
NEJDET SANÇAR’I RAHMETLE YÂD EDERİM!
Polis Koleji’nde bir dönem edebiyat öğretmenliğimizi yapan ve o bir dönemde fikriyatımızın oluşmasında büyük katkıları olan, Merhum Nejdet Sançar hocamızın Türk gençlerine hitaben kaleme aldıkları bir yazılarını, gelin birlikte tekrar tekrar okuyalım:
***
”Türk olup, vicdan ve kalp sahibi olup da; büyük, kahraman, asil; fakat talihsiz Türk soyunun siz bugünkü delikanlılarıyla övünmemek mümkün mü?
Çoğunuz bu sahipsiz, bu bakımsız ata armağanı yurdun bir köşesinden, öğrenim emeliyle büyük denilen şehirlere gelmiş Türk çocuklarısınız. Çoğunuz, en tabii bir hak olan bu emelinizi, bin bir türlü maddî ve manevî sıkıntıları göğüslemeye çalışarak gerçekleştirmek için çalışıyorsunuz. Bu yolda emek harcarken de, bulunduğunuz büyük denilen şehirlerde, devletimizi temelinden dinamitlemek gayesiyle girişilip yürütülmekte olan haince, alçakça, düşmanca hareketlere karşı çıkmayı en tabii bir millet vazifesi sayıyorsunuz. Ve büyük vazife için kendinizi yetiştirme emelini bir tarafa itip, şuurunuzun ve vicdanınızın sizleri sevk ettiği yolda Bozkurtlar gibi mücadele ediyorsunuz.
Giriştiğiniz mücadele, bu topraklar üstünde yaşayan bir çok okur-yazar işlemez kafaların sandığı gibi, elbette ki, bir basit “komando”luk hikâyesi değil.
Siz bugünkü kahpeleşmiş dünyanın, insan ve millet hürriyetlerini kan selinde boğmak isteyen dünya çapındaki vahşet kampanyasında, kendi yurdunuzdaki ihanet şebekesine karşı, vatan müdafaası yapan yiğitlersiniz.
Karşı koymaya çalıştığınız kuvvet, tarihin, iki büyük Türk düşmanı olarak kaydettiği Çinli ile Moskof’un ordularına öncülük yapan birliklerinden farksız.
Ve o kuvvet, böyle bir mücadele için gerekli bütün imkanlara sahip; Silahları var, paraları var, propaganda imkânları var.
Sizin tek silâhınız ise, damarlarınızda dolaşan Türk kanı ile iman dolu kalplerinizdeki o ilahi büyük aşk ateşi! Irkınızı ve vatanınızı korumak için büyük bir fedakârlıkla mücadele ediyorsunuz.. Küçük görünüşlü maddî varlıklarınızı, vatanınızı hançerlemek isteyen namert ellere karşı çelikten bir duvar gibi dikiyorsunuz. Ona sıkılan kurşunlar için göğüslerinizi kalkan gibi kullanıyorsunuz. Ve kızıl kurşunlar kalbinizi delip de Tanrı’nıza kavuştuğunuz zaman, midenizin bilmem ne kadar zamandan beri boş olduğunu (*) görenler, bu örnek fedakârlık karşısında hayretlerini ve hayranlıklarını gizleyemiyorlar.
Siz, ey Tarihi kahramanlık destanlar ile dolu büyük soyun bu günkü yiğit oğulları!
Siz, ey Türk milleti için gündüz oturmadan, gece uyumadan, ölesiye, bitesiye çalışan Gök Türklerin onlara lâyık kahraman torunları!
Siz, ey XX. Yüzyıl Türk tarihinin gâzi ve şehit yeni Kül Tekin’leri, yeni Kür Şad’ları: Türk olup, vicdan ve kalp sahibi olup da sizlerle övünmemek mümkün mü?
Sizin, büyük fakat talihsiz bu vatana siper yaptığınız o küçük görünüşlü maddî varlıklarınızı yıkmak için sade hainler değil; gafil kelimesi kendileri için bir şeref madalyası sayılabilecek bir takım âdi yaratıklar da uğraşıyorlar. Bırakın uğraşsınlar, çırpınsınlar, boş kafalı kalıplara yaranmak için yılanlar gibi kıvrılsınlar, bükülsünler. Bir koca tarih boyunca, bütün bir düşman dünyasının yıkamadığı Türk kalesini üç buçuk hainle bir avuç alçak mı çökertebilecek?
Genç Türk! Genç Türkçü! Tarihin şu tehlikeli dönemecinde, kara bulutlar ile örtülü Türk göklerinin altında, senin, ırkını dize getirebilmek, vatanını kirli ayaklara çiğnetmemek için giriştiğin mücadeleyi, o vatanı yaratmak ve ayakta tutmak için kanlarını akıtan milyonlarca şehidin ruhu, muhakkak ki, gurur ve gıpta ile takip etmektedirler.
Akif’in:
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Diye seslendiği o efsanevî Çanakkale kahramanlarından farksızsın. Bir bakıma senin mücadelen onunkinden de güç. Çünkü, Çanakkale’de göğüslerini vatan için siper yapan genç kahramanlar, sadece, karşılarındaki düşmanla boğuşmuştular. Sen ise, karşındaki hainlerden gayrı, seni arkandan hançerlemek isteyen alçaklar ile de mücadele etmek zorundasın.
Seni, Moskof’un ve Çinli’nin silahlarıyla vuranların ağızlarından düşürmedikleri bir “İkinci Kurtuluş Savaşı” tekerlemeleri var. Aslında, henüz gerçek savaş meydanlarından uzaklarda, böyle bir ikinci kurtuluş savaşını yapmaya çalışan ve hatta yapan, sensin. Çünkü, Türkiye adlı kutsal kaleyi düşürmek isteyenlere karşı, maddî bakımdan küçük; fakat mânâ olarak gıpta edilecek kadar büyük olan varlığını büyük bir cömertlikle ortaya koymuş olan sensin, sevgili genç Türkçü!
Tarihin her tehlikeli anında, içinde yol gösterici Bozkurt’unu çıkararak selamet kıyılarına erişmesini bilmiş Türk soyu, bugünkü tehlikeli dönemeci de elbette ki aşacaktır. Ve onun içindir ki, tehlike büyüdükçe, kurtuluş günü de yaklaşıyor demektir. Türk Dünyası, sadece hainleri değil, alçakların da kaçacak delik arayacakları o mutlu güne muhakkak kavuşacaktır.
Vatanımızın bu günkü serdengeçti bekçileri genç Türkçüler!
Hayatlarının en renkli ve ateşli yıllarında, aşk oyunları ile dolması hak sayılan temiz kalplerini, vatana sıkılan kurşunlara siper yapan asil yiğitler:
Selâm size! Üstünüzde bütün bakışlar!
Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!”
***
Değerli Hocam Nejdet SANÇAR!
Ruhun şâd, mekânın cennet olsun. kutsal bildiğin değerlerin koruyucusu Türk gençleri ve aziz Türk milletidir.
Selâm ve Dua ile…
24.02.2025
Yavuz ELBİRLER
EGM E. İsthb. D. Bşk.



