HÜZÜNLÜYÜM!
Bu gün, 29 Ekim 2025…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kuruluşunun 102. yıl dönümü. Aslında ileriye, çok ama çok ileriye, umutla bakmamız gereken bir gün.
Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarına, o günlerde çekilen filmleri ve fotoğrafları görür iseniz bir daha bakın veya hafızalarınızı yoklayın. Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün nutkunu dinleyen insanların gözlerindeki, sevinci, mutluluğu görün lütfen.
Biz, 50. ve 75. yılları gördük ve yaşadık. İçimizde hep bir sevinç, yüreklerimizde umut ve onur var idi, o günlerde.
Göğüslerinde Atatürk resimleri ile beyaz gömlekli çocuklar, çocukların temsil ettikleri, Nene
Hatun, Sütçü İmam, Hasan Tahsin, Elif ve ”Allah, bir daha bu Millete İstiklal Marşı yazdırtmasın.” diyen Mehmet Akif Ersoy ve diğer Millî Mücadele kahramanlarını canlandırarak, onların ve diğerlerinin ağzından, şiirler ve deyişler ile Cumhuriyet’in nasıl ve ne bahasına kurulduğunu anlatan törenleri hatırladım.
Gözlerim dolarak izlerdim, o törenleri…
Evet hüzünlendim, geçen bayramda hüzünlü idim ve hüznüm her dakika artmakta.
Biz, törenlere, ilk okulda Yavru Kurt, orta okulda İzci ve sonraları okuduğumuz Polis Koleji Üniforması ile iştirak ettik. Yıllarca, yarınların umudu Atatürk’ün emanet ettiği Türk Gençliği onurla yürüdü törenler de. Askerî birlikleri izledik yıllarca, şan ve şerefle, yarınlarımızın güvende olduğunu ruhlarımızın derinlerinde hissederek… Onları ve illaki şanlı ordumuzun, kahraman erlerini, subaylarını, astsubaylarını görmek istiyorum; caddelerde, sokaklarda, tören alanlarında, dosta güven, düşmana korku veren endam ve yürüyüşleri ile… Amma yoklar, caddeler de sokaklar da, pop müzik konserleri filan düzenliyorlar şimdilerde.
Şükran ifadesi olarak çiçek bile koydurmuyorlar anıtlara…
Hüzünlüyüm, Cumhuriyet’imin 102. yılında…
Tutsak edilen, PKK ile savaşan komutanlarımı, Deniz ve Hava Kuvvetlerimi bir adım daha öteye taşıma gayretindeki komutanlarımı… Aklımdan düşmüyorlar.
Canım Vatanımı, aziz insanımı bölme gayreti içindeki, katiller sürüsünün, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm, binlerce insanımızın ölümünden sorumlu, bebek katili ile devletimin temsilcileri masaya oturup müzakere edildiğini unutamıyorum.
Askerimizi, polisimizi şehit ediyorlar.
Birileri çıkıp, derin devlet, provokasyon masalları anlatıyorlar.
Çözüm sürecinde devletimi, bütün kurumları ile çözdüler.
Hüzünlüyüm,
”Ankara’nın taşına bak,
Gözlerimin yaşına bak,
Türk Yunana esir olmuş,
Şu feleğin işine bak.”
sözleri ile Ankara marşını;
”Kanla, İrfanla kurduk, biz bu Cumhuriyeti” sözleri ile Harbiye marşını ve ulu önder ATATÜRK ve silâh arkadaşlarını özlüyorum.
Millî Mücadele günlerinden bugüne, Vatan, Millet, Devlet ve Bayrak uğruna can veren şüheda dan ve gâzilerimizden utanıyorum.
Çok, ama çok uzaklardan ”Ey Türk!.. Titre, kendine dön!” diyen bir ses kulaklarımda çınlıyor,
Herkes duysun istiyorum.
30.10.2025
M. Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.


