NASIL BİR DÜZEN TERCİHİ OLMALIDIR?
Bizde, devlet geleneği, belli kurallara bağlıdır. Bu kurallar, bazen bir topluluğu yeşertir, bazen kurutur. Her kuruluşta ve olaylarda da, gözetim ve denetim araçlarını kullanır. Milli Güvenlik Kurulunda da, iç tehdit kapsamına aldığı her sivil kuruluş, ideoloji, inanç, dün benimsemiş, bugün benimsememiş örgütler, kuruluşlar önemli değil. Bazen siyasilerdeki, bürokrasideki, sermayedeki, çok keskin dönüşler bunun eseridir. Onun için toplumu; zaman, mekan, şartlar değişimi, uygulamalar, hayrete düşürebilir. Gelecek, çok şeylere gebe.
Toplum sadece sahnenin içini görür, dışını görmeyebilir. İlerde Milli Güvenlik Kurulu, Akp’yi de, iç tehdit olarak görürse, olabilecekleri düşünmek, çok şeyleri getirirse, şaşmamak gerekir. Tarih tekerrürden ibarettir. Siyasi tarihimizde bu sistemler, yaptırımlarla doludur. Demokrat Parti ve çok siyasi partilerin, akıbeti böyle değil mi? Ayrık otunu, laleyi, yetiştirenler, bazen de, bunu tehlikeli bulur, biçerler. Güneş herkese eşit görünür, kimi tatlı olur, kimi acı olur. Uygulayanın tercihine bağlıdır. Karakterin bazen kaderin olur. Hatayı kendinde ara. Donanımı, iyi yönde kazanıma çevirmek, belalardan arındırır. Keşkeler, fayda etmez. Bahaneler de, çare değildir.
Bu işlerden kurtuluş, hukuk devleti, milletin refahı, ilimle yönetim, evrensel yasal irade, akıl, bilim, ahlak, demokrasi, karnı tok, alnı pak, bilinçli ve düşünen bir toplum, birey, yetiştirme tercihi olursa, devleti rayına oturtur. Geleneksellikten, toplumdan, coğrafyadan, ders alarak, kendini tanıyarak ,rüşt halinde bulunmanın davranışı ve aklın kullanışı önemlidir. Bunları bilmek zorundayız. İnsan bilmediğinin düşmanıdır derdi Uğur Mumcu. Bugün hangi statüde olursa olsun, kirli rejimin söylemleri, dillerde dolaşıyor. Araştırma, sorgulama, branş olmadan kimi hakim, kimi zaptiye oluyor. Her alanda başkalarının yazdığı hikayeler, siyasetin ürettiği suçlar, ayyuka çıkıyor. Bremen Mızıkacıları gibi çoğunun dilinde bu. Toplum baskısı haline geliyor. Keyfilik her alanda meslek oldu. Kutsallar kirliliklerin, örtü markası oldu sanki.
Dünle, bugünü kavga ettirerek, gelecek inşa edilemez. Her aydının sorumluluğu, kendi döneminde, kendi çağında, mesuliyetini bilmektir. Devleti, her şeye, müdahale alanından kurtarmanın yolu budur. Yoksa ortak ilkelerde ve bu düşüncede, buluşmayan bir anlayış, siyaset, yönetim, hem devlete, hem millete fayda getirmez. Kirli vesayet devam eder. Devletin yükünü azaltmak, saydamlıkla, akılla, bilimle, hukukla olur.
Ayrıştırmalar, devleti zulme yöneltir ki, millet zarar görür. Bu alanda taşeron olmamak gerekir. Devleti de kirli yapılar kutsallaştırır. Tüm hukuksuzluklar, devlete mal edilir. Devlet hukukî bir kavramdır. Yasalar, hür birey düşünce, sivil kuruluşlar, bilinçli toplum, toplumun refahı getirir, devleti rayına oturtur, kirliliğe bulaştırmaz, tuzak aracı olmaktan kurtarır. Ayrıştırmayı körükleyen yapıların arkasındaki güçlere bakmak gerekir. Sebebi bilinmeyen acıların, şifası olmaz. Siyasetin, demokratların bunu düşünmesi gerekir. Devletin endişelerini, milletin sefaletini, çözmenin yollarını bulmak gerekir. Adalet, ekonomik kalkınma, ahlak, saydamlık, denetim, bilinçli bir toplum, irade terbiyesini getirir ki, sıkıntıların çözümü, buralardan geçer. 21-06-2024
Kemal ALBAYRAK
20 ve 21 Dönem Milletvekili