DEVLET ADAMI
“Devlet adamı” sözü, devletin yönetiminde bakanlık, büyükelçilik, oy oranı yüksek bir partinin başkanlığı gibi çok üst düzeylerde görevli, etkili kişiler için kullanılır. Devletin yönetiminde yer almak devlet adamı olmak için yeterli değildir. Liyakatli ya da liyakatsiz pek çok kişi kaderin sürüklemesiyle devlet yönetiminde yer alabilir. “Devlet adamı” unvanını kazanmak için geleceği doğru yorumlamak, bugünden geleceği inşa etmek gerekir. Bugün yaşamayan bir yöneticinin 50 yıl, 100 yıl önce ortaya koydukları bugün meyvesini veriyor, devletin ve milletin yararı ortaya çıkıyorsa o, geleceği doğru okuyan gerçek bir “devlet adamı”dır. Tam aksi de vardır. Dönemlerinde yaptıklarıyla büyük devlet adamı sanılan, ancak kısa süre sonra devleti ve milleti büyük sıkıntılara sürüklediği anlaşılan yöneticiler de görülür.
Bizde vatanı kurtararak Cumhuriyeti kuran kadro örnek devlet adamlarıyla doludur. Bütün dünyanın büyük devlet adamlığını oy birliğiyle kabul ettiği Atatürk, devlet adamlığına soyunan herkesin çok iyi tanıması, anlaması ve benzemeye çalışması gereken en güzel örnektir.
Dış dünyadan da örnek vereyim: Adolph Hitler ve döneminin yöneticileri, 1933-1940 arasında büyük “devlet adamı” görüntüsü vermelerine rağmen hem ülkelerini hem dünyayı çok büyük felaketlere sürüklemişlerdir. Savaşın büyük yıkımıyla karşılaşan Almanya, savaş sonrasında iki büyük “devlet adamı” Şansölye Adenauer ve önce Ekonomi Bakanı, ardından Şansölye olan Ludwig Erhard ile küllerinin arasından ayağa kalkmış, ortaya konan Alman ekonomik mucizesi, bugünün güçlü Almanya’sını yaratmıştır.
“Devlet adamı” vakurdur. Hali, tavrı, konuşması muhataplarında saygı uyandırır. Hafiflik diye adlandırılacak davranışlardan uzaktır. Düşüncelerinde kararlılık vardır, durmadan zikzaklar çizen kararsızlıklar görülmez. Düşüncelerini yansıtan sözleri gelecek yıllara ışık tutmayı sürdürür. Pek çok sözü vecize (özlü söz) olarak millî kültürde yerini alır.
Burada bir anımdan söz etmeden geçemeyeceğim. Öğrenciliğimin son yıllarında çok büyük bir yönetici okulumuza geldi. Büyük salonda bize hitap etti. Ben devlet adamı sanarak geleceğimiz, meslek hayatımız için kılavuz edineceğimiz, hayat boyu aklımızda kalacak veciz sözlerle dolu bir konuşma beklerken büyük hayal kırıklığı yaşamıştım. İncir çekirdeğini doldurmayan, çok basit bir konuşmaydı.
Bir yöneticinin dün dedikleri ve yaptıklarıyla bugünküler taban tabana zıtsa ortada devlet adamı filan yoktur. “Büyük cesaret, cesur adım.” filan denerek ululanamaz. Çünkü ya bugün büyük yanlışlık yapmaktadır ya da dün yanlış yoldaymış. Dün yanlışın peşindeyse bugün doğru yaptığına nasıl güvenilebilir ki? Üstelik dün yanlış yaparak çok büyük kayıplara yol açmıştır. Dün doğru, bugün yanlışsa, sözü bile edilmez, derhal üstünün çizilmesi gerekir.
Ne yazık ki, bir yöneticinin gerçek “devlet adamı” olup olmadığına çoğunlukla tarih karar vermektedir. Bu yüzden liyakatsiz pek çok yönetici, zamanında büyük devlet adamı sanılmıştır.
04.12.2024
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist