SEÇMENİ PKK’NIN KUCAĞINA İTMEK
Terörle ve teröristle mücadele iki farklı kavramdır. Teröristle mücadele güvenlik güçlerinin görevidir. Askeriyle, polisiyle, korucusuyla güvenlik güçleri kırk yıldır görevini başarıyla sürdürmüştür. Teröristle mücadelede elde edilen başarı dünya standartlarının çok üzerindedir. Verilen bir kayba karşılık yaklaşık yedi terörist itlaf edilmiştir. (İtlaf, onlara en layık sözcük olduğu için burada özellikle kullanılmıştır.)
Terörle mücadele ise hükümetler başta muhalifiyle, muvafıkıyla bütün siyasetçilerin görevidir. Teröristi sivrisineğe benzetirsek; terörle mücadele, sivrisineğin ürediği bataklığın kurutulması ve diğer üreme sebeplerinin ortadan kaldırılmasıdır. Buna teröristle mücadele eden güvenlik güçlerinin desteklenmesi, donatılması, ihtiyaçlarının süratle giderilmesi ve mücadelesinin sekteye uğratılmaması da dahildir.
Terörle mücadele, kararlılık ve istikrar gerektirir. Hükümetten hükümete ana çizgisi değişmemelidir. Dış güçlerin müdahalelerine direnilmeli, mücadeleden ödün verilmemelidir. Çizilen her zikzak, güvenlik güçlerinin teröristle mücadelesini sekteye uğratır. 1984’ten bugüne kadar olan süreç incelendiğinde teröristle mücadelede çok büyük başarı gösterildiği halde, terörle mücadelede sınıfta kalındığı görülmektedir. Terörle ve terör temsilcisi siyasi partilerle mücadelede başarısızlık, zaman içinde sadık vatandaşları seçimlerde bu partilerin kucağına itmekte önemli rol oynamıştır. Bölücü siyasi partiler oylarını artırmışlardır.
PKK uzantısı olduğu, Kandil’den yönetildiği bütün siyasetçiler tarafından kabul ve iddia edilen siyasi partilere karşı etkili yasal yaptırımlar üretilmemiştir. Parti kapatmak başarılı olmamış, her sefer parti kapatılmadan çok önce yedeği kurulmuştur. O partilerle mücadele bir yana, milletvekillerinin Kandil’e, İmralı’ya giderek terör örgütünden ve elebaşından talimat almalarına izin verilmiştir. O partilerle açık ya da örtülü seçim ittifakları kurularak siyasi çıkar elde edilmeye çalışılmıştır. Mesela kapatılan HDP yerine kurulan HEP, 1991’de SHP ile ittifak kurarak Meclis’e girmiştir. Bugün de benzer tablolar görülmektedir.
Terör örgütü temsilcisi siyasi parti mensupları aracılığıyla terör baronlarıyla yabancı ülkeler hakemliğinde müzakerelere oturulmuştur. Teröristle mücadeleyi aksatma pahasına açılım süreci başlatılmış, bugün tutuklanan belediye başkanları ve kerametleri kendilerinden menkul birtakım zevat, “Âkil adamlar” adı verilerek köy, kent dolaştırılmıştır. Bütün bunlar, zaten PKK baskısı altındaki halkın, özellikle gençlerin bölücü partilere yönelmesine sebep olmuştur.
PKK ve temsilcisi siyasi partiler, Kürt kökenli bütün vatandaşlarımızın temsilcisi olduklarını iddia etmektedirler. Asla öyle olmamasına rağmen o partilerin, aslında PKK ve Kandil’in olan istekleri, “Kürt sorunu” diye adlandırılmış ve bütün Kürt kökenli vatandaşlarımızın istekleriymiş gibi bir algı yaratılmıştır. “Kürt sorunu” sözü pek beğenilmiş, siyasetçiler tarafından bilinçsizce kullanılmıştır. Uyarılara rağmen hâlâ ısrarla kullanılmaktadır. Bunun sonucunda İstanbul, İzmir vb. büyük metropollerde işinde gücünde, yaşamından memnun, devlete sadık vatandaşlarımız seçimlerde bu partilerin kucağına atılmıştır.
PKK/Kandil temsilcisi siyasi partileri oylarıyla destekleyen, ideolojilerden uzak sade vatandaşlarımız, büyük bir aldanma içindedir. Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni Irak’a, Suriye’ye benzer; oralarda yapılanlar burada da yapılabilir sananlar çok aldanır. PKK/Kandil’in hedeflerine ulaşması asla mümkün değildir; ancak dış desteklerle zarar verebilir, ülkede büyük iç çatışmalara sebep olabilirler. Etnik milliyetçilik peşinde koşanlar, etnik Türk milliyetçiliğini tahrik etmekten kaçınmalıdırlar. Böyle bir iç çatışmanın yurdun dört bir yanına dağılmış, iş güç sahibi, huzur içinde yaşayan o vatandaşlarımıza nasıl yansıyacağı hiç hesaba katılmamıştır. Bindikleri dalı kesmeye çalıştıklarının farkına varmazlarsa bir gün çok geç kalmış olurlar. Siyasetçiler gibi, onlar da akıllarını başlarına almalıdırlar.
Siyaset, başarı için her yol mübahtır anlayışıyla yozlaşmış, etik değerlerden uzaklaşmıştır. Siyasi ikbal hırsı gözleri karartmış, ülkenin geleceği pahasına işler yapılır olmuştur. Son dönemde PKK/Kandil temsilcisi siyasi partilerle omuzdaşlıktan öteye haller görülür oldu. Dün asılması için ip atılan bebek katili terörist başını serbest bırakma, Meclis’e taşıma oyunları oynanmakta. Dünya için olmasa da Türkiye Cumhuriyeti için kıyamet alâmetleri. Şundan hiç şüphem yok: Millet, elbette silkinecek ve gerekenlere gereken dersi verecektir.
10.11.2024
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist