Terör, dış destek bulmuştur. Bir zamanlar bir kısmı müttefikimiz olan ülkelerce üstü örtülü biçimde mali destekle birlikte hafif silah desteği verilirdi. Bugün açık biçimde verilen üst düzey eğitim, gelişmiş ağır silah ve malzeme, istihbarat desteği söz konusudur. On binlerce TIR yüksek teknolojili askerî malzeme akmakta, düzenli ordular kurulmaktadır.
Terörle mücadele bir tür savaş. Bu mücadeleye “düşük yoğunluklu savaş” da denir. Bu savaşta siz, her olaydan sonra terörün başvurduğu her yeni yöntem için karşı önlem geliştirmek zorundasınızdır. Aynı şey terörist için de geçerlidir. O da sizin yeni her taktiğiniz için karşı taktik geliştirir. Dolayısıyla neredeyse her terör olayıyla birlikte yeni deneyimler kazanılır; yeni donanımlar, teknolojiler, taktikler geliştirilir, yeni eğitimler yapılır.
Terör olaylarından sonra medyada emekli asker, kendisine güvenlik uzmanı ünvanını vermiş sivil, akademisyen pek çok kişinin bilgisine başvuruluyor, görüşleri alınıyor. Olayın bizzat içinde olmadan, ayrıntıları bilmeden yapılan yorumların değeri tartışılır. Hele uzun süre önce emekli olmuş kişiler yeni deneyimlerden haberdar değilse; yorumlar çok yanıltıcı, hatta moral bozucu da olabilir.
Devletin resmî açıklamalarına itibar edilmelidir. Devlet; istihbarat açısından gizliliğe, terörün amacına hizmet etmemeye, mücadelede yeni üstünlükler elde etmeye çalışır; uygun, sorumluluğu yüksek açıklamalar yapar. Devlete güvenmek, kafaları karıştırmamak gerekir. Mücadelede moral güç çok önemlidir, zayıflatılmamalıdır. Elbette devleti yönetenler ve muhalefet terör olaylarını asla siyasallaştırmamalıdır.
Hiç şehit vermemek en idealidir; ama silahlı çatışma varsa şehit vermek tümüyle kaçınılmazdır. Mücadele en az şehitle yürütülmeli, bunun için gereken her şey yapılmalıdır. Ancak bu konu çok abartılırsa inisiyatif yitirilebilir. Hiç iş yapmayanın hiç hatası olmayacağı gibi, hiç mücadele etmeyenin de hiç şehidi olmaz. Şehit vermemek için olabildiğince mücadeleden kaçınmak gibi sorunlar ortaya çıkar.
Şehit vermemek için yapılacaklar, medyada kamuoyuyla tartışılamaz. Terörle mücadeleye ömrünü vermiş, her an mücadelenin içinde yer alan kişiler medyada görülen uzmanlar kadar gerekenleri bilmezler mi? Her olayın sonrasında çok ayrıntılı incelemeler yapılmıyor, varsa eksiklikler, yetersizlikler belirlenip önlemler alınmıyor mudur? TSK kadar bilimsel karargah çalışmasının yapıldığı, faaliyet sonu değerlendirmesine önem verilen pek az kurum vardır.
Millet olarak acımız çok büyüktür, vakarımızı korumak, inancımızı yüksek tutmak zorundayız. Şehitlerimizin mekânları cennet olsun.
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist