAYNAKÇA
Bardakçı, M. (2019). Cumhuriyet Dönemi Din Politikaları. İstanbul: İletişim Yayınları.
Lewis, B. (2001). The Emergence of Modern Turkey. Oxford University Press.
Mango, A. (2000). Atatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey. John Murray.
Şapolyo, E. S. (1982). Atatürk ve Türk İnkılâp Tarihi. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Ülken, H. Z. (2008). Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi. İstanbul: Ülken Yayınları.
Zürcher, E. J. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.
Karpat, K. H. (2016). Türk Demokrasi Tarihi: Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Temeller. İstanbul: Timaş Yayınları.
https://www.odatv.com/analiz/evet-inonu-bazi-camileri-depoya-cevirdi-iste-nedeni-23330
Hastane yapılan camilerden biri